Samsun Haber - Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) ve Samsun Büyükşehir Belediyesinin iş birliği ile düzenlenen Büyükşehir Belediyeleri İçin Beton Yollar Sempozyumunda son konuşmacı olarak kürsüye çıkan Başkan Yılmaz, “Su her şeye hayat verir. Su deyince akan sular durur. Allah’ın bize bahşettiği en büyük nimetlerden birisi sudur. Ama su asfaltı gördüğü zaman ya da asfalt suyu gördüğü zaman cin çarpmış gibi birbirinden kaçar. Su ve asfalt birbirini sevmez. Su asfaltı bozar, asfalt da suyu bozar. Suyu yoldan uzaklaştırmak lazım. ‘Su yolun düşmanıdır.’ Asfaltta değildir sadece suyun düşmanlığı. Su, bu kapiler yükselme dolayısıyla içerisinde hiç asfalt malzemesi olmayan temel malzemesinin bile düşmanıdır. Kapiler yükselme dediğim bir fizik kuralıdır. Bir bardağın içerisinde yarıya kadar su koyun. Üstünden ince kum dökün. Kum bir noktadan sonra suyu yener. Bardağı ağzına kadar doldurun. Üstte en ufak bir su olmayacaktır. Su aşağıya hapsolmuş, bir miktar da kumu ıslatmıştır. Kumu ıslatmakla yetinmiş, yukarıda hiçbir ıslaklık yoktur. Bu deneyi akşamdan yapın, sabah bakın su bardağın üstüne çıkmış olacaktır. Su bu yapıların üstüne kapiler yükselme ile birlikte yükselir. Bizim yolların altındaki su da böyle yukarıya doğru çıkıyor. Su yukarıya doğru çıktıkça üst yapı malzemesini çamurlaştırıyor. Yolun üstüne koyduğunuz hangi kaplama malzemesi olursa olsun, ister beton ister sıcak karışım koyun, taşıma kabiliyeti bitmiş ve çamurlaşmış üst yapıyı çökertir. Bunun önüne geçmek için suyu yoldan uzaklaştırmamız lazım. Çok iyi hendek direnajları yapmamız lazım. Bu bir maliyet ama bundan kaçmamamız lazım” dedi.
"Ha bire üst yapıya paralar harcadık"
Başkan Yılmaz, suların yola gelmesini engellemek için çalışmak yerine devamlı üst yapılarla uğraştıklarını belirterek kouşmasına şöyle devam etti: “Özellikle Karadeniz Bölgesi’nden gelen arkadaşlar, yol yapmadan önce yolun üstündeki deliklere ve çatlaklara bakıyor. Buna bakmayacağız. İlk yapacağımız iş, bu yolu tehdit eden sular nereden geliyor, nereden gidiyor, nereden gelebilir, aşırı yağışlarda sular bu yola nereden gelebilir gibi soruların cevabını aramamız gerekiyor. ‘Vahşi bir şey nereden gelir de bu yolu tehdit eder’ dercesine suya bakmak lazım. Bu ne yazık ki yapmıyoruz. Türk mühendisleri yıllardır bunu yapmadı. Kimse bana ben yaptım demesin. Biz karayolcuları da yapmadık. Suyu, bir bela olarak görmedik. Ha bire üst yapıya paralar harcadık. Şu suyu durdurup, yola yaklaştırmamamız gerekiyordu. Suyun durması çok önemli. Ben yalvarıyorum bizimkilere, ‘bu hendeğin içindeki su nereye gidecek’ diyorum. ‘İleride bir menfez yapıp, oradan akıtacağız’ diyorlar. Oraya gidene kadar yolun altına girecek ama bu su. Oraya uçarak gitmeyecek ki bu su. Su, hendekten giderken, yolun gövdesine sıza sıza gidecek. Her sızdığı yerde de üstyapıyı çamurlaştıracak. İstediğiniz kadar beton, sıcak karışım yap, eğer üzerinde kamyonlu bir trafik varsa defleksiyon ile birlikte çamuru yukarıya çıkartacak, yol patlayacak, iz yapacak. Bunları engellemenin en büyük yolu suyu yoldan uzaklaştırmaktır. Ben bir ömrü bu işe harcadım. Ama bunu anlatamadık. Suyun bir düşman olduğunu anlatamıyoruz. Ne olur, suyun yolun düşmanı olduğunu her yerde konuşun. Su gibi bir nimet yolun düşmanı işte. Her şeye hayat veren, mübarek su maalesef yolun düşmanı”