Dolar, Euro, altın türünden hiçbir mal varlığım yok…
Şu geçici dünyada bana göre bunları biriktirmeye gerek de yok…
Neden mi?
Rabbimiz Allah (cc) A’li İmran Suresinin 14. ayetinde; “ Nefsânî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük insanlara çekici kılınmıştır. İşte bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.” Buyuruyor da ondan…
Öyle elimizde üç yüz beş yüz ve birkaç bin doları olup ta “dolar yükseldi oh ne güzel” diyecek karektersizlikte insan da değiliz…
Yalnız bu konuda ki tek derdim, dövizde ki yükselişin fırsat bilinip, gıda fiyatlarına yansıması ve dar gelirli vatandaşlarımızın sıkıntıya düşmesi…
Hele bir de buna insanları bilgilendirmek için değil de yönlendirmek için yapılan haberleri eklersek, kurgulanan manipülasyonun ne kadar da büyük olduğunu anlamakta zorlanmıyoruz.
Buradan da açık ve net bir şekilde anlaşılıyor ki, döviz üzerinden ülkemize sistematik bir saldırı ve manipülasyon söz konusu….
Ne demişti Nathan Rothschild?
“Kimin Kral olduğu umurumda bile değil. Çünkü para arzını kim kontrol ediyorsa, imparatorlukta onundur”
David Rockefeller ise; bu güç benim elimde olduktan sonra kanunları kimin yaptığı hiç fark etmez” diye, dünyaya meydan okumamış mıydı?
ABD merkez bankası ve İngiltere Merkez bankasını kuran Yahudi bankerler, devletleri kendilerine borçlandırarak dünyaya hükmettiklerini yukarıda ki sözleri ile ne kadar da güzel özetlemişler…
Hemen hatırlatalım, adı geçen merkez bankalarının ve bizim Merkez bankamızın kuruluşu ve işleyişi de ayrı bir makale konusu…
Biz, bu finansal elitlerin oyununu Osmanlı devletinin son zamanlarında da yaşadık. Bizde de Osmanlı bankasını kuran bu finansal elitlerdir ve özellikle Kırım savaşından sonra Osmanlı devletinin sonunu borçlandırarak getirmişlerdir…
Buraya hemen bir not düşelim. Pandemi sonrası bütün dünyada, ekonomilerin ve hukuksal statülerin ve hatta sınırların değişeceği gün gibi aşikardı… Biz de onun için diyoruz ki, Faizin olmadığı ve insanların kapital sistemle kanlarının emildiği bu şeytani düzen ve sistemden kurtulmanın tam da zamanı…
Faize karşı bir Cumhurbaşkanımız ve “halkımız faiz kamburundan kurtarılmalıdır” diyen Cumhur ittifakının diğer ortağı var…
O zaman…
Kur-faiz-enflasyon şeytan üçgeninden kurtulmanın ve halkımız refaha kavuşturmanın tek bir yolu var…
Eğer silahlar(!) çekildiyse, döviz ve faiz üzerinden ekonomik bir terör saldırısına maruz kalıyorsak, İslami bir ekonomik sistemin temellerini atmanın zamanı gelmiş hatta geçmiş demektir…
Ama nasıl ;Üreten bir toplum olmak zorundayız….