banner388
banner390
banner408

Münevver Uğurlu: Yaptığın işin bir anlamı olacak, haz duyacaksın

Samsun İş Kadınları Derneği (SAMİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Uğurlu Ev Aletleri Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Üyesi Münevver Uğurlu, Samsunhaber.COM dergisine önemli açıklamalarda bulundu.

Münevver Uğurlu: Yaptığın işin bir anlamı olacak, haz duyacaksın

Samsun İş Kadınları Derneği (SAMİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Uğurlu Ev Aletleri Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Üyesi Münevver Uğurlu, Samsunhaber.COM dergisine önemli açıklamalarda bulundu.

08 Mart 2018 Perşembe 10:26
Münevver Uğurlu: Yaptığın işin bir anlamı olacak, haz duyacaksın

Çalışmayı, üretmeyi, öğrenmeyi, öğrendiğini öğretmeyi çok sevdiğini söyleyen Samsun İş Kadınları Derneği (SAMİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Uğurlu Ev Aletleri Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Üyesi Münevver Uğurlu, daha çocuk yaşta dedesi aracılığıyla ticaretle tanışmış. “Ticaretini doğru düzgün yapacaksın ama yetmiyor, karşındaki yanlışsa onu da düzelteceksin. Yoksa bir yere varamayız” diyen Uğurlu ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. 


Sizi biraz tanıyabilir miyiz? İş hayatı ile tanışmanız nasıl oldu ve size göre başarının sırrı nedir?


Başarıdaki sırrım, tecrübe diyebilirim. Dededen ve babadan gelme olduğum için pratikliğim oluştu, bir de istedim sevdim. Ben dedemle başladığımda bebeklerle oynamayı değil de mağazayı tercih ettim. Envanter, depolama, mağazacılık, nasıl yapılır dedemle başladık.  Dedemle erkenden mağazaya giderdik, ben daha sonra oradan okula giderdim.  Okuldan çıktıktan sonra yine mağazaya giderdim. Yani benim hayatım mağazalarda geçti. Pazar günleri babamla beraber annemize yardım ederdik, o gün anneme iş yaptırılmazdı, diğer zamanlarda çok yoruluyor diye. Hiçbir zaman ‘Sen kızsın, erkeklerle olmaz’ diye bir şey olmadı hayatımda. İlk görevim kapı açıp kapama, müşteriye ‘hoş geldiniz’ ve ‘güle güle’ demek oldu. Tasarruf çok önemliydi o dönemlerde, telefon bile öyle kullanılmıyordu. Siparişler mektupla gidip gelirdi. Zarfın kulakları kesilir içinde pusula denen notlar… Bir sonraki görevim buydu. Pusulayı alıp koşar giderdim, onu git komşuya götür, diyelim ki takas yapılacak, koşarak gider gelir, alırım tekrar iade edilir, ayakçıyım da aynı zamanda, böyle başladı bizim hayatımız. Sonradan tabii hesap işlerine girildi, müşteri ilişkilerine, çok çok sonra mal alımlarına, hep aşağıdan. Mesela ben hiçbir zaman şu masaya oturayım demedim, dedemin masasına, babamın masasına, yoktu o çünkü bir adap var yani ve çalışanlarımızın da bir adabı var. Buna uyulunca herkes kar ediyordu, bir saygı vardı, hiyerarşi, saygı, örf adetle gidiyordu işler. 


Başarı ekip işidir. Dedemle başladım, babamla ve eşimle devam ediyoruz. Gençliğimiz mağazada geçti eşimle Ama bundan keyif aldık, isteyerek yaptık. Ben yıllardır başka bir iş bilmiyorum, çalışmaktan başka. Yeniliklere açığım, devamlı öğreniyorum, eğitimlere gidiyorum, hani öğretebilmek için de öğrenmek lazım, bu nedenle de çalıştığımız şirkette eğitimlere gidiyorum, devamlı CEO’lardan fikir alıyorum, öğreniyorum yani…
Başarının bir derecesi de ‘oldum’ dememek. Fikirden fikir çıkıyor, öyle bir an geliyor ki bakıyorsunuz, ‘Aaa ben bunu niye düşünemedim’ diyorsunuz. Onun için ekip çalışması şart, tek başına değil, bir de farklı olmak zorundasınız. Diyelim ki biz beyaz eşya satıyoruz, ama çok var. Bunu market de yapıyor. Burada bir farklılık yaratmak durumundayız.  Biz bunun arayışındayız, devamlı yenilikçilik. Devamlı fikir üretmemiz lazım ki ayakta duralım. 
Benim rakibim kendim olmuşumdur hep, eleştirenim kendim… Rahmetli babamın söylediği bir ifade vardı, her akşam yattığınızda sırt üstü bir yatın, 5 dakika muhakeme yapın, günün muhakemesi, artıları ve eksileri. Yüzdeye vur, eğer %51’deyse artılar, omuzlarını ger uyu, ama %51 eksi tarafındaysa büzüş, rahatsız ol, tamamlamak için yarın ne yapman lazım, artı çalışman lazım. Bu muhakemeyi kendisiyle yapınca aslında kendini eleştirmiş oluyorsun. 


