OMÜ'de eski Araştırma Görevlisi Sultan Neval Şimşek'in ODA TV'de yayınlanan kadına şiddet konulu makalesi:
Sokayım dayağınıza bıçağı!...
N’oldu ‘erkek akıl’? Başlığı okuyunca bir tırstın sanki? Oysa hep senin eylemlerin bunlar değil mi? Kızmak, sinirlenmek, anlamadığın yerde söylenmek, mazlum hakkını savunurken zulmüne devam edip “Sus be kadın!” diye bağırmak, kadının bacak arasında gördüğün ama senin sandığın namusu korumak, o namus sandığını korurken başkasının namusu olan anasına avradına sövmek, malı(!)na zarar geleceğine ‘kırılsın’ demek, baktın haramiliğin fark ediliyor o zaman da dövmek, kesmek, kelle uçurmak senin hakkın değil mi?
Hatta bu coğrafyanın din diye kabul ettiği bile senin yanında! Hatta dört yaşında kız çocuğu evlenebilir diyen hocalar, kadın fazla gülmesin diyen siyasiler, hamileyse sokağa çıkmasın diyen hacılar, kadını camiye sokmayan cemaat, adet(regl) döneminde kadını kirli görüp namazını engelleyen imamlar, gece yarısı sokakta ne işi var diyen muhafazakâr serseriler, birine bile mutluluk vaad edemezken dört kadınla evlenmeyi hak sanan meşrulaştırılmış egolar da senin yanında!...
Hatta hatta Allah bile senin yanında değil mi? “DÖVÜN” diyor zira!
“…Serkeşlik/ itaatsizlik/ nuşuuz/ dik kafalılık/ kötü niyetlilik/ kötü davranışlar/ hırçınlık/ başkaldırı/ sadakatsizlik yapmasından endişe ettiğiniz/korktuğunuz kadınlara, önce onlara öğüt verin, sonra yataklarınızı ayırın, sonra da DÖVÜN. Eğer akıllanırlarsa/saygılı davranırlarsa/itaat ederlerse haklarında başka yol aramayın.” (Nisa suresi 34. ayet)
Ataerkil kültürün kışkırttığı erkekliğine yağ sürüyor değil mi ayet? Öyleyse anlamaya çalışmaya gerek yok! “Tercüme edenler o kadar Arapça biliyordur elbet, yanlış mı çevirecek bunca yıldır bunca alim!” demek seni ziyadesiyle dindar yapar nasılsa!
Öyle bir dindar olursun ki hem de anana, bacına, karına, kızına ahkamlar bile kesersin…
Ha, azıcık bilgin, biraz da vicdanın varsa “Tanrı böyle şey der mi, inanamam ben böyle Tanrı’ya!” deyip kısa yoldan pes eder hatta kendine savaşacak dişine göre bir düşman bile yaratabilirsin. Öyle bir düşman ki toplumsal varlığın onun reddiyesi ve anlamsızlığı ile anlam bulduğu için kim ne söylerse inatla karşı çıkıp “gerçek islam bu değilci ayet bükücüler de çıktı” dersin.
Allah ikinizden de ikinizin belasından da muhafaza eylesin kadın cinsini…
Az bir kenara çekilin, benim bilgim de aklım da Allahımın bana gönderdiği sözü okuyup anlamaya yeter çok şükür.
Coğrafyanın hacıları, hocaları, imamları, siyasileri, serserileri, muhafazkarları, dindarları, üzerine erkek akıl sıçramış kim varsa da geri çekilsin.
Ayeti bir daha okuyorum. Ama orjinalinden(mealle ahkam kesmemek için)… Siyak sibakına (öncesi ve sonrası) da bakıyorum.
Tercüme edip serkeşlik/itaatsizlik vs çorbasına katılmaya hiç gerek yok. Doğrudan hikayeleştiriyorum:
Elimizde bir aile var. Bu ailede kadın ile erkek arasında hak-hukuk, adalet, rol dağılımı, görev paylaşımı, sorumluluk alanları, mal-mülk hesabı, para dengesi, kazanç getirme meselesi, geleni yetirme konusu, istek ve ihtiyaçlar konusunda sorun çıkmış. Kadın bu tartışmalar içinde “Ben kendim kazanırım hala giderim var!” demiş. Bedenini pazarlama noktasındaki bu rahatlığı erkeği endişelendirmiş. “Bizim hatun yoldan çıkacak” demiş yani. Bu beni aldatır düşüncesi işi fuhşa bile döker düşüncesine doğru dört nala koşuyor. Hele bir de evde ve kadında parasını kendisinin vermediği yeni yeni eşyalar, kıyafetler gördüyse, yandı gülüm keten helva!
İşte ayet tam burada devreye giriyor. Erkeğe ne yapması gerektiğini söylüyor. “Önce konuşacaksın!” diyor. “Gel karıcığım” diyeceksin yani. “Galiba sen beni aldatıyorsun, bundan da para kazanıyorsun, yapma böyle, ben bir yolunu bulacağım” diyeceksin. Kadın “yok yapmıyorum öyle bir şey” ya da “tamam yapmayacağım bir daha” derse sıkıntı çıkaramazsın. Evliliğin devam edecek… Ama kadın “hadi canım, buldun da ben devam mı ettim, sen bulana kadar benim yolum bu!” derse ayet sana diyor ki, “o zaman yatakları ayır, cinsel birliktelik kurma (küs ona) ya da o sırada hamile kalırsa en azından emin ol senden olup olmadığına”… Pekiyi, kadın o aşamada “tamam, aklım başıma geldi, yapmayacağım” derse? Ayete göre yine sorun çıkaramazsın… Evlilik devam… Ama kadın yine kazançta ısrar ederse n’olacak? Ayetin klasik çevirilerine göre “dayağı yiyecek!”… Dayağı yedikten sonra uslanırsa ayetin devamına göre hakkında başka yola başvurulamayacak. Evlilik devam… Ya uslanmazsa? Ağıp dönüp döversiniz artık… Ölene kadar evli kalarak!
