MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 24 Haziran seçimlerinin bitmesinin ardından partisinin siyasi ve stratejik izleyeceği yol hakkında basın açıklaması yaptı. Basın toplantısı düzenleyen Bahçeli, "Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden birisini 24 Haziran’da başarıyla gerçekleştirmiştir. Türk milleti tercihini yapmış, iradesini göstermiştir. 24 Haziran Seçimleri demokratik olgunluk içinde, yüksek bir katılımla icra edilmiş, nihai olarak geride kalmıştır. Önümüzdeki beş yılda, 2023 hedeflerini yakalamanın mücadelesi her yönüyle sahnelenecektir. Sonuç itibariyle Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne resmen geçiş sağlamış ve yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bununla birlikte 27’inci Dönem TBMM 600 üyesiyle temerküz ve tecelli etmiştir.
Bu şartlar altında aziz milletimiz dünyaya adeta bir demokrasi dersi vermiştir. Bundan haklı olarak gurur duyuyoruz. Görülmüş ve anlaşılmıştır ki, içte ve dışta sistematik olarak tedavüle sokulan karalama kampanyaları boşa çıkarılmıştır. Ülkemiz aleyhine kurgulanan altıncı kol faaliyetleri, algı oyunları, sinsi operasyonlar sandığa çarpmış ve beklendiği üzere tel tel dağılmıştır. Bu tablo gerçekten hepimiz adına bahtiyarlık vericidir. Türk milletinin tarihsel ve demokratik gücünü test edenler hem yanlışa düşmüşler hem de yenilgiye uğrayarak layık oldukları hüsranı tatmışlardır. Türkiye üzerinde hesap yapan odaklar bir kez daha hezimetle tanışmışlardır Milli uyanış umut vermiş, milli diriliş huzur vermiş, bu sayede istikbalin ufku pırıl pırıl parlamıştır" sözcüklerini kullandı.
"İttifaka girerken pazarlık yapmadık"
Cumhur İttifakı'nın oluşum süreci hakkında konuşan Bahçeli, "Cumhur İttifakı’na girerken, yeni bir sistemi planlayıp hayata geçirirken pazarlık yapmadık, al ver sürecine heves ve tevessül etmedik. Bazı aklı evveller, beyni menkulleşmiş bir kısım mankurtlar çok gizli pazarlık yaptığımızı söylüyor. Bunların ihmal ettikleri yalın gerçeği yeri gelmişken hatırlatmak isterim: Ülkücünün fiyatı yoktur, Ülkücülüğün pazarı yoktur. Biz ya yurdum ya da yokuz deriz. Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızda akan kanda gizli olduğunu çok iyi biliriz. Başka da gizlilik tanımayız, tanımayacağız. Hafızası silinmiş olanları ikazen uyarmak isterim ki, pişman olacak söz söyleyemeyiz, söylediklerimizden de hamd olsun pişman olmayız. Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendi bilir. 'Apolet tartışmasını fazla uzattım' diyen zavallılar için, HDP’ye 'Kürt siyasi hareketi' diyerek, Kürt kökenli kardeşlerimizi töhmet altında bırakan ve PKK’ya umut aşılayan fikir ve ülkü yoksunları adına pişmanlık olabilir. Ama bizde pişmanlık asla yoktur. Geçmişimize yabancılaşmayız, yabancı kaldıklarımızla yan yana olmayız. Duruşumuz millettir. Durduğumuz yer Türkiye ve Türklüğün ağırlık merkezidir. Milliyetçi Hareket Partisi kaçak güreşmez, kaçak dövüşmez. Siyaseti ülke menfaatine göre yaparız, vatan için yaparız, millet için yaparız, mertçe yaparız, adam gibi yaparız. Biz ki, vatan ve bayrak uğruna övülmeye de ölüme de razıyız, bunlara seve seve hazırız.
Zamanı gelmiş bir fikrin önünde hiç kimse duramaz. Mayası tutmuş hamur teknede durmaz. Kaynayan kazan kapak tutmaz. Doğan güneşin önüne perde çekilmez, çekilemez. Taş yerinde ağırdır, ama şartlar oluştuğunda her sorumluluğun içinde sonuna kadar oluruz, sonuna kadar da hizmetimizi heyecanla yaparız. Nitekim biz, merhum Cemil Meriç’in dediği gibi, yürüyen mezar taşı değiliz. Bu ülkenin, bu milletin kıymetini bilmezsek, ne kıymet bulabilir, ne de kıymet yetiştirebiliriz. Atfettiğimiz kıymetin ederi ise bizim nazarımızda paha biçilemez ölçüdedir. Türkiye’nin aydınlanan geleceğini güvenceye almak, yeni teamüllerin oluşmasına katkı sağlamak, yasa ve anayasa uygun yönetim sistemini bütün yönleriyle kurumsallaştırmak gayemizdir, gayretimiz bu yönde olacaktır. 2’nci Meşrutiyet’in siyasetimizin laboratuvarı olduğuna dair genel kabul görmüş bir fikir vardır ve bu tespit çok da yanlış değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle başlayan dönem siyaset ve devlet hayatının sıçrama tahtası, önümüzdeki bin yılların altın anahtarıdır. Bu anahtar doğru kullanılırsa Türk milletini ebedi yurdundan söküp atmaya hiçbir namert ve hainin nefesi yetmeyecektir. Al Bayrak Sistemi diye sembolleştirdiğim, anlam koordinatlarını belirlediğim yeni sistem, ruhuna ve dokusuna muvafık şekilde tatbik ve tesis edilirse, inanıyorum ki, geçmişin kronik anlaşmazlıkları, kriz çıkartan anormallikleri bir daha asla yaşanmayacaktır. Milletin istediği de budur. Biliniz ki, mazlum milyonların, gönül ve kültür coğrafyamızın beklenti ve özlemi bundan farklı değildir. Türkiye yükselişe geçmiş, ölü toprağını üzerinde atmıştır" diye konuştu.