Samsun’u birileri bilerek batırıyor…
Yatırımcıları kovalıyor…
Sanayi alanlarını kapatıp “depo” diye üzerine yatıyor...
Gelecek yatırımcının “yer yok” diye önünü kesiyor…
Vatandaşların tarlalarını tuz parasına kapatıp, daha sonra arsaya çeviriyor…
İmara açtırıyor...
Yüksek katlı binalar dikiyor ve malı götürüyor…
Üstelik bu kentin etkili, yetkili isimleri de bunu bilmesine rağmen
Bu iğrenç filmi uzaktan izliyor…
Sesini çıkaran yok!
Çünkü pabuç pahalı!
Çünkü korkuyorlar…
Zavallılar!
***
Bizim Allahtan başka kimseden korkumuz yok…
Bu rantiyecilerin ipliklerini pazara çıkarana kadar susacağımızı da zannetmeyin…
Evlatlarımıza yaşanabilir bir kent,
Nefes alabilecekleri bir dünya bırakmak için elimizden gelen çabayı gösterelim…
Gerisine Allah kerim!
***
Samsun’da soygunlar genellikle araziler, arsalar, yeni açılacak otoyolların kenarları, yeni imar alanları üzerinden yapılıyor…
Şimdi işi daha da azıya aldılar!
Önceki gün Kuş Cenneti'nde meydana gelen yangını hepiniz izlediniz…
Size bu cenneti anlatmakla zaman kaybetmeyelim…
Burası dünya mirası…
UNESCO tarafından dünya mirası listesine alındı…
Türkiye’de iki yer var bunun gibi…
Öyle bir cennet ki,
Kızılırmak nehrinin taşıdığı alüvyonlarla oluşan, ülkemizdeki en büyük deltalardan biri…
Alan geniş…
Karadeniz kıyısındaki tek sulak alan…
Delta, eşine az rastlanır bir biyolojik çeşitliliğe sahip…
Dünyanın bütün kuşları bu cenneti biliyor…
Binlerce yıldır burada konaklıyor, bu doğal ortamda yavruluyorlar…
Ee! Haliyle kuşların bildiğini, bizim puştlar da biliyor!
***
Lafı kıvırmanın alemi yok,
İşte bu güzelim cennetti önceki gün yaktılar…
Evet! Resmen yangın çıkardılar…
Bu yangında deltadaki sazlık alanda yaklaşık 2 bin dönümlük alan küle döndü…
Yörükler’de yaşayan vatandaşlar diyor ki;
“Geleriç Ormanı,
Meşe Yatak mevki ile deniz arasında yanan çalılık alanda
tarih boyunca bilinen bir yangın olmamıştı.”
Yani, bu ilk yangın…
Dileriz son olur…
***
Ve devam ediyor vatandaşımız;
“O bölgeyi yıllarca koruyan, o alanların sahibi olan bizleriz.
Bu alanlar hayvanların yatak ve yaylak alanlarıdır. Biz Yörüklerin kışlasıdır.
Hiçbir aklı evvel "burayı köylü yaktı" gibi bir algı yaratmasın.
Köylü burayı yaksa 100 yıldır yaka yaka, kese kese bitirirdi.
Biz Yörükleri hiç kimse başka bir milletle karıştırmasın.
Yörük doğayı sever, korur.
Bilir ki doğa ve yeşil olmaz ise hayvancılık olmaz.
Bunlar olmazsa yaşam biter, varlık nedeni yok olur.
Yanan alan ile imarlı saha arasında sadece bir kanal vardır.
Bu alan acilen yeşillendirilmeye başlanmalıdır.
Sakın ha yeşillendirelim derken çam dikmek gibi bir “salaklık” yapmayın!
Veya onu da yapmayın!
Doğa 2-3 yılda kendisini yeniler.
Yok "nasıl olsa yandı" diyerek birileri "imara açalım" derse,
Olur ya!
Bu cümleyi kuran her kimse ,
Bu yangını çıkaran, Kuş Cennetini yakan da odur…
Bunu unutmayın!
***
Şimdi, gelelim zurnanın zırt dediği yere…
Bu deltanın statüsü Nisan ayında değiştirildi…
Bu güzelim yere “otel ve konut inşa edilebilir” diye bir karar alındı…
Nisan’da karar, Eylülde yangın!
Ne tesadüf değil mi?
İşe bakın!
***
Yüzlerce yıldır yanmayan deltada yangın çıktı…
Üstelik, yangın tek bir yerden de başlamadı…
Aynı anda tüm çalılık alan birçok yerden tutuştu…
Allah’ın hikmeti!
Çalabilecekleri her yeri çaldılar,
Şimdi yakabilecekleri yerlere göz diktiler demek ki!
***
Şimdi…
Bundan sonrasını izlemeye başlayın…
Altı ay içinde bakalım burada ilk kazmayı kim vuracak!
İlk yapılaşmayı kim başlatacak?
Eğer ortada bir vatan haini varsa,
Uzakta aramayın!
***