15 Temmuz darbe girişiminde 29 emniyet mensubunun yargılandığı davada ifade veren sanık İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Zafer Kuloğlu, havalimanı saldırısında gözaltına alınan üç zanlının, yakınları tarafından getirilen sosislinin içine gizlenen testereyle demirleri kesip kaçtıklarını, bundan sorumlu tuttuğu iki polisin intikam için hakkındaki tutanağa imza attıklarını öne sürdü.
Darbe girişiminde 29 emniyet mensubu hakkında açılan davanın öğleden sonraki oturumuna sanıkların savunmalarıyla devam edildi.
Sözleşmeli pilot tutuklu sanık Mehmet Barış Aktaş, daha önceki dönemlerde NATO’da görev aldığını, asıl görev yerinin Ankara olduğunu ve İstanbul’da geçici olarak görevlendirildiğini söyledi. Diğer 2 pilotun ifadesine benzer beyanlarda bulunan sanık Aktaş, "Başkomiser 1. pilot Ender Küçüka’ya helikopterin hazır olduğunu söyledim. Görevin bütün sorumluluğu 1. pilottadır. Yazılı metin istemekten başka bir isteğim olmamıştır. Ben darbecilerden korksam niye uçuşa geçeyim. Helikoptere bindik. Teknisyen Doğan Akpolat uçuşu kesmemizi söyledi. Ender Başkomiser teyidi aldıktan sonra uçuşu iptal etti. Özel harekatçılar bu sırada gitmiş" diye konuştu.
Meslekten ihraç edilen komiser Muhammed Mustafa Işık ise ifadesinde, 15 Temmuz’da akşam saat 20.00-22.00 arasında Hamza Yerlikaya Spor Kompleksi civarında uygulama yaptırmakla görevlendirildiğini belirterek, akrabası olan uzman çavuş Muzaffer Taşdemir’in Baştabya Zırhlı Birlikler Komutanlığı’nda teknisyen olarak çalıştığını söyledi.
Uygulama yaptırdığı sırada, akrabası Taşdemir’in kendisini arayarak geç çıkış aldığını, bunun üzerine kendisinin de birliğin yakınlarında uygulamada olduğunu belirttiğini kaydeden Işık, “Evim Küçükçekmece’de ve birbirimize yakın oturuyoruz. Ona saat 10.00 gibi uygulamanın biteceğini, aracımla onu da bırakabileceğimi söyledim. Saat 20.45 gibi yanıma geldi. Yaklaşık bir buçuk saat muhabbet ettik. Saat 22.00’ye doğru uygulamayı bitirdik. Silahımı, yeleğimi ve diğer eşyalarımı arabama koydum. Oradan bağlı bulunduğum Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne eşyaları bırakmak için gittik” dedi.
“Ayhan Sevim’in odasına toplantı için değil yemek için gittik”
Araçtan inerken ellerinin dolu olması nedeniyle silahını araçtan alamadığını, akrabası Taşdemir’in yardım etmek istemesi üzerine, silahını Taşdemir’in taşıdığını kaydeden sanık Işık, “Karakoldan içeri girdik. Eşyaları, yeleği falan yerine koyduk. Çıkış aldıktan sonra ilçeden ayrılacaktık. Komiser arkadaşımız Ayhan Sevim beni aradı, yemek söylediklerini aç olup olmadığımızı sordu. Aç olduğumuzu söyledim. Ayhan’ın daveti üzerine Taşdemir’i alarak 2 üst kata Ayhan komiserin odasına girdik. Arkadaşlara Muzaffer’i tanıştırdım. Yemek yedik. Saat 22.10 gibi haberleri izliyorduk. Köprüye askerlerin çıktığını gördük. Anlam veremedik. İlçe müdürünün Gazi Mahallesi’ndeki karakolda olduğunu öğrendik ve onun yanına gittik. Ayhan komiserin aracıyla saat 23.00 gibi ilçe emniyetten çıkış yaptık” ifadelerini kullandı.
Evinde Gülen’in mektubu bulunmuştu
Işık, evinde yapılan aramada bulunan “Bismillahirrahmanirrahim. Değerli büyüğümüz kıymetli hocamız, efendiler efendisinin en yakınları arasında kendisine yer bulunmasını arzuladığımız muhterem hoca efendimiz” yazılı mektuptan haberi olmadığını, bu mektubun kim tarafından kime yönelik yazıldığını bilmediğini söyledi.
“FETÖ örgütünün masondan bir farkı yok”
Tutuklu sanıklardan Ayhan Sevim ise savunmasında, FETÖ’nün şifreli haberleşme programı Bylock kullandığı iddialarını reddederek, "Telefonu ikinci el aldım. İçinde program var mı yok mu bilmiyorum. Bahçelievler’de Serhat adında bir kuaförden aldım. Hırsızlık bürodan telefonu kontrol ettirdim. Bir sıkıntı olmadığını görünce aldım. 2001 yılından beri aynı numarayı kullanıyorum. Çıkan haberlerde sevgililerin, masonların bile Bylock kullandığı şeklinde haberler çıkmış" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Fikret Demir de bunun üzerine "FETÖ örgütünün de masondan bir farkı yok" dedi. Sanık Sevim son olarak, "FETÖ’yü ve tüm terör örgütlerini lanetliyorum. Ben iyi bir polisim, iyi polis olduğum için de hiçbir terör örgütüyle bağlantım yok" ifadelerini kullandı.
