banner388
banner390

24 Kasım, 1928 yılında Latin harflerinin 1 Kasım 1928 tarihinde kabulünün ardından Millet Mektepleri'nin açıldığı ve okuma yazma seferberliğinin başladığı gündür. Bugün sadece Millet Mektepleri açılmamış ayrıca Mustafa Kemal Atatürk Başöğretmen olarak kabul edilmiştir.

Cumhuriyet tarihimizin her iyi şeyinin altında olduğu gibi “Öğretmen Günü” nün altında da yine Onu ve Onun bu toplumu ileriye, çağdaş uygarlık düzeyine taşıma çabalarının izlerini görüyoruz.

O artık gerçekten de milletin öğretmeniydi. Başöğretmen Atatürk, Tekirdağ’dan başlayarak Çanakkale, Karadeniz ve Orta Anadolu’yu dolaşarak okullarda, meydanlarda, kahvelerde kara tahtanın başında öğretmenlik yaptı. Ona göre eğitim, bilime dayanmalıydı ve işe yarar ürünler sağlamalıydı."

İstiklal Savaşı’nın ortasında ilk maarif kongresini toplamış, bu toprakların çocukları için planlar yapmaya başlamıştı. Onurlu ve mutlu bir yaşam için sadece istiklalin değil, istikbalin de kazanılması gereğinin farkındaydı.

Toplumun gelişmesinde eğitimin ne denli önemli olduğunun bilincindeydi.Onun önderliğinde farklı programlar uygulayarak ikiliğe yol açan mektep medrese ayrılığına karşı tüm eğitim kurumları birleştirildi (1924), karma (kız-erkek karışık) eğitime geçildi (1927-1928 eğitim yılından itibaren), Türkçenin ihtiyaçlarına cevap veremeyen Arap harflerinin yerine Latin alfabesine dayalı Türk alfabesi kabul edilerek okuryazarlığın artırılması hedeflendi (1 Kasım 1928). 24 Kasım 1934’te Türk milleti Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını verdi. 1981’de “24 Kasım” “Öğretmenler Günü” olarak kabul edildi.24 Kasım hem “Başöğretmen” hem de “Atatürk” demekti. Başöğretmen Atatürk (Bir Eğitimci Olarak Atatürk): Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı ve inkılaplarını hep sabırlı, ikna edici, güven verici, bilgili "öğretmenliği" sayesinde başarmıştır. Gerek öğretmenlik ve gerekse eğitimcilik kısmen doğuştan getirilen bazı özelliklere, kısmen de sonradan öğrenme ile kazanılan bilgilere sahip olmayı gerektiren bir sanat ve bilimdir. Bu açıdan bakıldığında, Atatürk'ün tam bir öğretmen ve eğitimci özelliği taşıdığını görürüz. O'nun kişiliğini öğretmenlik ile özdeşleştirmesi bu bakımdan son derece isabetlidir.

Yüreğinde Allah, vatan, millet, bayrak, Atatürk sevgisiyle dolu her Türk öğretmeni, Atatürk'ün eğitim anlayışını tüm meslek hayatı boyunca yaşamalı ve yaşatmalıdır. Atatürk eğitimciliğin sıradan ve basit bir iş olmadığının farkındadır. Ona memleketin refaha kavuşması bile buna bağlıdır:"Mekteplerde öğretmen vazifesinin güvenilir ellere teslimi, memleket evlatlarının o vazifeyi kendine hem bir meslek, hem bir ülkü sayacak bilgili ve saygı değer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini temin için öğretmenlik diğer yüksek meslekler gibi tedricen ilerlemeye ve herhalde refah teminine müsait bir meslek haline konulmalıdır.

Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en fedakar ve saygı değer uzuvlarıdır.

" Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.’’

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.