Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 4 saat süren toplantının ardından Erdoğan, millete sesleniş konuşmasını yapıyor.
Temel gıdada yapılan yüzde 7'lik KDV indirimiyle ilgili Erdoğan, "Pirinç, makarna, et, balık, çay, kahve, su, süt ve süt ürünleri, yumurta, yemeklik yağ, şeker ve şekerli ürün çeşitleri, meyve, sebze, kuruyemiş, bakliyat gibi KDV indiriminin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum. Enflasyonla mücadelede kararlılığımızda KDV düzenlemesi devlet olarak attığımız adımdır. Bakanlıklarımız KDV indiriminin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığını takip edecek aksi yönde davranacaklara gerekeni yapacaktır." diye konuştu.
Vatandaşın belini büken enflasyon konusuna da değinen Erdoğan, "Elbette sokakta, tezgahta, vitrinde canımızı yakan fiyat artışları vardır, emin olun bunların hepsi de geçicidir, konjonktüreldir, bu döneme mahsustur. Halihazırdaki en önemli sorunumuz yüksek enflasyondur. İnşallah onun da üstesinden, her geçen ay inişini görerek geleceğiz." ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;
"5 Şubat cumartesi günü yaptırdığımız Covid testinde, koronavirüsün Omicron varyantına maruz kaldığımız anlaşılmıştı. Hamdolsun hastalığı hafif belirtilerle geçirdik. Karantina döneminde çalışmalarımızı evden sürdürdük. Yürekten gelen dualarıyla, iyi dilekleriyle yanımızda olan milletimize en kalbi şükranlarımı sunuyorum.
Geçmiş olsun temennilerini ileten TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop ile MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, diğer parti genel başkanlarına, iş insanlarına, sivil toplum kuruluşu yöneticilerine, iş insanlarına şahsım ve ailem adına teşekkür ediyorum. Telefonla arayarak bize ve eşimize geçmiş olsun dileklerini sunan Sayın Aliyev, Sayın Kazimi, Sayın Herzog'a, Sayın Tatar'a, Sayın Muhammedov'a, Sayın Reisi'ye, Sayın İzzetbegoviç'e, Sayın Burhan'a, şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Mesaj veya mektupla geçmiş olsun dileklerini ileten 23 ülke ve uluslararası kuruluş temsilcilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Telefonla görüştüğümüz farklı illerden insanlarımız vasıtasıyla pek çok hususu doğrudan hayatın içinde takip etme imkanı bulduk. Devlet ve hükümet işlerini yakından takip ettik, gereken yönlendirmeleri yaptık. Cuma günü Türk devletleri teşkilatı Aksakallılar Konseyi ile bir araya geldik. Cumartesi günü Hazine ve Maliye Bakanlığımızın iş dünyası ile birlikte enflasyonla mücadele konusunda atacağı adımlarla ilgili toplantıya canlı yayınla bağlandı.
Aynı toplantıda üç ayrı başlık altında toplamda 60 milyar liralık kefalet limitiyle uygulamaya geçilen kredi garanti fonu iş insanlarımıza aktırıldı. Bu paketin de iş dünyamıza hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılmasındaki yol haritası da kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Pazartesi ve salı günleri BAE'ye giderek hem resmi ziyaret gerçekleştirdik hem de Dubai-Türkiye milli gününe katıldık. Toplam 13 anlaşmayla ülkelerimiz arasındaki münasebetlerin ahdi temelini güçlendirdik. Türkiye-BAE ilişkilerine yeni ivme kazandıran bu ziyaretin her iki ülke açısından verimli ve hayırlı neticeler doğuracağına inanıyorum.
Bugünkü kabine toplantımızda da gündemimizdeki hususları istişare ettik. Görüldüğü gibi ülkemize ve hizmetlerimizi kaldığımız yerden çok daha yoğun şekilde sürdürüyoruz. Karantina sürecinde yaptığımız takiplerde tespit ettiğimiz en önemli tespit, dün ile bugün arasında yeteri kadar güçlü, vicdanlı bir irtibatın kurulamadığıdır. Türkiye'nin nereden nereye geldiğini görmeden 2023 hedeflerimizin 2053 vizyonumuzun anlaşılması mümkün değildir. Hükümete geldiğimizde ülkemizin nüfusu 65 milyondu. Altyapısı, eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye her alanda yılların birikimi olan sorun, eksiklik, mahrumiyetlerin ağırlığı altında adeta eziliyorduk. Karşımızda tarihi, medeniyeti ile küs, potansiyeli ve imkanları küresel baronların temsilciliğini üstlenmiş, ayağına pranga vurulmuş Türkiye gerçeği vardı. Her isteyen evladımızın eğitime ulaşabilmesi, kamuda ve hatta sokakta değerlerine ve kültürüne saygılı muamele görebilmesinin 81 vilayetimizin hepsinde belirli standardın üzerinde temel altyapılardan faydalanması, insanca hayat sürmesinin gerçekten zor olduğu gündemden geçerek bugünlere geldik.
Eski Türkiye ile bugünkü Türkiye fotoğraflarının doğru, vicdanlı, ahlaklı, sağlıklı mukayesesini yapmak hepimizin görevidir. Günü yaşayarak, kurtararak geleceğimize güvenle bakamayız. Önceliğimiz can ve mal güvenliğimizi tehdit eden terördür. İstiklalimizi ve istikbalimizi hedef alan kuşatmalardır. Teröre ve işsizliğe kalıcı çare bulunmasına mani olan siyasi istikrarsızdır.
Musluktan akan suyun, tavanda lambanın, kışı geçirecek nevaleyi temin edebilmenin en büyük sevinç sebebi olan günler yaşadık. Bugün ana sınıfından üniversiteye, dünyanın imrenerek baktığı şehir hastanelerimizle, bölünmüş yol ağımız ve sayısını 56'ya çıkardığımız havalimanlarımız, 100 bin megavat kurulu enerji gücümüz, toplu konut projelerimiz, millet bahçelerimiz, yerli ve milli katkı oranını yüzde 80'lere doğru taşıdığımız savunma sanayimiz, misafir kapasitesini 6 kat arttırarak turist ağırlama altyapımızla, yüzde 5'in üzerinde gerçekleşeme büyüme ile dünyanın en büyük 10 ekonomisine girmek için son dönemece giren bir Türkiye yaşıyoruz.
Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum, hükümet olarak uyguladığımız ekonomi programında vatandaşlarımızın işini korumak, sürekli yeni iş alanları oluşturarak istihdamı geliştirmek vardır. Nüfusumuz 20 yıl öncesine göre 20 milyon artarken istihdama katılan kişi sayısı da 34 milyona çıktı. Tarihimizin en yüksek işgücünün katılım oranına çıkarken istihdamı 30 milyonun üzerine çıkardık."