Hepimizin hayatında ‘’keşke”ler vardır.
Dönüp arkamıza baktığımızda bazı pişmanlıklar yaşarız.
Hayat bir gül tarlası ise bizler hayatın dikenli yollarında ilerlerken genelde zamanında önümüze çıkan fırsatların farkına varamayız.
Çoğunlukla gençlik yıllarımızdır.
Bu dönemde başımız dik, her şeyi bilen, kararların en doğrusunu veren ve kimseye ihtiyacımız olmayan kişiliklere bürünürüz. Kendimize güvenimiz sonsuzdur.
Her şeyin en iyisini, en doğrusunu biliriz bu dönemde. Hal böyle olunca önümüze çıkan fırsatları kimimiz yakalar, kimimiz sonradan fark eder ve pişmanlık duyarız. İşte keşke!’lerdir onlar.
Hayallerimizi gerçekleştirmek için neleri göze aldık bugüne kadar?
Onlara, “Boş ver, nasıl olsa gerçekleşmez!” diyerek sırtımızı döndüğümüzde suçu neden hep başkalarına yükledik?
Risk almayı göze alamadığımızdan, içimizdeki pişmanlık küçük cam kırıklarına dönüştü. Canımız yandı, acı çektik!
Çaresizliğimiz, beklentilerimizin önüne geçtiğinde kadere sığındık.
Hangimizin hayatında yaşama dair pişmanlıklar olmadı?
Bu pişmanlık belki gönül meselesi, belki evlilik kararı, belki meslek, okul seçimi ya da işe girme kararları olabilir.
Örnekler yaşantımızın her karesinde karşımıza çıkmıştır, yaşantımız devam ettiği sürece de çıkacaktır. Önemli olan bu noktada ne istediğimizi ve neyi aradığımızı bilmek, istek ve ihtiyaçlarımız ölçüsünde de doğru karar vermeyi başarmaktır.
Evet, benim de pişmanlık yaşadığım keşke olmasaydı, şimdiki aklım olsa şöyle hareket ederdim, dediğim tecrübelerim oldu.
“Fakat ne mümkün zamanı geri çevirmek, yaşanmamış saymak.” kendini teselli için diyebileceğin tek söz.
İyisiyle, kötüsüyle, doğrusuyla, yanlışıyla yaşandı.
İnsanoğlu doyumsuzdur, hep daha iyisini, daha güzelini ister. Yeter ki yeteneklerimizin farkında olarak elimizdeki ve elimize geçen fırsatların değerini bilelim. Doğru yer ve zamanda bulunarak doğru değerlendirmeyi yapmalıyız. Elbette bu ilk fırsat da olabilir, sonraki de, ya da; ümidimizi kaybettiğimiz anda belki de gül tarlasında, umudun bittiği yerde yeniden yeşeren gül dalında…
Yeter ki hangi gülü koparacağımızı bilelim.
Her gülün dikeni olduğunu unutmadan... Gerçekten yaşanmış olaylardan gerekli dersimizi alsak da hayatın farkındalığını yakalasak.
Öyle güzel günler yaşasak da hiç “keşke” demesek.
İşte bazı şeylerin dönüşü olmayınca insan “keşke” diyor elde olmadan.
Bu benim hayatım, iyi ki yaşamışım, dediğimizde o bölümlerin başka şekilde yaşanmış olması yüreğimizi titretiyor…
Her zamanki gibi yine güzel bir konu ve güzel bir anlatımla köşe yazınızı hazırlamışsınız. Ağzınıza kaleminize sağlık Mümin Argun