Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberleri | Samsunspor

Hayko Cepki’nden Samsunhaber.COM Dergisine özel açıklamalar

Özel Haber

Ünlü sanatçı Hayko Cepkin'den Samsunhaber.COM Dergisi'nin Nisan Mayıs sayısına çok özel açıklamalar.

Samsun haber - İlginç tarzı ve halleriyle sanki bir başka ruh alemine ait, her tür müziği istediği gibi yorumlayabilen vu bu konuda da çok başarılı olan, cesaretli, yaratıcı, "Gözlerimi siyaha boyadım diye dinsiz muamelesi gördüm. İnsanlar kalplerini siyaha boyamış kimin umurunda?" diyebilecek kadar da öz güvenli sıradışı bir müzisyen.İşte karşınızda Hayko Cepkin...



Kendi müziğinizi oluşturabildiğinizi düşünüyor musunuz? İnsanlar dinlediğinde ‘Bu Hayko’nun şarkısı’ diyebiliyorlar mı?


Tabii daha başlarken diyebiliyorlar, özellikle bir toplama albüm varsa 12-15 şarkılık bir çok sanatçının olduğu bir albüm varsa benim şarkım girdiğinde bu Hayko’nun şarkısı diyebiliyorlar. Sesinden, tonundan, tınısından anlaşılabilir bir tarz oluştu.


Müziğiniz belli bir çizgide ilerliyor, müziğiniz anlayanlara dokunuyor. Sizin de amacınız müziğinizi herkese ulaştırmak mı yoksa aynı duyguları yaşamalarını sağlamak mı?


Birincil olarak benimle aynı duygulara sahip olan insanlarla iletişim kurmak istiyorum. Bu yüzden diğer tarafta, yani anlamasını bekleyeceğim kesime çok fazla elimi uzatmıyorum. Zaten sizi anlayan kitle kendi kendine karar verir, sizinle beraber yürür, yürümeye başladıkça da çoğalmaya başlar. O çoğalma ve tercih edilme sebebi, o konuyu tercih etmemiş ama herhangi bir ortamın içerisinde bir müddet sonra konusu geçtiğinde kendisinin katılamadığı ve uzak kaldığı, ister istemez araştırmak durumunda kalıp eğer beğenirse içine katıldığı, beğenmezse de denedim olmadı diyebileceği bir alanı seçim meselesi olarak bırakıyoruz biz. Seçmelerini, araştırmasını, bulmasını, sebebini, nedenini, duygusunu çözmelerini istiyoruz. O yüzden dinlemelerini istiyoruz. Yoksa ‘Bakın müthiş bir piyasa şarkı yaptım, bu yaz sahilleri ben coşturacağim, benimle çok çılgın eğleneceksiniz.’ diye bir hedefimiz yok.


2012’de bir röportajınızda ‘İnsanları şaşırtmak ve değiştirmek benim işim.’ demişsiniz. Hala böyle mi düşünüyorsunuz yoksa daha durağan bir tarza mı yöneldiniz?


Her zaman bizim işimiz şaşırtmak. Biz albümde yaptığımız şeyin tam zıttı olarak, konserde yaptığımız şeyle albümü çok farklı tutuyoruz. Şu anda mesela 5 tane albümümüz ve içerisinde sayısız şarkımız olmasına rağmen konserlerde çaldığımız versiyonların albümle hiç alakası yok. Konserde geçen sene çaldığımız versiyonun bu seneyle alakası yok. Bundan önceki senenin ondan önceki seneyle de alakası yoktu. Devamlı değişiyoruz, bu sene seyrettiğiniz şeyi bir daha seyredemezseniz. Onun için o ilgiyi ve heyecanı da yukarıda tutmaya çalışıyoruz. Bir de ben kendimden de sıkılan bir adamım, aynı şeyi 3 sene üst üste söyleyemem. Bir de dünya değişiyor, tonlar değişiyor, müziğin ve gitarın tonu değişiyor, klavyelerin yeni tonu geliyor. Şimdi baktığımda 13 yıl önce kaydettiğim bir enstrümanın şimdi hükmü çok yok. Ben yine o gitarla, o tonla, o klavyeyle devam edeceğim derseniz, bu da çok sabit fikirlilik manasına gelir. Müzik, dünya, fikirler gelişen platformlardır. Onun için de çeşitliliği korumaya çalışıyorum.


