Milleti, millet yapan ve fertleri aynı gaye etrafında birleştirerek toplumu yekvücut hâle getiren öyle değerler vardır ki; onları toplumdan çekip alacak olursak, o toplum şahsiyetini kaybeder ve ruhsuz bir ceset hâline gelir.
Tarihimize baktığımız zaman, şunu çok net olarak görürüz ki; millî ve dini değerlerimizi yoğurup şekillendirerek bizi «biz» yapan bu değerler, millet olarak bu günlere ulaşmamızı temin eden en önemli unsurlardır. Milletimizin kalbine kök salmış bu değerlerle birlikte, vatan ve bayrak sevgisi de bu uğurda çok önemli bir yere sahiptir.
Vatansız bir toplum, evsiz kalan bir insan gibidir.
Vatan sevgisi; insanın yaratılışında var olan, gönlünde apayrı bir yer tutan öyle bir duygudur ki, insan doğup büyüdüğü topraklardan ayrı kalınca bunun farkına varır ve vatan hasretiyle yanıp tutuşur. Doğup büyüdüğü topraklara kavuşmadıkça, içindeki bu hasret giderilemez. Bu duygu sadece insanlarda değil diğer canlılarda da görülür. “Bülbülü altın kafese koymuşlar; «İlle de vatanım» demiş.” diye bir atasözümüz bile vardır.
İşte bu duygular bizim medeniyetimize;
Vatan sevgisi İmandandır. şeklinde yansımıştır.
Vatana sahip olmak mutlaka gerekli, fakat yeterli değil.
Vatan topraklarında istiklâl ve hürriyete sahip olmak da şarttır. Çünkü istiklâl ve hürriyete sahip olmayan bir millet, düşmanın ya esiridir ya da kölesidir. Kendi vatanında vatansız gibidir. İstiklâl ve hürriyet olmayınca; canımız, malımız, namus ve şerefimiz her an düşman tehdidi altında demektir.
Bütün bu yüce değerlerimizi muhafaza noktasında, millet olarak çok büyük fedakarlıklar göstermeliyiz.
Bu fedakarlık göstereceğimiz değerler arasında, temsilinden çok mutlu olduğumuz öyle bir değer daha var ki, o da bayrağımızdır.
O bayrak ki; milletimizin canından aziz bildiği istiklâl ve hürriyetimizin sembolüdür.
O bayrak ki, uğrunda can vermeyi göze aldığımız bir değerdir.
Rengini şehitlerimizin kanından alan o bayrak; gece-gündüz demeden nazlı nazlı süzülerek, vatanımızın semalarını beklemektedir.
Ecdadımızdan kıymetli bir emanet ve paha biçilmez bir miras olarak bize intikal eden bayrağımızın; ebediyete kadar semalarımızda dalgalanması, bu vatan topraklarında yaşayan herkesin en samimî arzusudur.
Bayrağımızı yükseklerde dalgalandırmak çok şerefli bir görevdir.
Onu sevmek, ona saygı göstermek; duyguların en güzelidir.
Onun ve tüm mukaddes değerlerimizin uğrunda ölmek ise, ölümlerin en şereflisi ve şehitlik rütbesine ulaşmanın yoludur.
Bayrağa saygı; hem millî, hem de dini bir vazifedir.
Bütün bunlar, bayrağın bir millet için taşıdığı büyük değeri anlatmaktadır.
Çünkü ezanlar onun gölgesinde hür bir şekilde okunur.
Can ve mal güvenliğimiz, namus ve şerefimiz, huzur içerisinde yapacağımız ibadetlerimiz; hulasa bütün mukaddes değerlerimiz, onun göklerde dalgalandığı topraklarda korunur.