Mehmet YAZICI
Türkiye'de iyi şeyler de oluyor elbette!
Mesela uçan araba yolda!
Yerli ve milli uçağımızın eli kulağında!
Helikopterimiz, Altay tankımız ne durumda bilmiyorum!
Ama bir çok yerde gaz da bulduk mesela!
Aya da sert iniş yapacağız!
Daha ne olsun!
***
Hepsi bir yana
Gerçekten de sözün bittiği yerdeyiz…
Allah’ın gazabı üzerimizde…
Son 10-15 yılda ne felaketler yaşadık?
Bir bakın geriye…
Depremler, sel felaketleri...
Göktaşı bile düştü başımıza...
***
Bir tek yangınlarımız eksikti demek ki!
Onlar da geldi…
Türkiye’nin her yeri yanıyor…
Söndüremiyoruz!
Oysa kaç şeritli otoyollarımız var…
Geçmediğimiz halde para ödediğimiz köprülerimiz, tünellerimiz…
Şehir hastanelerimiz!
Her şeyimiz dört dörtlük!
Ama envanterimizde, çıkan orman yangınlarını söndürmek için hiç uçağımız yok!
Bir tek onu unutmuşuz!
***
Hızla büyürken,
Muasır medeniyetler seviyesine çıkarken oluyor böyle şeyler!
Ne diyelim!
***
Yıllardır Türkiye’de orman yangınlarına Türk Hava Kurumu uçakları müdahale ederdi…
Çocukluğumdan bilirim sloganını;
"İsitikbal göklerdedir" derdi...
***
Atatürk’ün kurduğu Türk Hava Kurumu kurban derileri toplamaya yetkiliydi…
Bir süre THK şube yönetimde de yer aldığım için biliyorum…
Cemaatlerle (darbecileri de dahil) bu yüzden sert tartışmalar yaşanırdı…
Toplanan bağışlarla bu kuruma yangın uçakları alınırdı...
Havacılığa ilgi duyan gençler eğitilirdi...
Çünkü istikbal göklerdeydi...
Biz geldik ne yaptık?
Türk Hava Kurumuna kayyum atadık!
***
"Ee! Ne var bunda" diyeceksiniz!
"Bu ülkede bir kuruma ilk defa mı kayyum atanıyor?"
Biz,
Bugüne kadar kayyum atanan yerlerin başına nelerin geldiğini biliyoruz…
Kayyum atanan kurumlar, belediyeler sittin sene iflah olmaz…
Bunun aksi bizde mümkün değil...
***
Dikkat edin…
Bizde iki türlü yerde iyileşme söz konusu olamaz;
Bunlardan biri Kayyum atanan yerlerdir…
Diğeri de Varlık Fonuna devredilenlerdir…
Kayyum atanan her yer batar, Varlık Fonuna devredilen her kurum zarar eder!
Bu hep böyledir...
Fıtratında var!
***
Düşünün,
Sabah-akşam hepimiz bardak bardak çay içeriz...
Türkiye’de çay üretip de zarar eden tek kurum,
Varlık Fonuna devredilen Çay-Kur’dur!
“Zoru başarmak” diye buna denir!
***
Orman yangınlarından ekonomik yangına geldik…
Her yerden yanıyoruz!
Öte yandan bir de pandemi yangınımız var…
O yangının da altında aynı gerekçeler yatıyor!
Liyakatsizlik, basiretsizlik, beceriksizlik…
***
Türk Hava Kurumuna kayyum atayanlar,
Yıllardır yangın söndüren THK’ya ait uçakları hangarlarda çürüten, hurda diye satışa çıkaranlar bakın ne yaptılar!
Cumhuriyet kurulduktan hemen sonra Millet salgın hastalıktan kırılıyordu…
1928 yılında halk sağlığı laboratuvarı.
Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü kuruldu…
***
Bu kurumun amacı hızla yayılan Covid 19 gibi enfeksiyon hastalıklarla mücadele etmek, aşı üretmekti…
Türkiye’de buzdolabı yokken (!) 1931 yılında, çağın hastalığı olan BCG aşısı üretimine başladı.
1932 yılında, serum üretti, ülke ihtiyacını karşıladı, serum ithali durduruldu.
1933’de, kuduz aşısı, 1934’de çiçek aşısı,
Difteri, Tetanos, Boğmaca ve her türlü tedavi serumu üretiyordu…
1940’lı yıllarda Türkiye, Ortadoğu ülkelerine Tifüs aşısı satıyordu…
1950’de İnfluenza Laboratuvarı,
Dünya Sağlık Örgütü’nce Milletlerarası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanındı.
***
Bundan 10 yıl öncesine kadar başarıyla halka hizmet veren,
Türk halkının sağlık sigortası olarak görülen bu kuruma ne oldu?
Bu stratejik kurum,
Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Kurumu,
2011 yılında ka pa tı ldı!
İnanılır gibi değil…
Resmen kapısına kilit vuruldu!
Şimdi Çin’den, Almanya’dan Rusya’dan aşı bekliyoruz…
Yerli ve milli aşımız da yoldaymış…
Hadi oradan hadi!
Külahıma anlatın siz!
***
kullahim,yazıyı oku.anlamadin da bir daha oku.