Samsun haber- Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 8 aydır kanser tedavisi gören Duygu Aydın, yaşadığı zorluklarla ilgili olarak, “8 aydan fazla Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi görüyorum. Bana konulan teşhis ilik kanseri. Tedaviye devam ediyorum ve hala ilik bulunamadı. Eşim 3 sene önce kalp krizi geçirdi ve anjiyo oldu. Sonrasında ise kalbine stent taktılar ve ağır işte çalışmaması gerektiğini söylediler. Önceden pazar işçiliği yapıyordu. Çalışamazsın deseler de benim ve çocuğum için mecburen çalışmak zorunda kaldı. Buraya 8 ay önce eşim anjiyo olsun diye gelmiştik. Benim hastalığım çıktığı için kendi hastalığını önemsemedi. Karın ağrısı, mide bulantısı, baş dönmesi, devamlı ateşinin çıkması, halsizlik sorunu ile doktora gittik. Bafra’da önce gebelik dediler sonra dış gebelik dediler. En son olarak Bafra’da Sağlık Ocağında bizi Dahiliye Bölümüne yönlendirdi. Oradaki doktor eşimin kan tahlillerine baktı ve değerlerimin çok düşük olduğunu gördü. Ve bizi apar topar Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk etti. Doktora çocuğumuzun olduğunu ve şuan gidemeyeceğimizi söyledik. Doktor öleceğini de bilsen gideceksin dedi. Burada da acilde devamlı kan takviyesi yapıyorlardı. İlk 1 hafta acilde yattım” diye ifade etti.
“Eşimi ve çocuğumu bir daha göremeyeceğim sandım”
Kanser olduğunu doktorların hemen söylemediğini ve öğrendiğinde nasıl tepki verdiğini anlatan Aydın, “Bana kan kanseri tanısı koyulmuş ama benim haberim yok. Beni Hematoloji Bölümüne çıkardılar. Hayatımda hiç Hematoloji bölümünü duymamıştım ve bana Dahiliye Bölümünün alt dalı deyip söylemediler. Doktorlar gelip çocuğumu dışarı çıkarmaya çalıştı. Burada benim yanımda durmaması gerektiğini söylediler. Ben de doktorlarla tartıştım ve çocuğumu alırsanız tedavide olmam dedim. Tedavimin uzun olduğunu ve kimsemiz olmadığını görünce çocuğumu Çocuk Esirgeme Kurumuna vereceklerdi. Ben de çocuğumu vermedim. Hasta tedaviyi istemiyor diye yazın dedim. Tam kapıdan çıkacaktım ki arkadan doktorun bir tanesi burası kanser bölümü ve etrafındaki herkes kanser sen de kansersin dedi. Onun şoku ile çocuk kucağımdan yere düştü. Sonra ilik kanseri olduğumu öğrendim. O an dünyam başıma yıkılmıştı. Eşimi ve çocuğumu bir daha göremeyeceğim sandım. Oğlumuz için ayakta durmamız lazım.” diye ifade etti.
“Annesiz büyümesini istemiyorum”
Çocuğunun annesiz büyümesini istemediğini ve yardım beklediklerini dile getiren Aydın, “Hala ilik bekliyorum. Uygulanan tedaviler yavaş yavaş vücuttaki kanser oranı düşüyor ama ilik bulunana kadar tekrardan yükselebilir. Çocuğum Sinop’un Ayancık ilçesinde babamın yanında kalıyor. Oğlum her zaman yanımda kalabilsin diye bu kadar acıya katlanıyorum. Ben annesiz büyüdüğüm için oğlumun da annesiz büyümesini istemiyorum. Devletimizden, durumu iyi olanlardan, hayırseverlerden ve işadamlarından yardım istiyoruz” şeklinde konuştu.
“Bu para bize yetmiyor”
33 yaşındaki Mustafa Aydın eşinin hastalığından dolayı çalışamadığını söyleyerek, “Eşimi çok sevdiğim için onu bir gün bile yalnız bırakmadım. Sabahlara kadar birlikte ağladık. İliğin bulunması için dua ediyoruz. Eşimin yanında kalacak kimse yok bu yüzden onun yanında kalabilmek ve ona bakabilmek için işimi de bıraktım. Nakil olana kadar eşimin yanında olmam lazım. Her ay Kaymakamlıktan 400 TL yardım geliyor. Ama bu para bize yetmiyor. Eşimin rahatsızlığından dolayı çalışamadığım için borç yaptım. Bu borçlar yüzünden evimize haciz geldi” diye konuştu.
Müberra TAŞÇI