Mehmet YAZICI
“Gözleri var ama görmezler” diyor…
A'râf Suresi…
179. Ayette…
“Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar;
gözleri vardır ama onlarla göremezler;
kulakları vardır ama onlarla işitemezler.”
***
Yok, yok!
Hidayete filan ermedim…
Bir süredir yazma eylemine ara vermiştim…
Gazeteci büyüğümüz…
Tekfurumuz!
İsmail Başaran’ın köşe yazısını okuyunca yazma isteğim depreşti denilebilir…
Hepsi bu!
***
İ. Başaran geçtiğimiz günlerde polis tarafından yerlerde sürüklenen ve ters kelepçeyle gözaltına alınan gazeteci arkadaşımızla ilgili duyarlılık göstermiş…
Diyor ki;
“Son günlerde gazetecilere yoğun bir saldırı almış başını gidiyor.
Peki, bu olay karşısında, yani suçluluğu ispat edilmemiş bir gazetecinin ellerine kelepçe vurulması karşısında, Samsun'daki biz gazeteciler olayı protesto etmek için, dernek olarak ya da ferden ne yaptı?
Türkiye'nin çeşitli noktalarında eylem yaptı gazeteciler, konuyu gündemde tutmak için ve protesto etmek için.
Amaçlarına ulaştılar mı, hiç olmazsa seslerini yükselttiler ve var olduklarını halka duyurdular. Ben dahil, Samsun'daki gazeteciler ne yaptık bu olay karşısında, hiç bir şey.
Sesimizi bile çıkarmadık.
Üyesi olduğum bazı gazeteci derneklerinin de Samsun’da eylemsiz kalması ve sesini duyurmaktan kaçınması çok üzdü beni.
Samsun’daki arkadaşlar ve dernekleri yönetenler, bugün yapılanların yarın kendi başlarına gelmeyeceğini kendilerine de ters kelepçe takılmayacağını garanti edebiliyorlar mı?”
***
Öncelikle duayenimiz, tekfurumuz İsmail Başaran’a bu duyarlılığı nedeniyle teşekkür ederim…
Bilmediği birkaç şeyi de ben söyleyeyim…
Birincisi bu olaya ilk tepki gösteren sivil toplum örgütlerinden biri,
Başkanı olmaktan onur duyduğum Samsun Gazeteciler Cemiyeti’ydi…
Ve ardından Samsun Gazeteciler Cemiyeti’nin de üyesi olduğu Türkiye Basın Konseyi…
Hani diyor ya sevgili Başaran;
“Türkiye'nin çeşitli noktalarında eylem yaptı gazeteciler, konuyu gündemde tutmak ve protesto etmek için…”
İşte o protestocular, bizim de ortağı olduğumuz, altına imza attığımız basın metnini okudular…
***
Sadece Samsun Gazeteciler Cemiyeti değil,
19 Mayıs ilçesinde saldırıya uğrayan gazeteci arkadaşımız İbrahim Akkuş da dahil, gazetecilere uygulanan şiddetin kınandığı bildirinin altında
Türkiye'den Basın Konseyi,
Çağdaş Gazeteciler Derneği,
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği,
Diplomasi Muhabirleri Derneği,
DİSK Basın-İş,
Ekonomi Muhabirleri Derneği,
Gazeteciler Cemiyeti,
Haber-Sen,
İzmir Gazeteciler Cemiyeti,
Parlamento Muhabirleri Derneği,
Samsun Gazeteciler Cemiyeti,
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği,
Türkiye Gazeteciler Sendikası
Ve Türkiye Haber Kameramanları Derneği'nin imzaları da yer aldı…
Bildirinin başlığı "Basının nefesini kesemezsiniz!" şeklindeydi…
***
Altında imzamızın yer aldığı bu bildirinin üç büyük ilimizde…
Ankara, İstanbul ve İzmir’de
Valiliklerin önünde basın açıklaması yoluyla duyurulması kararlaştırıldı…
Ve öyle de oldu…
***
Türkiye Basın Konseyi Başkanı Sayın Pınar Türenç’ten,
Ankara, İstanbul ve İzmir gibi
Samsun Valiliği önünde de aynı basın açıklamasının yapılması yönünde gelen öneriyi ben uygun görmedim…
Nedeni belli!
Bizim Samsun’da yaptığımız etkinlikleri herkes biliyor…
Bunların dışına çıkmayacağımızı,
Samsun yerelinde etkinlik yapmayacağımızı, diğer STK’lara, kardeş meslek kuruluşlarına alan bırakacağımızı daha önce duyurmuştuk…
Üstelik, Samsun’da bu konuda faaliyet yürütmesi gereken sivil toplum kuruluşları arasında bir diyalog ve de uzlaşı maalesef yok…
Olmasını da zaten kimse beklemiyor…
***
İsmail Başaran ustamızın kaygısına gelince…
Hani diyor ya:
“Samsun’daki arkadaşlar ve dernekleri yönetenler, bugün yapılanların yarın kendi başlarına gelmeyeceğini kendilerine de ters kelepçe takılmayacağını garanti edebiliyorlar mı?”
Doğru söylüyor…
Ben, kendi adıma her hangi bir arkadaşımızın başına böyle bir hadisenin gelmeyeceğini garanti edemem…
Ama İsmail Başaran için söz veriyorum…
Böyle bir olayın O’nun başına gelmeyeceğini bütün samimiyetimle garanti ediyorum…
İsmail abime kimse ters kelepçe takamaz…
Aha da buradan ilan ediyorum!
***