Seçimlerin üzerinden bir aydan fazla süre geçti, bu sürede tüm Türkiye de yazılı ve görsel medyada, siyaset bilimciler, yazar çizer düşünürler, herkes bir değerlendirme yaptı, zira seçim öncesi bu seçimin sonuçları ile ilgili beklenti çok farklı ve çok yüksek bir değişim rüzgarları ile dalgalanıyordu, uzun bir zaman sonra iktidarın değişeceği beklentisi oluşmuştu kamuoyunun belirli kesimlerinde, ancak seçim sonuçları açıklandığında bu böyle olmadı, bir tarafta büyük bir hayal kırıklığı, diğer tarafta ise sanki uzun zaman sonra yeni bir secim kazanılmış havası ve mutluluğu vardı, dolayısıyla hal böyle olunca sonuçların değerlendirmesi de her iki açıdan çok çok önem arz ediyor.
Şimdi kısaca bizde kazanan ve kaybedenler açısından kısa kısa bir değerlendirme yapalım;
Kazanan taraf “cumhur ittifakı” zaten mevcut iktidar, kamu gücü yerel yönetim gücünü elinde tutuyor, bu Türkiye de yapılan bütün seçimlerde az veya çok her zaman iktidarların avantajı olmuş ve lehine sonuç vermiştir, buna karşılık “millet ittifakı” cephesinde ise bunu engellemeye yönelik, vatandaşa şikayet etmeye yönelik, haksız bir rekabet oluşmasını engelleyecek bir duyarlılık, seslendirme yeterince yapılamamıştır.
“millet ittifakı” secim öncesi muhalif medya ve kamuoyu araştırmacılarının maalesef çoğunluğu masa ve telefon başında yapılan anket sonuçlarına bakınca adeta sandık gelmeden zafer sarhoşluğu içerisine girdiler, böylelikle sağlıklı ve titiz bir aday belirleme, adayların ve partilerin iş birliği süreci, hangi yöntemlerin daha uygun sonuçlar vereceği düşünülüp tartışılmadan seçimi sandık gelmeden kazanılmış bir seçim gibi görerek aday belirlenmesi, ittifak partilerine hangi mantık ve seçim denklemine dayalı olduğu belli olmayan şekilde CHP listelerinden aday gösterilmesi özellikle milliyetçi ve muhafazakar seçmenin fazla olduğu karadeniz ve iç Anadolu illerinde çok olumsuz bir sonuç ortaya çıkarılmıştır, oysa ittifak içinde “ittifak” yapılarak saadet, deva, gelecek ve demokrat partileri birlikte bir ortak liste yapabilseler, iyi parti ve chp de kritik bölgelerde millet vekili sayısı 5 ve daha düşük olan illerde ortak liste daha fazla iş birliğine gidebilse seçimin sonuçları çok çok farklı olabilirdi.
İktidar grubu cumhur ittifakı ekonomik kriz, deprem, pandemi gibi yaşanan gelişmelerin kendileri açısından yarattığı olumsuzluğu toplumdan saklamak, farklı söylemlerin seçim sürecinde dillendirilmesini, toplumda, güvenlik mi ekonomi mi denkleminin öne çıkmasını sağlayıcı iletişim kanallarını elindeki medya gücü ile oldukça etkili şekilde kullanarak kendileri açısından olumlu şekilde kullanmışlar ve sonuç almışlardır.
Buna karşılık millet ittifakı partileri, iktidarın söylem ve eylemlerini duymazdan, görmezden, halk üzerinde bıraktığı etkiyi analiz etmeden, bunu sahada gün be gün ölçmeleri ve buna göre de cevap vermeleri gerekirken yumuşak söylem ve iletişime devam ederek üzerinde baskı hisseden seçmenleri ikna edememişlerdir, bu seçmen grubu sandıkta ekonomi-kalkınma, güvenlik-terör-istikrar denkleminden vatan yurt savunması hissi ile oy kullanmışlardır.
Millet ittifakı partileri, bu denklemi bozacak, HDP_PKK ile işbirliği varmış gibi yaratılan karşı propagandayı etkisiz kılacak bir politik söylem ve halkı bu noktada ikana edecek yeterli güven verici siyaset ortaya koyamadıkları için halkın tercihini değiştiremediler.
Tabi bütün bu genel politikaların, eylem ve söylemlerin haricinde Cumhur ittifakının kazanmasında, millet ittifakının ise kaybetmesindeki en önemli etken ve seçim bölgeleri de karadeniz ve iç Anadolu bölgesi olmuştur, bu bölge seçmeni her zaman ağırlıkla milliyetçi-muhafazakar politikalara yakın durmuştur bu seçimde de bu tercihini yaşanan siyaset seçim süreci nedeniyle değiştirmemiştir, bundaki en önemli etkenlerden birisi de secim sürecinden, adaylardan, partilerden bağımsız olarak, iktidar partileri elindeki kamu gücü, devlet kurumları, kamu yöneticileri, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla, bu karadeniz ve iç Anadolu bölgesinde yaşayan kırsal da tarım hayvancılık yapan emekli, dul yetim vb dezavantajlı seçmen grubunu sürekli kontrol edip elde tutarken, millet ittifakı partileri ve özellikle bu bölgelerdeki il, ilçe, mahalle ve taşra yöneticileri ne seçim öncesi, ne seçim sürecinde bu seçmen grubuna ulaşacak, bu seçmen grubu ile gönül bağı kuracak iletişim sağlayacak, onların yerel ve genel sorunları ile ilgilenecek bir siyaset anlayışı geliştirememişlerdir, karadeniz ve iç Anadolu bölgesinde dar alanda, seküler ve şehir seçmeninde, yapılan zaten fikri ve değişim talebi belli olan kişilerle sadece iletişim kurularak yapılan siyaset olursa muhalefet bu seçimde olduğu gibi gelecek seçimlerde de bu insanlardan karadeniz ve iç Anadolu seçmeninden oy alamaz bu açık ve net bir gerçektir, bunun için şimdiden karadeniz ve iç Anadolu bölgelerinde ki şehirlerde bu seçmen grubunun yapısına uygun olarak sadece kendi partilerinin profiline uygun bir teşkilat ve yönetim modeli değil, milliyetçi-muhafazakar-merkez ve sosyal demokrat düşünceyi de temsil eden geniş toplum kesimlerini içinde barındıran ve sürekli sahada kırsalda, taşrada, köyde, mahallede, olacak halkla bire bir, iç içe iletişim kuracak, politika geliştirecek ve çözüm önerilerini doğrudan anlatacak bir teşkilat ve örgüt modeli geliştirmelidirler, yoksa gelecek seçimlerde de aynı tarzla faklı sonuçlar elde edilmesi mümkün olmayacaktır.
Sadece yazık.....