banner388
banner390

Türkiye toplumsal ekonomik ve siyasal olarak çok zor dönemlerden geçti.  Sağ sol çatışması ülkeyi bölünmenin eşiğine getirmişti.

Her gün sokaklarda onlarca insanın katledildiği, toplumsal olayların günlük hayatı çekilmez hale getirdiği, üniversiteler ve devlet dairelerinin işgal edildiği, gençlerin ellerinde kalem ve düşünce yerine, silahla konuştuğu 70’li yılların o zor günlerinde bile, ülkeyi yöneten siyasi kişiliklerin nezaketle birbirlerine davranabildikleri dönemlere tanıklık ettik.

Aramızdan ayrılan hepsi rahmetli olmuş Demirel, Ecevit, Türkeş, Erbakan gibi ülkeye yön vermiş liderlerin o kasvetli dönemlerde bir masa etrafında nezaket üslubuyla ülke meselelerini konuşabildiklerini gördük.

Rahmetli Özal’ın kendini en acımasızca eleştiren yazar, şair ve sanatçıların programlarına bizzat iştirak ettiğinin şahidi 80’li yıllar oldu.

Çok geriye gitmeyelim 90’lı yıllarda ülke meselelerini tartışmak üzere parti liderlerinin açık oturumlara katıldıklarını biliyoruz.

Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz gibi pek çok liderin açık oturumlarda ülke meseleleri hakkında performanslarını vatandaşımız değerlendirme fırsatı buluyordu.

Zaman zaman seviye ve üslup düşse de hiç bir lider nezaket yolundan sapmamaya özen gösteriyordu.

Kabul etmek gerekir ki, Türk toplumu aşırı politize olmuş bir toplumdur. Hayatın her alanını siyasete göre kalıplara sokan bir anlayışımız var. Sanatı, sporu, eğitimi, kültürü vs. hep siyaset üzerinden okumaya çalışıyoruz.

Bu nedenle liderlerimizin ve onların etrafında kümelenmiş siyasi aktörlerin üslubu ve kullandığı siyaset diline çok dikkat etmeleri gerekiyor.

Bir öksürüğün halk tabanında nezleye yol açtığına sık sık tanık oluyoruz.

Siyaset aktörleri tarafından sarf edilen ağza alınmayacak sözler ve hakaretler, hem siyasetin saygınlığına gölge düşürmekte hem de ülkemizin birlik ve beraberliğine zarar vermektedir.

Dünyanın ve ülkemizin zor bir virajdan geçtiği bu hassas dönemde üslup, esas tan önce gelmektedir.

En ağır eleştirileri bile nezaket kalıbına dökebilmek siyasette ustalaşmanın ölçüsü olmalıdır.

Halbuki  hepimiz bu aziz milletin evlatlarıyız.

Siyaset yapmaktan amaç, ülkeye ve millete hizmet etmek olmalıdır.

Millet olmak keder de ve sevinç te kader birliği yapmak demektir.

Ülke meselelerinin çözümü için farklı düşüncelerimiz olabilir.

Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerimiz tam da bunun için var.

Farklı partideki bir kardeşimiz bizim hasım veya düşmanımız değildir.Olsa olsa siyasi rakibimiz olur.

Nezaket içindeki bir rekabetten ise ülkemiz ve demokrasimiz kazançlı çıkar.

O nedenle siyaset ile uğraşan kardeşlerime naçizane tavsiyem,

Biraz nezaket lütfen

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.