Kafamız karışık…
Milletçe doğruları kavrayacak halde değiliz…
Oysa her şey “sebep sonuç” ilişkisiyle birbirine bağlı…
Siz buna “Ne ekersen onu biçersin” de diyebilirsiniz!
***
Bir yıllık sebze enflasyonu yüzde 100’e yaklaştı…
Tüketici Hakları Derneği bangır bangır bağırıyor…
Sebze fiyatlarındaki bu artış tarım ve gıda politikalarının iflası anlamına geliyor…
Kaybedenler küçük çiftçiler ve tüketiciler…
Kazananlar ise belli…
Pazara egemen olan emperyalist tarım şirketleri…
Ve onların yerli işbirlikçileri…
Nüfusun yüzde 20’si açlık sınırının altında…
Yüzde 60'dan fazlası da yoksulluk sınırının altında yaşıyor…
Artık, açlık sınırının altında yaşayanlar bırakınız et ve süt ürünlerini,
Yeterli oranda sebze ve meyve dahi tüketemiyor…
***
Çözümü yok mu bunun, var…
Küçük çiftçiler desteklenmeli…
Tarımsal üretim planlanmalı…
Tarımda ithalat kaldırılmalı…
Yerli ve yerel tohumculuk desteklenmeli…
Gıdada aracılık sistemine son verilmeli, KDV kaldırılmalı…
Ki, et yiyemeyen vatandaşlar bari ot yiyebilsinler!
***
Yani, sözün özü, diyorum ki;
Ben kendisine kefilim!
Hıyarın suçu yok!
Belki de en masumu o!
***
Düşünün şimdi…
İsrail’den gelen hibrit tohum dolar-avro üzerinden…
Döviz malumunuz! Almış başını gidiyor…
Allah’tan önlem aldık da…
“Doları beş liraya düşürdük” diye garipler seviniyor…
Yine dövize endeksli artan mazot fiyatları var…
Her geçen gün de yükseliyor…
Seçimden sonrasını düşünmek bile istemiyor insan…
Seraların üzerini kaplayan naylon, muşambalar var ya…
Onlar da parayla alınıyor! Üstelik petrol ürünü bunlar…
***
Diyelim ki;
Üreticiler döviz üzerinden hibrit tohumunu,
İsrailli firmaların yerli işbirlikçilerinden temin etti…
Artan naylon fiyatlarına rağmen serasını da kurdu…
Sadece bunlar değil, her şeyin maliyeti arttı…
Zerzevatların istiflendiği kutular bile zamlandı…
***
Peki nerede yetiştiriliyor bu hıyarlar?
Antalya’da seralarda üretiliyor…
Haydi, hıyarları Antalya’dan kamyonlara yükle…
Gönder Türkiye’nin diğer illerine…
İyi de bu hıyarları taşıyan kamyonlar su mu yakıyor?
İş geldi dayandı yine mazota, maliyete…
***
Bitmedi…
Asgari ücret de arttı… Çalışanların sigortaları zamlandı…
Bir işçinin, işverene maliyetini düşünen var mı?
Eee! Bütün girdiler artarken…
Hıyardan medet ummak…
Zerzevat fiyatlarının olduğu yerde saymasını beklemek…
Biraz ayıp olmuyor mu?
***
Amacım hıyarın avukatlığını yapmak değil…
Zaten mal meydanda, avukata da ihtiyacı yok!
Yanlış tarım politikası ve girdilerin artması!
İşte tek nedeni bu…
***
Geçen gün büyük bir mağazadan alışveriş yaparken fark ettim…
Bildiğimiz kuru soğan…
Soğanın üzerinde “Mısır” diye yazıyordu…
Benim de sizin gibi kafam karıştı tabi…
Tezgahtar çocuğa dedim ki,
“Soğanın üzerine yanlışlıkla “Mısır” yazmışsınız!”
“Yok abim” dedi, “Yanlışlıkla değil…
“O gördüğün soğanlar Mısır’dan geliyor…”
Nasıl yani? Bildiğiniz kuru soğan…
Balkonda saksıya diksen yetişiyor…
Ama bizim tükettiklerimiz taa Mısır’dan geliyor…
Niye ki? Kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye’de soğanın suyu mu çıktı?
***
Üstelik Mısırla aramız hiç iyi değil…
Darbeyle Mursi’yi deviren Sisi’yle papaz olmuşuz!
Bildiğiniz gibi Rabia işaretini de onlardan almıştık hani!
Demek ki görmeyeli,
Rabiadan, kuru soğana kadar bayağa bir yol kat etmişiz!
***
İşte durum bu!
Biz helikopter, uçak, yerli otomobil filan yapalım derken…
Hatta uzaya roket fırlatmayı düşünürken…
Bakın ne hale gelmişiz!
Ah şu dış güçler!
***
NOT: Bu yazı 5 Mart 2019'da girilmiştir. Siz değerli okuyucularımız için yeniden öne alınmıştır...