Hayat hikayemiz nasıl olursa olsun, üzerinde yürüdüğümüz zemin, geçmişimizde yaşadığımız güzel anılardan, iyi insan ilişkilerinden, olumlu gelişmelerden oluşur.
Sevgi bağı insanları her zaman her yerde otomatikmen birbirine bağlamaz. İnsan ilişkileri de sürekli bakım ister. Aile ilişkilerimiz, akraba ve arkadaş ilişkilerimiz sürekli bir gelişim içindedir. Bazen karabulutlar ve fırtınalar eser, bazen durgun sularda dinleniriz.
Damlaya damlaya göl olan duygular bazen sel olup, akmak ister.
Önceden önü kesilen kızgınlık ve dargınlıklar bir an gelir taşmak ister. Ancak her fırtına yerini bir sakinliğe bırakmak zorundadır.
Kendi kendini sevmeyen bir insan başka bir insanı sevemez.
Mutlu olmanın bir yolu insanın elindeki şeylerle yetinmesini bilmesidir.
Ama huzursuz yaşayan, mutlu bir gün görmeyen insana her yerde rastlamak mümkün.
Yıllarca kavga gürültü içinde yaşayan sayısız aile ve huzursuzluk içinde büyüyen yüz binlerce çocuk görürüz.
Birbirini sevmeyen, birbirinden nefret eden, ama ayrı yaşamaya cesareti olmayan kaç milyon insan vardır, acaba?
Huzurlu bir aile görebilmek için eski Yunan Filozofu Sokrates’in yaptığı gibi gündüz eline fener alıp, tek tek insanların gözüne tutmak gerek.
Sokrates güpegündüz insanlara fener tutup: ‘Ben bir insan arıyorum!’ demiş. Biz de aynı şekilde ‘Huzurlu bir aile arıyoruz!’ diyebiliriz.
İnsan yaşadığı sürece her an ve her gün değişim içindedir.
Bir köprü yıkılırsa, bir başka köprü kurabilmeli.
Her insan hayatında bir yığın köprü kurar ve yıkar.
Ancak yıkılan her köprü kesilmiş bir damar gibi kanar bir süre.
Zamanla yaralar sarılır ve belki bir gün hiçbir iz kalmaz.
Hayat her zaman şimdiki zamanda yaşanır. Hayatı sorunlu geçen insan, hayattaki yerini alabilmek için, geçmişin zincirlerini kırmak zorundadır. Leyla ile Mecnun’un hikayesini herkes tanır. Gelmiş geçmiş en deli aşk hikayesinde Mecnun Leyla’sına tapar. Kendisine sorarlar: “Mecnun senin Leyla’nın neyi seni o kadar etkiliyor. O kadar ahım şahım bir güzelliği yok ki Leyla’nın!” Mecnun da: ‘Ey Gafiller, Siz benim gönlümdeki Leyla’yı bilemezsiniz! Benim gönlümdeki Leyla yerlere ve göklere sığmaz!” der. Evet, sevgili okuyucularım! Gerçek anlamda sevgi/aşk yerlere ve göklere sığmaz. Sevgi verilince tek büyüyen şeydir, çünkü.
Yüreğiniz her zaman sevgi ile çarpsın!