“Sosislinin arasındaki testereyle parmaklıkları kesip nezarethaneden kaçmışlar”
Öte yandan, sanıklardan Başakşehir İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Zafer Kuloğlu’nun ifadesini tamamlamasının ardından bir sanık avukatı söz alarak, “Sizin tutuklanmanıza neden olan tutanakta 5 polis memurunun imzası var, sizle bir husumetleri mi var” diye sordu. Kuloğlu bu soruya, "29 Haziran 2016’da Atatürk Havalimanı’nda yaşanan terör saldırısına ilişkin 3 kişiyi gözaltına aldık ve bu adamlar Bahçeşehir polis nezarethanesinde tutuluyordu. Ancak bu kişilerin yakınları onları görmek için nezarethaneye gelmişler bir gece. Ekmek ve sosislerin arasına testere koymuşlar. Güvenlik kameraları önünde bu testere vasıtasıyla nezarethaneden kaçmışlar. Ben de bu olay nedeniyle o gün görevli iki polis hakkında yürütülen soruşturmada görevliydim. Benim adıma tutanağı imzalayan polisler de tutanağa imza atmışlar" yanıtını verdi.
Nevşehir’de tutuklu olan ve meslekten ihraç edilen sanık komiser yardımcısı Halil İbrahim Alan ise emrindeki polislerin binadan çıkmamaları yönünde bir talimat vermediğini söyledi ve “Bütün personele çelik yelek giymesini emrettim. İki tane kepçe getirterek yolu kapattırdım” dedi.
“Size zarar gelmesin, siz bize lazımsınız”
Tutuksuz sanık Erdoğan İkiz, olay gecesi evinden çıkarak Bahçeşehir Polis Merkezine gittiğini, polis merkezi önünde toplanan kalabalıkla güzel diyaloglar kurduğunu söyledi. İkiz, "Üzerimizden bir uçak geçti. Ankara’da özel harekat polisi olarak görev yapan oğlum aramış, çok sayıda arkadaşının hava saldırısıyla öldüğünü söylemişti. Zira TBMM ve Cumhurbaşkanlığı bombalanmıştı. Ben de bunun üzerine üzerimizden yakın mesafe uçuş gerçekleşince kalabalığa, ‘Size zarar gelmesin, bize gelsin. Siz bize lazımsınız’ dedim" diye konuştu.
Duruşma 9 sanığın ifadesini tamamlamasının ardından, yarına ertelendi.
Darbe girişiminde 29 emniyet mensubu hakkında açılan davanın öğleden sonraki oturumuna sanıkların savunmalarıyla devam edildi.
Sözleşmeli pilot tutuklu sanık Mehmet Barış Aktaş, daha önceki dönemlerde NATO’da görev aldığını, asıl görev yerinin Ankara olduğunu ve İstanbul’da geçici olarak görevlendirildiğini söyledi. Diğer 2 pilotun ifadesine benzer beyanlarda bulunan sanık Aktaş, "Başkomiser 1. pilot Ender Küçüka’ya helikopterin hazır olduğunu söyledim. Görevin bütün sorumluluğu 1. pilottadır. Yazılı metin istemekten başka bir isteğim olmamıştır. Ben darbecilerden korksam niye uçuşa geçeyim. Helikoptere bindik. Teknisyen Doğan Akpolat uçuşu kesmemizi söyledi. Ender Başkomiser teyidi aldıktan sonra uçuşu iptal etti. Özel harekatçılar bu sırada gitmiş" diye konuştu.
Meslekten ihraç edilen komiser Muhammed Mustafa Işık ise ifadesinde, 15 Temmuz’da akşam saat 20.00-22.00 arasında Hamza Yerlikaya Spor Kompleksi civarında uygulama yaptırmakla görevlendirildiğini belirterek, akrabası olan uzman çavuş Muzaffer Taşdemir’in Baştabya Zırhlı Birlikler Komutanlığı’nda teknisyen olarak çalıştığını söyledi.
Uygulama yaptırdığı sırada, akrabası Taşdemir’in kendisini arayarak geç çıkış aldığını, bunun üzerine kendisinin de birliğin yakınlarında uygulamada olduğunu belirttiğini kaydeden Işık, “Evim Küçükçekmece’de ve birbirimize yakın oturuyoruz. Ona saat 10.00 gibi uygulamanın biteceğini, aracımla onu da bırakabileceğimi söyledim. Saat 20.45 gibi yanıma geldi. Yaklaşık bir buçuk saat muhabbet ettik. Saat 22.00’ye doğru uygulamayı bitirdik. Silahımı, yeleğimi ve diğer eşyalarımı arabama koydum. Oradan bağlı bulunduğum Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne eşyaları bırakmak için gittik” dedi.
