Mehmet YAZICI
Artık ben de kanaat getirdim…
Atakum Belediyesi’nden bir cacık olmaz!
Sadece geçmiş dönemden kalan borçları yüzünden değil…
Peş peşe gelen hacizler, icralar…
İşçilerin zamanında ödenmeyen maaşları…
İcra yoluyla tuz parasına satılan, fakir-fukaraya yemek üreten tesisler…
Belediye el değişince geri alınan ve yıktırılan o güzelim yerler…
Yalı Kafe olayı…
Bütün bunlar işin sadece görünen yüzü!
Buzdağının bir de görünmeyen yanı var!
***
Diyerek yazıya başlamıştım!
Ve devamını getirecektim…
Ama sonra fark ettim ki,
Ortada büyük bir haksızlık var!
Atakum Belediyesi, Samsun’da 17 belediye arasında belki de en iyisi…
Sosyal Belediyecilikte Türkiye’de birçok belediye Atakum’u örnek alıyor…
Kültürde, sanatta, kent insanına dokunmakta…
Üstelik bütün bunları tüm engellemelere rağmen yapıyor…
Oysa eleştirmek kolay!
***
Anlatmak istediğim o değil!
Bizim de Samsun Gazeteciler Cemiyeti olarak zaman zaman kurum ve kuruluşlarla, bakanlıklarla, belediyelerle ortak çalışmalarımız oluyor…
Genellikle projeli, süreli, bilabedel, yani parasız işler bunlar…
Oysa bizim çakallar hep parayı takip ediyor!
Onun için izimizi süremiyorlar!
***
Canik ve İlkadım Belediyesiyle,
Kültür Bakanlığımızın desteğiyle “Sinema Günleri” yaptığımızı pek kimse bilmez!
Gençlik ve Spor Bakanlığıyla, Basın İlan Kurumuyla,
“Sporda şiddetin önlenmesi” için yaptığımız çalışmalar var…
Paneller, söyleşiler!
Daha neler!
***
Atakum Belediyesi ile de Samsun Gazeteciler Cemiyeti olarak birçok ortak projeyi hayata geçirdik…
“Atakum Belediyesi Kültür Sanat Şenliği” bunlardan biriydi mesela…
Etkinliğe Ahmet Telli’nin yanı sıra onlarca şair ve sanatsever katıldı…
Sadece biz değil, bu şenlik Edebiyat Nöbeti, Kuzey Kültür Derneği, Kültürlerarası Şiir-Çeviri Akademisi, Samsun Gazeteciler Cemiyeti ve Atakum Belediyesi’nin işbirliğiyle yapıldı…
“Atakum Kitap Fuarı”nın ilkinde de Samsun Gazeteciler Cemiyeti vardı…
Pandemiden önceydi…
Ama ikincisini hiç anlatmayayım isterseniz!
İkincisinde hepimiz vardık ama hiç birimiz yoktuk!
***
Ayrıca, Atakum’un seçkin sakinleri için her ay bir yazar getirecektik…
Buna da “Okur-Yazar Buluşması” adını verdik…
İlkine gazeteci arkadaşımız İsmail Saymaz’ı davet ettik, geldi…
Ancak bu etkinliğin ikincisi olmadı…
İlyas Salman olayını bilen var mı?
Her neyse hikaye uzun!
***
“Okur-Yazar Buluşmaları”nı devam ettirmek için önce gazeteci Saygı Öztürk’ü aradım…
Adı gibi saygıdeğer insan, zaman zaman da görüşürüz…
Ardından mesleğimizin duayeni Uğur Dündar’la konuştuk…
Hatta Başkan Cemil Deveci de bizzat görüştü…
Pandeminin pik yaptığı dönemdi…
İlerisi için söz verdiler ama Uğur Dündar da Yılmaz Özdil de o aşamada gelemedi…
Uğur abi Atakum Belediyesinin durumunu bildiğini, örnek teşkil ettiğini söyledi…
Art niyetli çevreler tarafından saldırıya uğradığını ve desteklemek gerektiğini de açık açık ifade etti…
O dönemi hatırlayın; Fatih Portakal’lar, Mine Kırıkkanat’lar…
Allah’ını seven, sevmeyen,
Ateist, deist…
Budizm’e inanan, öküze tapan…
Eli taş tutan herkes Atakum’a sallıyordu…
Başkan Deveci de sonunda sosyal medyadan bu abukluklara yanıt vermekten yoruldu…
Cevap alamayınca hızları kesildi,
Eteklerinde taş da kalmadı,
Sular duruldu!
Şimdi, görünen o ki, birileri yeniden kazanı kaynatmaya çalışıyor…
Ama hayvan terli!
Yemiyor!
***
Gerçi, bu sadece Atakum Belediyesine özgü bir durum değil…
İstanbul, Ankara, İzmir…
İktidar kaybettiği bütün belediyelerle savaş halinde…
Hepsiyle teker teker uğraşıyor
Diğer göstergeleri, kamuoyu anketlerini bir yana bıraksak bile,
Bu saldırgan tutum 20 yıllık saltanatın sallandığını gösteriyor!
***