Peki ayetin orjinaline göre nasıl? Kadın, yatak ayırmadan sonra da ısrara devam ederse “DARB” edilecek. Dövülmeyecek, Nur 31’deki darb gibi (“Ört Şu Başını, Adamı Günaha Sokma! Başlıklı “Odatv”de yayınlanan yazımıza bakılabilir) “SALINACAK-GÖNDERİLECEK”… Yani erkek akıllım BOŞANACAKSIN VE ÜZERİNE BAŞKA YOL ARAMAYACAKSIN!...
Evet yanlış okumadın, ayete göre seni aldattığından şüphelendiğin kadına “sinirlenemezsin, kızamazsın, sövemezsin, dövemezsin!”…
Şimdi, elini erkekliğine koy ve düşün! (Çek elini oradan, erkeklik deyince aklına gelen tek şey organın olmasın, coğrafyanın hakim erkek bakışı ve algısı ile düşünen kafandan bahsediyorum!) Hanginiz başarabilecek karısına ayetin tavsiye ettiği gibi davranmayı…
O kenara çekilmesini söylediğimiz hacılar, hocalar, imamlar, müftüler, serseriler, muhafazakarlar, hatta dine sırf bu yüzden düşman olmuş ateistler bile biliyorum ki “ayet böyle şey söyler mi? Sen manyaksın!” diyor.
İşinize gelmedi hiçbirinizin değil mi? Errrkekliğinize dokundu!..
O yüzden kadına “aldatsa bile dokunamayacağınızı” anlatarak günah işleme özgürlüğü ve kimlik kazandıran ayeti “kadını dövme ruhsatı” ayetine çevirdiniz. İşinize o geliyordu çünkü…
Allah’ın ayetlerini anlamak için cinsiyete değil akla ihtiyaç olduğunu bilenler olarak yaptığımız bu açıklamaya çevireceğiniz silaha “son ayet bükücü olduğumuz” mermisini mi sürmeye hazırlanıyorsunuz yoksa?
İşte orada dur bakalım, ben o namluyu sana çevirmeyi de bilirim. Ayet böyle bükülmez, gel az beriye de nasıl bükülür onu da göstereyim:
Siz değil misiniz “Kur’an’daki namaz/salat, oruç, hac, zekat, iman, şart, kısas vs tüm hükümlerde erkek zamiri kullanılır çünkü Arap dili gramerinde eril-dişil özellik vardır, bu özelliğe göre toplulukta bir tane bile erkek varsa topluluğa hitap eden cümlelerin zamirleri erkek çekimine göre yapılır” diyen? “Ey iman edenler!” diyen Allah, iman edenler sıfatı için erkek çekimi kullanmasına rağmen bu dil özelliğine göre burada kadınlardan da bahsediyor diyorsanız, o zaman bahse konu ayetimizde de erkek zamirleri ve kullanımı kadınlara da hitap ediyor demektir. Öyleyse
“Serkeşlik/ itaatsizlik/ nuşuuz/ dik kafalılık/ kötü niyetlilik/ kötü davranışlar/ hırçınlık/ başkaldırı/ sadakatsizlik yapmasından endişe ettiğiniz/ korktuğunuz ERKEKLERE…” manasına da gelir demektir.
O zaman aynı tavsiyeler kadınlar için de geçerlidir. Baktın kocan aldatıyor gibi, çok şüpheli davranışları var, emin olmak için sorduğun bir soruya Cem Yılmaz taklidindeki gibi “kim söyledi ha kim söyledi?” gibi saçmalamalarla cevap vermeye başladı, ne yapıyoruz? Hemen konuşuyoruz, olmadı yatakları ayırıyoruz, o da olmazsa “DÖVÜYORUZ!”… (Şimdi tutuşur işte, herhangi bir fırsatta punduna getirip konuşabildiği herhangi bir kadından ‘karımla kardeş gibiyiz ama çocuklar yüzünden boşanamıyorum. Fakat çok güzelsin vs vs’ ile antropoz eşiği son dem çıkarmaya çalışan zamparalar!)
Bu da mı işinize gelmedi? E size de bir şey beğendiremiyoruz.
Ne yapalım ki biz de erkek aklın değil bükme, kendine benzettiği ayet yorumlarından oluşturduğu köleliği istemiyoruz. Sizinki yorum olmuyor da niye bizimki yorum veya bükücülük oluyor onu da anlıyor ve düzeltiyoruz…
Çünkü…
Kadınlar dayak yerken,
Kadınlar tacize uğrarken,
Kadınlar tecavüze uğrarken,
“Ölmek istemiyorum!” diye bağırırken,
Fetvasıyla, davranışıyla, konuşmasıyla, bakış açısıyla buna çanak tutan “saygı değmez” her kim varsa;
Hepsini aklımız ile dövüyor
Ve
Bilgimizi akıllarına sokuyoruz!
(Sultan Neval ŞİMŞEK-İlahiyatçı-yazar)