Kırk yıl düşünsek aklımıza gelmezdi…
Ve nitekim başımıza geldi!
Küçücük bir virüs dünyayı dize getirdi…
***
Korona bize çok şey öğretti…
Üstelik daha işin başında bile değiliz…
Felaket tellallığı yapmak istemem ama
Önümüzdeki günlerde neler olacağını göreceksiniz…
Ben, "Her şeye hazırlıklı olun" derim…
***
Ne karar alınırsa alınsın, sessizce uyun…
"Evinizden çıkmayın" derlerse çıkmayın!
Sakın sesinizi çıkarmayın…
Çünkü bu gerçekten de olağanüstü bir durum…
Sağı solu yok bunun…
İktidar muhalefet meselesi hiç değil…
Kimseyi suçlamanın da alemi yok!
Önce bu badireden el birliğiyle geçelim…
***
Benim anlatmak istediğim;
Her ülkenin salgın hastalıklar konusunda çalışan önemli kurumları var…
Bizde de vardı!
Adı;
Refik Saydam,
Hıfsısıhha Enstitüsü…
***
Dr. Refik Saydam çok önemli bir Mikrobioyoloji uzmanıydı…
Atatük’ün silah arkadaşıydı…
Balkan ve 1. Dünya Savaşlarında
Türk ve Alman ordusunu kırıp geçiren
TİFÜS hastalığının aşısını geliştirdi...
Bunun üzerine tıp literatürüne girdi...
Yüzbinlerce askerimizi ölümden kurtardı…
Daha sonra Dr. Refik Saydam Sağlık Bakanı yapıldı…
Ve ardından da Türkiye Cumhuriyetinen 4. Başbakanı oldu...
***
Türkiye’nin ilk Doğum ve Çocuk Hastanelerini kurdu…
Kendi adına kurulan Dr. Refik Saydam Hıfsısıhha Enstitüsünde
Veba, Kolera, Sıtma ve Verem aşılarının seri üretimi yapıldı…
Yerli ve milli aşılar hep orada üretildi…
***
Türk doktorları burada bilimsel çalışmalar yapardı…
Dr. Refik Saydam, 1942 yılında yaşamını yitirdi…
Ama yetiştirdiği örğencileri onu aratmadı…
Öğrencileri tarafından geliştirilmiş birçok virüs aşısı üretildi…
Özellikle halk dilinde verem denilen “Tüberküloz” aşısı sayesinde
Türkiye’de Veremin kökü kurutuldu…
***
İşte bu önemli kurum,
Emsal kurum ve diğer kuruluşlar gibi,
26 Ağustos 2011 tarihinde
KAPATILDI…
***
Ve Türkiye’de
İTHAL AŞI dönemi başladı…
Bugün açık olsaydı
Orada bilim insanları
Dünyanın başına dert olan
Koronovirüs aşısını bulmak için kuşkusuz çaba harcayacaklardı…
***
Türkiye son dönemde birçok alanda pek çok şey kaybetti…
Cumhuriyet döneminde imkansızlıklar içinde kurulan kurumlar satıldı gitti…
“Yağmalandı” desem yeridir…
Yerli ve milli tarım göz göre göre bitirildi…
Tarım cenneti Türkiye,
İneğini de otunu da fasulyesini de nohutunu da dışarıdan alır hale geldi…
Yazık değil mi?
***
Ama her şeyden önemlisi,
Bu ülke bağımsızlık ruhunu kaybetti…
Ee! Şimdi…
Bekle bakalım elin aşısını…
***
Mehmet YAZICI
UGUR DÜNDARDAN ALINTI OLMUS SANKİ BUGUN ODA YAZMIŞ AYNI DURUMU
AMA HER İKİNİZEDE KATILIYORUM HAKLISINIZ .