“Ayhan Sevim’in odasına toplantı için değil yemek için gittik”
Araçtan inerken ellerinin dolu olması nedeniyle silahını araçtan alamadığını, akrabası Taşdemir’in yardım etmek istemesi üzerine, silahını Taşdemir’in taşıdığını kaydeden sanık Işık, “Karakoldan içeri girdik. Eşyaları, yeleği falan yerine koyduk. Çıkış aldıktan sonra ilçeden ayrılacaktık. Komiser arkadaşımız Ayhan Sevim beni aradı, yemek söylediklerini aç olup olmadığımızı sordu. Aç olduğumuzu söyledim. Ayhan’ın daveti üzerine Taşdemir’i alarak 2 üst kata Ayhan komiserin odasına girdik. Arkadaşlara Muzaffer’i tanıştırdım. Yemek yedik. Saat 22.10 gibi haberleri izliyorduk. Köprüye askerlerin çıktığını gördük. Anlam veremedik. İlçe müdürünün Gazi Mahallesi’ndeki karakolda olduğunu öğrendik ve onun yanına gittik. Ayhan komiserin aracıyla saat 23.00 gibi ilçe emniyetten çıkış yaptık” ifadelerini kullandı.
Evinde Gülen’in mektubu bulunmuştu
Işık, evinde yapılan aramada bulunan “Bismillahirrahmanirrahim. Değerli büyüğümüz kıymetli hocamız, efendiler efendisinin en yakınları arasında kendisine yer bulunmasını arzuladığımız muhterem hoca efendimiz” yazılı mektuptan haberi olmadığını, bu mektubun kim tarafından kime yönelik yazıldığını bilmediğini söyledi.
“FETÖ örgütünün masondan bir farkı yok”
Tutuklu sanıklardan Ayhan Sevim ise savunmasında, FETÖ’nün şifreli haberleşme programı Bylock kullandığı iddialarını reddederek, "Telefonu ikinci el aldım. İçinde program var mı yok mu bilmiyorum. Bahçelievler’de Serhat adında bir kuaförden aldım. Hırsızlık bürodan telefonu kontrol ettirdim. Bir sıkıntı olmadığını görünce aldım. 2001 yılından beri aynı numarayı kullanıyorum. Çıkan haberlerde sevgililerin, masonların bile Bylock kullandığı şeklinde haberler çıkmış" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Fikret Demir de bunun üzerine "FETÖ örgütünün de masondan bir farkı yok" dedi. Sanık Sevim son olarak, "FETÖ’yü ve tüm terör örgütlerini lanetliyorum. Ben iyi bir polisim, iyi polis olduğum için de hiçbir terör örgütüyle bağlantım yok" ifadelerini kullandı.
“Sosislinin arasındaki testereyle parmaklıkları kesip nezarethaneden kaçmışlar”
Öte yandan, sanıklardan Başakşehir İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Zafer Kuloğlu’nun ifadesini tamamlamasının ardından bir sanık avukatı söz alarak, “Sizin tutuklanmanıza neden olan tutanakta 5 polis memurunun imzası var, sizle bir husumetleri mi var” diye sordu. Kuloğlu bu soruya, "29 Haziran 2016’da Atatürk Havalimanı’nda yaşanan terör saldırısına ilişkin 3 kişiyi gözaltına aldık ve bu adamlar Bahçeşehir polis nezarethanesinde tutuluyordu. Ancak bu kişilerin yakınları onları görmek için nezarethaneye gelmişler bir gece. Ekmek ve sosislerin arasına testere koymuşlar. Güvenlik kameraları önünde bu testere vasıtasıyla nezarethaneden kaçmışlar. Ben de bu olay nedeniyle o gün görevli iki polis hakkında yürütülen soruşturmada görevliydim. Benim adıma tutanağı imzalayan polisler de tutanağa imza atmışlar" yanıtını verdi.
Nevşehir’de tutuklu olan ve meslekten ihraç edilen sanık komiser yardımcısı Halil İbrahim Alan ise emrindeki polislerin binadan çıkmamaları yönünde bir talimat vermediğini söyledi ve “Bütün personele çelik yelek giymesini emrettim. İki tane kepçe getirterek yolu kapattırdım” dedi.
“Size zarar gelmesin, siz bize lazımsınız”
Tutuksuz sanık Erdoğan İkiz, olay gecesi evinden çıkarak Bahçeşehir Polis Merkezine gittiğini, polis merkezi önünde toplanan kalabalıkla güzel diyaloglar kurduğunu söyledi. İkiz, "Üzerimizden bir uçak geçti. Ankara’da özel harekat polisi olarak görev yapan oğlum aramış, çok sayıda arkadaşının hava saldırısıyla öldüğünü söylemişti. Zira TBMM ve Cumhurbaşkanlığı bombalanmıştı. Ben de bunun üzerine üzerimizden yakın mesafe uçuş gerçekleşince kalabalığa, ‘Size zarar gelmesin, bize gelsin. Siz bize lazımsınız’ dedim" diye konuştu.
Duruşma 9 sanığın ifadesini tamamlamasının ardından, yarına ertelendi.