Hayatın her döneminde bir yaşam savaşı içinde olan insanlık, varoluş sebebini araştırmayı bir yana bırakarak tamamen dünyevî duygular, dertler ve telaş içinde zamanının büyük kısmını kaybeder oldu.
Günümüzde teknolojinin bizi şımartmasıyla birlikte istediğimiz her şeye anında ulaşma kolaylığı ve bu kolaylığın verdiği rahatlıkla da hayatımızın her döneminde her şeye sorgusuz sualsiz ulaşacağımızı zannediyoruz.
Hayatta hiçbir şey emek olmadan meydana gelmez.
Dünya hayatını sadece bir kazanma hırsından ibaret sanmamızın faturasını maalesef acı bir şekilde ödüyoruz.
Zaman dediğimiz kavram o kadar hızlı ilerler oldu ki durup düşünecek bir zaman dilimi bulmakta fakir duruma düştük.
Oysa zaman geçtikçe bizim geride bıraktığımız düşünceleri ya da yapmamız gerekenleri bazen ileride yapamayabiliriz.
Bugün dünyanın yalnız bir metadan ibaret olduğunu düşünen bazı devletler başka devletlere savaş açıyor, insanlar ölüyor ve daha fazla dünya nimetlerine sahip olmak için tüm insanlara zulüm ediyorlar.
İşte bizim yıllardır göremediğimiz ya da görmek istemediğimiz, ertelediğimiz değerlerin yanlış faturası bugün karşımıza çıkıyor.
Yeni nesil hayatı sadece metadan ibaret görüp sürekli kazanma hırsıyla ilerliyor ve bunun yanında hayata dair insanî duygu ve düşüncelerin neler olup bittiğini pek göz önüne almıyor.
Bugün nükleer silahların dünyayı tehdit ettiği bir dönemi konuşuyoruz. Devletler birbirine kızdığında bir anlık öfke ile bu silahları kullanması durumunda insanlığın da sonunun geleceği bariz görülüyor.
Sürekli kazanma hırsı, bir diğer deyişle başkasının hürriyet hakkını elinden almak anlamına geliyor.
Tarihî olaylar içinde bugünü anlamak için elbette tarihe bakıp geçmişte neler olmuş diye okumak gerekiyor ama bugünün zalimliğini anlamak için de dünyaya aşırı düşkünlüğümüzün sebep olduğu gerçeğini gözler önüne sermek gerekiyor.
Kazanma hırsıyla birbirimize merhamet, şefkat, yardımlaşma gibi duygularla yaklaşmayı unutuyor ve tamamen bir robot hâlini alan bir tekdüze hayat sürüyoruz.
Bir süre sonra tüm bu olan biten olaylar bize artık normal gelmeye başlıyor.
Herkes neme lazım deyip köşesine çekilmiş durumda.
Dünya bu kadar vurdumduymazlığı ne zamana kadar kaldırabilir bilmiyorum ama bir durup düşünmemiz lazım sanki.
Nerede hata yaptığımızın muhasebesinin yapma zamanı geldi de geçiyor.
Dünya bombaların atıldığı değil, umut tomurcuklarının atıldığı günlere yelken açması gerekiyor.
Hayatın bir metadan ibaret olmadığını anlayıp özümüze bakmayı kalbimizi dinlemeyi başarmak zorundayız.