Mehmet YAZICI
Gerginlik sona erdi…
Piyasalar bile rahatladı…
Çünkü bu bir demokrasi sınavıydı…
Seçimle gelenin seçimle gitmesi gerekirdi…
Eğer kaybettiği halde birileri gitmiyorsa,
Ortada bir sorun var demekti!
***
31 Mart gecesi
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da öne geçeceği anlaşılınca,
Anadolu Ajansı, seçim sonuçlarını servis etmeyi durdurdu…
Kaldı ki AA’nın bu sonuçları nereden aldığı da sonradan ortaya çıktı…
Devletin ajansı, sandık sonuçlarını Yüksek Seçim Kurulundan değil
Yıllardır Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurduğu SAS sisteminden alıyordu…
***
Derken, o gece 11 saat boyunca AK Partiden kesilince,
Anadolu Ajansından da bilgi akışı kesildi…
Durum fena halde kötüydü, İstanbul elden gidiyordu…
Ee! Haliyle iş kedilere kalmıştı!
Fakat o da ne?
Belirlenen seçim tarihinin yanlış olduğu o gece ortaya çıktı!
Trafoya sokacak kedi bulunamıyordu!
Çünkü Mart ayında kedilerin özel işleri vardı!
Bunun üzerine panik başladı!
***
Ama sabaha kadar hiç kimseden ses çıkmadı…
Bu sessizlik hiç hayra alamet değildi…
Herkes merakla İstanbul sonuçlarına kilitlenmişti…
Oysa durum belliydi…
Ortak kanı böyleydi;
Allem edip kalem edip İstanbul’u Binali Yıldırım’a vereceklerdi…
İnsanlar buna inanmıştı…
Sayın Yıldırım, daha o gece 3 bin küsur oyla seçildiğini açıkladı…
Ertesi sabah da tüm İstanbul “Teşekkürler İstanbul” afişleriyle donatıldı…
Zemin hazırdı… Bu iş “Oldu-Bitti”ye getirilecek miydi?
Atı alan yine Üsküdar’ı geçecek miydi?
***
Referandum gecesi, daha seçim sonuçları netleşmeden,
Muharrem İnce’nin “Adam kazandı” diyerek havlu attığını kimse unutmamıştı…
Ama bu kez öyle olmadı…
İmamoğlu dakika dakika ekranların karşısına çıkarak kamuoyunu bilgilendirdi...
Süreçten hiç uzak kalmadı, saklanmadı, halkı habersiz bırakmadı…
Dünyanın olanı biteni görmesini sağladı…
İşte kazanmasını sağlayan en önemli adım buydu…
***
Sonra ne oldu?
İmamoğlu’nun önde olduğu, seçimi kazandığı anlaşıldı…
Ama bunu kabul ettirmek öyle kolay değildi!
Öyle ya! Hile vardı! CHP oyları çalmakla suçlandı…
Oysa yıllardır kendi oyuna bile sahip çıkamayan CHP’nin bunu yapması olanaksızdı…
Çünkü öyle bir yetenekleri yoktu! Çünkü beceremezlerdi!
Sandık başlarında sadece birer temsilci bulundurabiliyorlardı…
Hepi topu buydu…
Sandık başkanları ve diğer tüm yetkilileri yargı, yasama ve yürütme erki atamıştı…
Onlar, oy çalmaktan çok belki verilen oyları koruyabilirlerdi…
Bu kez sadece bunu başardılar…
***
Ardından başka iddialar geldi…
Yenilgiyi kabul etmek zordu…
Seçmen listelerinde hile var mıydı? Elbette vardı!
Kaldı ki, biz seçim öncesi, ahırların bile seçmenlerle doldurulduğunu kaç kere yazdık…
Ama bunları yapan CHP değildi, yapamazdı…
Türkiye’nin her tarafında, özellikle muhtarlık seçimleri nedeniyle ufak çaplı seçmen göçü yaşanmıştı…
Çünkü Tayyip Erdoğan sayesinde muhtarlıkların önemi artmış,
Muhtar olmak ayrıcalıklı bir hal almıştı…
Bu ayrıcalık birçok yerde seçim sonuçlarını da haliyle etkiledi…
Doğrudur… İstanbul’dan bile Anadoluya seçmen taşındı…
Bu da Erdoğan’a ve Ak Parti adaylarına zarar verdi denilebilir…
***
Diğer bir konu;
Ortada bir hırsızlık varsa eğer…
Biz günlerce ekranlarda, “Oylar çalınmasın, sonuçlar değiştirilmesin” diye,
Oy torbalarının üzerlerinde yatan, uyuyan CHP’lileri gördük sadece…
“Yenildik, kaybettik” diye kimse evine gidip yatmadı…
Ama AK Partililer oylar çalınmasın diye bir çaba göstermedi iyi mi?
Neden acaba?
***
Aslında,
31 Mart seçimlerinde nelerin döndüğünü en iyi AK Parti İstanbul İl Başkanı açıkladı:
“Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şey oldu ama fark edemedik” dedi…
Evet! Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olmuştu!
Aslında olan şuydu;
Bu kez muhalefet oyları çaldırmadı…
Ekrem İmamoğlu oldu-bittiye izin vermedi…
Sandıklara sahip çıktı…
Süreci iyi yönetti…
Hepsi bu…
***