Mehmet YAZICI
Bir zamanlar Samsun’da mobil santraller vardı…
Bu santralleri Samsun’un başına bela edenler nerede şimdi?
Hani “çevreyi kirletiyorlar” diye taşlandı, Samsunlular sokağa döküldü…
Bu tepkiler üzerine santraller yıllardır çalıştırılmadı…
Beş yıl boyunca bunun için milyonlarca dolar tazminatlar ödendi…
Ödendi de ne oldu? Bu santraller şimdi çalışmıyor mu? Çalışıyor…
Çevreyi kirletmiyor mu? Kirletiyor…
Sesi çıkan var mı? Yok!
Hani bunlar “mobil santraldi…”
“Mobil”, yani seyyar…
O zaman da yazmıştım, bunlar seyyar filan değil, resmen Samsun’un kalbine saplanmış kazıklar…
Memlekette başka yer kalmamış gibi, bu kazıklar da ne hikmetse hep bu kentte yaşayanlara giriyor!
***
Şimdi Samsun’u yeni belalar bekliyor…
Bir tanesi Şahin Dağlarında verilen maden arama ruhsatları…
Gavurlar tam altı ayrı ruhsat almışlar!
Daha şimdiden Havza ve Kavak ilçe sınırlarında yer alan Şahin Dağlarında binlerce ağaç kestiler, ağır tonajlı araçların geçebilmesi için kendilerine yol yapıyorlar!
Ve daha binlerce ağaç kesilmeyi bekliyor…
Hangi vicdan sahibi buna seyirci kalabilir?
***
Samsun’un geleceği karanlık…
Eğer sahip çıkılmazsa bu kenti daha da zor günler bekliyor…
Çarşamba ve Bafra Ovaları Türkiye’nin en verimli ovaları olarak gösteriliyor…
Yasa gereği tarım arazilerinde sadece tarım yapılabilir…
Normalde çivi dahi çakılamaz…
Ama bir firma, enerji santrali kurmak için ruhsatı aldı…
Çarşamba Ovasında tarım arazisine santral yapılıyor…
Haydi bakalım! Al başına belayı!
***
Neden bu tür belalar sadece Samsun’u bulur?
Biz biliyoruz bunun nedenini, çünkü Samsunlu saf… Kolay kandırılır…
Üstelik Çarşamba Ovasında yapılan santral için Çevre Etki Durumu, yani ÇED raporu almaya bile gerek görmüyorlar…
Çünkü ÇED alınırken halka sorulur…
Ama bizimkiler “Vur ağzına, al lokmayı” misali…
Samsunlulara vurmadan ağzından lokma alınıyor…
Bunun için zurnanın son deliği gibi, santral için halka sormaya bile gerek duyulmuyor…
***
Santrali yapan Trabzonlu firma ne diyor?
“Biz termik değil biyokütle enerji santrali yapacağız…”
Yani, onlara göre santral kömürle değil, biyokütle dedikleri kıvır zıvırla çalışacak…
Fındık kabuğu, mısır sapı, üzüm çöpü, tavuk götü…
Artık ne bulurlarsa burada yedi 24 yakacaklar…
Ve “ova bundan zarar görmeyecek” diyorlar!
Yalanın bile yüzü kızarır…
***
Aslında bunlar,
Çarşamba Ovasını adım adım sanayi alanı yapmanın yolunu açıyorlar…
Samsun Valiliği, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü
“ÇED Gerekli Değildir” diye karar veriyor…
Bakın Samsun Çevre Platformu SAMÇEP ne diyor:
“Samsun yansa Vali’nin umurunda mı?”
Bence umurunda…
Ya da en azından öyle olması gerekiyor!
Çünkü Samsunlular,
“Baba” dediği, “Baba” bildiği
Vali Osman Kaymak’a güveniyor, güvenmek istiyor…
***
Bu santral Çarşamba Ovasının tam ortasında,
Toplam 181 dönüm arazide kurulacak…
Günde 630 ton hammadde yakılacak… Yılda 230 bin ton…
Yakma sonucunda oluşacak günlük kül atığı miktarı 38 ton olacak…
Küller proje sahasında depolanacak…
Tekkeköy’de Toros Gübrenin atıklarını bilen bilir;
Kilometrelerce uzunlukta, pis bir koku yayan koca dağ haline geldi…
Samsun 19 Mayıs Stadına gidenler denize bakınca bu gübre atıklarını görebilir…
Tekkeköy Belediyesi de halkı da çaresiz…
Çünkü geç kaldılar…
Bu gübre atıklarından oluşan dağdan kurtulmak mümkün değil…
Şimdi Çarşamba’da santral kurulduğunda aynı şey yaşanacak…
Tesisin bacasından havaya her gün 15 kiloya yakın kül savrulacak…
İşletme sırasında günde yaklaşık Bin 500 ton su Abdal deresinden çekilecek, kimyasal ve ısıl işlemden sonra yeniden dereye dökülecek…
Bacalardan salınacak kirli gazlar hastalıklara yol açacak…
Kanser ve kalp hastalıkları hızla artacak…
Bunları ben demiyorum, bilim insanları söylüyor…
Projenin ömrü en az 30 yıl…
Ama bu santral kurulursa,
Çarşambalıların ömrü pek o kadar uzun görünmüyor!
***
samsunun sahibi yok .ne baskanı var nede vekili