‘Sandık’ albümünüzden sonra çıkardğınız ‘Aşkın ızdırabını...’ ve ‘Beni büyüten şarkılar’ albümlerinizde daha fazla arabeske kaydınız. Bunun sebebi neydi?


Sandık da yine makamlı bir albümdü. İlk albümümden beri makam kullanıyorum ama tabii vokal tekniğimin gelişmesi, değişmesi, aralığının, renginin açılması gibi şeyleri daha çok sektöre taşıma şansım oldu. Okulda eğitim aldığınız zaman nefesi ve diyaframı kullanmak gibi şeyleri bazen çok hızlı kavrayamayabiliyorsun. Doğru yaptığınızı sandığınız şeyler, çok sonra dank edebiliyor kafanıza. Geçmiş albümlerde de makam kültürümüz var ama gırtlağımı daha iyi kullanmaya başladığım zaman o tınılar daha çok ortaya çıkmaya başladı, daha farklı noktalara girip çıkmaya başladım. Onun için böyle bir şey soruyor olabilirsiniz ama hep vardı zaten.


Tekrar film müziği yapmayı düşünüyor musunuz? ‘Son Kez’ şarkısını yaptığınız gibi...


Çok gezen bir grubuz biz. Durmaksızın yollardayız. Bir film müziği yapmak için zaman lazım. En son ‘Düğün Salonu’ filminin track’ini yaptım, ‘Nikah Masası’ şarkısını ama komple bir filmin müziklerini yapmak çok isterim. O bir süreç, orada bir filme göre çalışmayı gerektiren bir süreç. Bir ekiple çalışmayı severim, filmin ritmine göre şarkı yapmayı isterim. Buna da şu anda vakit yok malesef, çünkü yollardayız.


Arabesk müzik 1970’lerde uzun bir süre yasaklanmıştı, daha sonra arabeskin ortaya çıktığı sınıftan başka sınıflara da atlamasıyla artık herkes dinliyor. Bu değişikliğin, arabesk müziğin bu kadar çok sevilmesinin sebebi sizce nedir?


Duygusal olarak, arabeski duygu tanımı olarak bile kullanabilirsiniz. Onun için bana çok yabancı, garip, acayip bir durum olarak gelmiyor. Dediğim gibi dünyaya at gözlüğüyle bakan biri değilim, geniş baktığım için bunun varlığı fazla, şunun varlığı az diye yorum yapmak benim haddime değil diye düşünüyorum. Arabesk bir ara yasaklanmış, sonra başka bir platform olarak karşımıza çıktı. Şimdi gördüğümüz gibi bambaşka şeyler yasaklandı. Bu demektir ki tarih tekerrürden ibarettir, her şey bambaşka bir şekilde karşımıza çıkacaktır.


Daha sakin bir hayatı tercih etmenizdeki en önemli neden neydi?


Yaş olarak artık orta yaşı  geçiyorum. Yeterince hızlı bir hayatım oldu. Bundan sonraki kısmını biraz daha sakin ve dış çevrenin etkisi olmadan, kendi seçeneklerimle yaşamak istedim. Onun için basit bir seçenek aslında.


Samsun’a pek sık gelemiyorsunuz. Bunun nedeni nedir?


Samsun’a çok süpersonik sıklıkla gelemiyoruz çünkü her yere gitmeye çalışıyoruz çünkü memleket büyük. Yani hepsine gitmeye kalksanız, her hafta 1 veya 2 şehre gitmeye kalksak belirli bir noktada tıkanıyoruz. Ya tarih ya da zamanlama uymuyor. Zaten kış sezonu dediğimiz 6-7 ay ile sınırlı, yazın da konser yapan biri değilim, sadece festivallere katılıyoruz. Onun için araya yıllar girebiliyor ama mesela bu yaz fazlasıyla festivalimiz olacak. Bunların içerisinde Samsun da var. Eskiden üniversite şenliklerine geliyordum, şimdi açık alanda daha büyük bir şovla gelebilme şansım olacak. Benim için daha keyifli bir zaman dilimi, onu bekliyorum, büyük sahneyi bekliyorum.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.