“Çabuk gücenenin dostluğu olmaz.” İyi bir iletişimin ana şartı “Sabır” dır. İnsanlarla iyi geçinmenin yolu da sabırdan geçer. Evlilik hayatında de sabır çok değerli bir huydur. Baktığımız zaman karı-koca kavgalarının pek çoğu basit konulardandır. Oysa eşler sabırla birbirlerine anlayışlı davranıp, olaylara hoşgörü ile baksalar pek çok tatsızlık önlenebilir.
“Tamam, haklısınız, bunu biz de biliyoruz fakat kızınca, öfke gelince kendimizi kaybediyoruz, sabır falan aklımıza gelmiyor. Ne yapmalıyız, sabretmeyi nasıl öğrenmeliyiz?” diyenlere tavsiye edilebilecek en güzel ilaç “Şükür” dür. Şükrü çok olanın sabrı da çok olur. Sahip olduğumuz nimetler için bolca şükrettiğimizde, zorluklar da gözümüze pek büyük gelmez.
Eşin iyi yönleri görüldüğünde hataları da göze çok batmaz. Fakat kendi hatalarını görmeyip eşin hata ve eksikliklerine odaklananlar, hep şikâyet ve sızlanma halinde olurlar ve küçücük
bir olayda bile patlayabilirler. Elindeki nimeti göremeyen, bulduğu eksiklerin içinde boğulur. Etrafına da dünyayı dar eder.
Kadınların genel olarak eşlerinden maddi, manevi, duygusal beklentileri çoktur. Erkeklerin beklentileri kadınlara göre daha azdır. Bir erkek karısının her beklentisini elbette karşılayamaz. Bu durumda kadın iki yoldan birini tercih eder. Ya “Kısmetim böyleymiş, nasibim bu kadarmış” diye sabırla karşılar, elindeki nimetlere bakıp şükreder, ya da yerine gelmeyen istekleri için söylenir, şikâyet eder ve sanki kocasından hiçbir iyilik görmemiş gibi nankörlük eder. Şükrü az olan kadının yüzü gülmez, genel bir memnuniyetsizlik hali içindedir. Bu hem kendini hem eşini hem de çocuklarını mutsuz eder. Oysa eşinin eksiğine bakmayıp, onu güzel özellikleri için takdir etse, iyilikleri için teşekkür etseydi eşi daha da iyi olmaya çalışabilirdi.
Tabii erkeğin de hanımının güzelliğini, iyiliğini takdir etmesi, yaptıklarına iltifat etmesi, eşini sevdiğini göstermesi, karısını değerli hissettirmesi gerekir. Karısında kusur aramaması, her
hatayı görmemesi, sabırlı bir eş olması aile saadeti için elzemdir. Karı-koca ikisi de hatadan beri değildir. İki tarafında hataları, kusurları elbette olacak. Sonuçta imtihan dünyasındayız, her şeyin dört dörtlük olması mümkün değildir.
Oysa sabır katlanmak değil, kabullenmektir. Sabır sevgiye sebep olur, katlanmak öfkeye. Zira kişinin içinde biriktirdiği dışına muhakkak sızar. O sızıntı da gözlerden, sözlerden eşe ulaşır. İçine kin, öfke eken karşılığında sevgi biçemez. “Filanca zamanda bana bunu yapmıştın” diyerek geçmişin çetelesini tutan kini ile yaşar, kini ile ölür. Yaşadığımız zorluklar bizi olgunlaştırmak kâmil mümin yapmak içindir. Sabır ile olgunlaşırız, şükür ile tatlanırız, nankörlük ile manen ölürüz.
Sabırla şükürle Evliliğin ne alakası var Allah aşkına?
Evlilikte ilk şart bir birine saygı ve sevgi göstermektir .Sevgi olmadan saygıda olmaz.