Herkesi takip edeceksin ama kalem senin elinde olacak, yoksa başkasının hayatını yaşarsın. Anneannem ‘Aklınla git, fikrinle dön’ derdi. Yani boş gidip boş gelme, o kadar önemli bir laf ki... Düşüneceğiz, inceleyeceğiz, çok danışacağız, kararı tek vereceğiz ama ekip çalışması içinde de olacağız.


Peki iş kurmak isteyen kadınlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?


Önce gözlemleyecekler, becerilerini elden geçirecekler. Bir defa beceriniz olacak bir dalla ilgili. Nasıl bir mağazanın envanteri varsa kendinizin de bir envanteri vardır. Benim becerilerim nelerdir, ne yönde kendimi geliştirebilirim, imkanlarım nelerdir, hangi yönde yelpazemi genişletebilirim? Hangi dalda olursa olsun, kendi yeriniz açmadan önce bir yerde çalışmakta fayda görüyoruz, bir anda piyasaya atılmak çok zor… Bunun için bir yere girip, o dalla ilgili birkaç yıl tecrübe edinmekte fayda var. Bir danışmanlık şirketine gitmek yerine KOSGEB ve İŞKUR’a gidilmeli. Buralarda “Fikrinle gel” bölümleri var. Çünkü hemen iş yeri açmak gibi bir lüksün yok. Şu anda ben bile yeni iş kuranlara aman diyorum, masraflarını karşılamakta sıkıntı yaşanıyor. Ne sektörde iş kuracaklarsa, öncelikle o sektöre bağlı odalara başvuru yapmaları lazım. Mecbursunuz yoksa işlem bitmiyor. Sonra hangi branşta açıyorsanız demirbaşlarınızı alıyorsunuz. KOSGEB’te kadınlara çok destek var ama projeniz de olacak. İşte tam da burada bizim mentörlüğümüz başlıyor. Hesabını doğru yap, günlük ne kadar gelirin var. Buranın parasına elleyemezsin çünkü aldığın şeylerin borcu henüz bitmedi. Ne zaman ki artık sen benim mağazam diyebilirsin, o zaman ekmek paranı çıkarabilirsin ama bunun da bir sınırı var. Aylık bir kazancın olması lazım, elektrik, su vb. şeyler için. İş kurmak için; hevesli ve dikkatli olmak lazım. 


Samsun’daki oranlara bakacak olursak, kadınların iş hayatındaki oranı ne durumda?


Samsun’da çok az, %10 kadar. Bizde çok çeşitli çalışma şekilleri var, erkekler bir devlet dairesinde bir yerde çalışıyorlar, eşleri üzerine iş yeri açıyorlar. Ama kadının bundan haberi bile yok. Eğitimsiz olmakla da alakası yok, iş yerine gitmiyor kadın. Böyle çok tezatlıklar var. Böyle olaylar var, istihdam kadın üzerine gözüküyor ama kadının haberi yok. Kayıt dışı var, bire bir çalışan çok az yani %10 kadar bilinçli vaziyette çalışan. Kadınlar yok denecek kadar azınlıkta. 


Türkiye’de kadınların istihdam oranı  %23-33’lerde. Bu yetmez,  %46 olmamız lazım. Günümüzde bütün belediyeler kadına destek konusunda çok yardımcılar. Kadınlarla kırsalda da çalışıyorum, kadınları kooperatifleştirmeyi çok istiyorum, ama kadınlar bunu istemiyorlar. O kısımlarda bizim daha çok çalışmamız icap edecek, birbirlerine güvenmeyi öğretmemiz lazım. Diyorum ki birleşin, ürünlerinizi birleştirin, her gün gelin, nöbetleşe gelin ama haftada bir gün gelmeyin, her gün para kazanın. Ama maalesef henüz buralarda değiliz. 


İş dünyasında kadın olmanın avantajları ya da dezavantajları nelerdir?


Ben hep avantajını yaşadım ama toplumumuz hep dezavantajını yaşıyor. Türkiye’de neden kadın istihdam oranı az, %35’lerdeydi sonra ne oldu, bu ifadeler de gündeme geliyor ama ben etkilenmiyorum çünkü ben hep insan olan yerde bulundum, ‘Ya sen kadınsın, dur kenarda’ diyen bir ortamda bulunmadım hiç. İnsan, az çalışır, çok çalışır, yani bu erkekmiş kadınmış benim olduğum ortamlarda olmadı. Çalışılacak çok konu var, hizmet edecek çok konu var. Bir kere kadınsınız, bizim doğamızda üretmek var. 

Son Güncelleme: 08.03.2018 18:26
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.