banner388
banner390
banner408

Kızılırmak Deltası'nda ikinci risk!

UNESCO Dünya Geçici Miras Listesi'nde bulunan Kızılırmak Deltası yağışların azalması ile birlikte kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kalırken ikinci bir sorun olarak deniz suyu tehlikesi ortaya çıktı.

Kızılırmak Deltası'nda ikinci risk!

UNESCO Dünya Geçici Miras Listesi'nde bulunan Kızılırmak Deltası yağışların azalması ile birlikte kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kalırken ikinci bir sorun olarak deniz suyu tehlikesi ortaya çıktı.

05 Ocak 2021 Salı 12:31
Kızılırmak Deltası'nda ikinci risk!

Prof. Dr. Yusuf Demir, "Deltada su seviyesi riskli dediğimiz seviyenin bile altına düşme noktasındadır. Alttan deniz suyu girişi, deltanın tuzlanması ve biyolojik hayatın tamamen değişmesi riskini getiriyor" dedi.
Samsun'a özellikle son 6 ayda beklenen yağış düşmedi. Samsun'un 19 Mayıs ve Bafra ilçe sınırları içinde bulunan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti birçok farklı bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Son aylarda bölgeye yeterli yağışın düşmemesi ise bölgede bulunan sulak alanlarda kuraklık riski ortaya çıkardı. Deltada suların çekildiği bölgelerde derin çatlaklar oluştu.

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, deltanın son durumunu değerlendirdi ve yeni bir riske dikkat çekti. Demir, "Özellikle Samsun’da son 6 aylık süreçte hemen hemen doğru dürüst yağış almadığımızı söylemek mümkün. Aldığımız yağışlar da ancak belli dönemlerde çok az miktarda oldu. Bunu da gerek sulak alanlardaki su seviyelerinden gerekse barajlardaki su seviyelerinden görmek mümkün. Bugün Karadeniz’in dağlarına çıktığınızda pınarlarımızın ve pek çok su kaynaklarımızın kuruduğunu, birçok su kaynaklarımızın yaz dönemindeki debinin bile altına düştüğünü görmek aslında bizi bu noktada ciddi endişeye sevk ediyor. Önümüzdeki günler için belli umutları taşıyoruz. Ocak ayının sonu mart ayı gibi eğer yeterli kış yağışları alırsak, belli ölçüde yaşadığımız sürecin özellikle tarıma, çevreye ve su kaynaklarına etkisini tolere etme şansını yakalayabiliriz. Gidişat normal değil. Hepimizin bu noktada duyarlı olması gerektiği bir sürece girdik. Tabii, eğer yeterli yağışları alabilirsek tarım açısından belki belli ölçüde verim düşüklüğü olsa bile yine de durumu kurtarabiliriz. Biz her ihtimale karşı bugünden başlayarak gerekli tedbirleri almak zorundayız" diye konuştu.

RİSKLİ DENİLEN SEVİYENİN BİLE ALTINDA

Su seviyenin düşmesinin deltada yaşayan su canlılarının florası açısından büyük bir risk taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Yusuf Demir, "Özellikle mevcut su kaynaklarımızı korumak ve bu kaynakları geleceğe daha optimum seviyede taşımak zorundayız. Türkiye'de yaşanan süreci biliyoruz. Ankara ve İstanbul’daki su kaynaklarının doluluk oranlarını biliyoruz. Samsun’da hem içme suyu kaynağımız hem de baraj suyu kaynaklarımızın su seviyeleri uyarı vermeye başladı. Biz bugünden itibaren bir damla suyu bile koruyacak tedbirleri hem vatandaşlar olarak hem yönetenler olarak almak zorundayız" şeklinde konuştu.

DENİZ SUYU İKİNCİ RİSK!

Samsun özelinde hem ülke açısından hem dünya açısından önemli iki tane sulak alanın bulunduğunu hatırlatan Yusuf Demir şöyle devam etti: "Bunlardan bir tanesi Kızılırmak Deltası, bir tanesi de Ladik Gölü. Bu bölgede yine Yedikır Barajımız da var. Bu üç tane sulak alanımızın çok ciddi risk altında olduğunu görüyoruz. Bugün Kızılırmak Deltası’na baktığımız zaman su seviyesi ciddi anlamda risk seviyesinin bile altına düşme noktasında. Tabii, bu oradaki su canlılarının florası açısından büyük bir risk taşıyor hem de çevredeki biyolojik ortam açısından risk oluşturuyor. Bunun için hem yer altı suyu girişlerinin besleme noktasında yağışları bekliyoruz. Bundan sonraki süreçte toplum olarak daha duyarlı hale gelmemiz, özellikle Kızılırmak Deltası’nın yaşadığı bu süreç ve tehlikenin giderilebilmesi için gerekli önlemlerin alınması lazım."

ALTTAN TUZLU SU GİRİŞİ

Şu an Kızılırmak Deltası için ikinci bir riskin başladığına dikkat çeken Demir, "Alttan deniz suyu girişi, deltanın tuzlanması ve biyolojik hayatın tamamen değişmesi riskini getiriyor. Bundan dolayı deltanın beslenmesi lazım. Yağışlar, yukarıdan gelen taban suyu ve benzer sular ile uzun vadede sulak alanların korunması ile ilgili projelerin yapılması ve geliştirilmesi lazım" ifadelerini kullandı.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Kaymak 2021-01-05 23:15:13

Deltada kışın biriken su mart ayında kanallar açılarak denize boşaltılıyor.yeterli yağmur yağmayınca ğölün su oranı düşüyor bu durum balıkların sıv sulara yapmış olduğu yumurtaları öldürüyor. Sazlar gelişmiyor ördekler sazlara yuva yapamıyor korunaklı alan bulamıyor çakalların ğölün iç kısımlarına gelip kuş yumurtası ve yavrularını yiyor. Hocamın dediği gibi taban suyu ğölü kirletip tuzlandırıyor. Göllerde su olmadığı için haziran temmuz ayında denize kanallardan su verilmediği için kefal balığı pöle giremiyor balıkçıların hali harap. Ey hocalar yetkililer un var seker var şu masaları terk edinde şu işe bir çare bulalım. Yoksa ortada korunacak birşey kalmıyacak. Saygılar.