Samsun haber - Samsun (ZMO) Ziraat Mühendisleri Odası Hayati Tosun, ithal samanla ilgili olarak, “Özellikle bugün karşılaştığımız bu ithalatla ilgili yani ithal samanla ilgili en büyük sıkıntı özellikle mera alanlarının amaç dışı kullanımlarıyla ve amacından uzak kullanımı ile yok edilmesi. Bunu şöyle bir rakamla özdeşleştirirsek Karadeniz Bölgesinde 1970 yılında köy hizmetleri varken 1 milyon 993 bin yüz hektar olan mera alanı 1991 yılında 1 milyon 556 bin hektara düşmüş. En son ki 2001 yılındaki TÜİK sayılarına göre de 1 milyon 533 bin hektar civarında. Ama en son ki 2014 rakamlarıyla bu alan 1 milyon 73 bin hektara düşmüş. Bugün dünya genelinde özellikle her yerde hayvancılığa, yeşil yeme, doğal beslenmeye önem verirken ülkemizde özellikle katkılı ve suni yemler ile besicilik öne çıkarılmaya çalışılıyor. Bu hem bir taraftan kaybettiğimiz mera alanları, hem de artan üretim maliyetleriyle bugün sadece otu, samanı değil aynı zamanda canlı hayvanı ve ithal eti de ithal eder konuma geldik.
“Olumsuz bir gelişme ve süreç”
Saman ithalatı ile ilgili olarak rakamsal verilerden söz eden Tosun, “ Nüfusa endeksli baktığımızda Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda yaklaşık bir kişiye iki hayvan düşerken bugün tam tersi bir rakamla karşı karşıyayız. Dolayısıyla bir taraftan hem hayvan varlığımızı artan nüfusa göre azalttık hem de hayvanlarımızı besleyecek olan doğal besin kaynağı olan otu ve samanımızı bir taraftan kaybettik. Bununla ilgili özellikle rakamlardan birkaç şey söylemek isterim. Bu rakamların en başında özellikle 2015-2016 yılları arasında ciddi anlamda saman ithalatı yapmışız. Bununla ilgili rakamsal olarak baktığımızda da 2012-2013 yıllarıyla ilgili olan rakamları topladığımızda bu rakamlar 19.6 milyon TL’ye kadar çıkmış durumda. Rakam olarak bakarsak düşen hiçbir tarafı yok. Bugün doğal alanlarımızı koruyamazken, hayvan varlığımızı arttırmazken bu yarın insanımızın ciddi anlamda gıda güvenliğini bir taraftan da neredeyse ulusal egemenliğimizi bile sıkıntıya sokacak olumsuz bir gelişme ve süreç” diye ifade etti.
“Şu an ki durum ise gerçekten vahim”
Arazi varlığımızda ciddi bir düşüş olduğunu söyleyen Tosun, “Şu an ki durum ise gerçekten vahim. Mera alanlarının %50’ye yakın azalmasından dolayı bugün saman dediğimiz buğdayın ve arpanın ekim alanlarında ciddi anlamda daralma var. Sadece ekim alanları değil, ülkenin son 10-15 yıl içerisindeki mevcut tarım alanlarında da daralma hızlı bir şekilde devam ediyor. Toplamdaki arazi varlığımızda yaklaşık 27-28 milyonlardan bugün 23.8 milyon hektarlara kadar ciddi anlamda bir düşüş var. Ülke genelinde %10’un üzerinde tarım alanlarında kayıp varken, Samsun özeline baktığımızda özellikle Ticaret ve Sanayi Odasının iktisadi raporu da aynı rakamı teyit eder. Yüzde 17.8 tarım alanlarında daralma var. Bir taraftan mevcut varlığımızı kaybederken öbür taraftan hem meralarımızı hem de işlediğimiz tarım alanlarını kaybediyoruz” şeklinde konuştu.
“Artık kendi kendine yeterli bir tarım ülkesi değiliz”
Devletin ithalatın önünü kesmesi gerektiğini vurgulayan Tosun, “Üreticiyi kaybediyoruz. Türkiye eskiden kendi kendine yeterli dediğimiz bir ülkeyken, bugün yaklaşık 700 milyon dolarlık ithalatla ithalatçı konumuna düştü. Artık kendi kendine yeterli bir tarım ülkesi değiliz. Hem tarım topraklarının korunması, hem üreticinin arazisinde kalması, para kazanabilir konumda kalması, desteklenmesinin gerektiğini söylüyoruz. Ama devlet özellikle ithalatın önünü kesmediği sürece ithalat ülkemizin cari açığının artmasına sebep olacaktır. Bugün ülkemizdeki normal çiftçinin arttırılması gereken parasının yurtdışındaki üreticilere aktarılması bu ülkenin bir kanayan bir yarasıdır” diye konuştu.
Müberra TAŞÇI
mevcut hükümetin çıkarttığı kanunlar yüzünden
ne farkeder hocam biz samani bulgardan, sigiri angusu uruguaydan olmadi sirp katuilinden fasülyeyi misiri amerikandan aliyoruz. tarim arazisi kime lazim yapariz binayi betonu sonrada hepimiz agaci yesili köylüyü koruyoruz deriz. gelin bizim karakavuk köyüne atakuma bagli bakin. tasocagi adi altinda yapilan doga katliamina bakin bakinda agacdan yesilden nasil utandigimizi anlayin
Her zaman söylerim. Televizyonlardaki ve medyadaki propaganda hep yalan. Çıkartılan kanunlar üreticiyi dövüyor. Vergi yükü ve maliyetler üreticiyi dövüyor. Dünyanın en kaliteli tütünü ve fındığı bile hükümet eliyle bitiriliyor. Neden bunlara kota konuluyor? Neden bunları işleyecek fabrika yatırımları yapılmıyor? Onlarca yüzlerce işçi çalışacak işletmeler neden kurulmuyorda hep dışarıdan ithal ediliyor? Çünkü ülke hükümet eliyle yabancılara peşkeş çekiliyor. Büyük rüşvetlerle hepsi kendi ceplerini dolduruyor. Satın alınmış medya da kara propaganda yaparak halkı kandırıyor. Popülarizme kapılmayan aldanmayan kandırılamayan vicdanı yerinde olan herkes bunu görebilir.
temmuz sıcağında buğday hasadı edeceksin. kan ter içinde kalacaksın. saman kılçığı ayrı cabası. üç günlük dünya için değer mi. ver parayı al samanı