Yalnızlık, gün geçtikçe büyüyen sorunlardan biridir.
Şu veya bu şekilde hayatımızın bir parçası haline gelen yalnızlık tanımlanması zor bir durumdur.
Yalnızlık objektif ve subjektif açıdan da ele alınabilir.
Ancak, yalnızlığın tanımı gibi ifade edilişi de kişisel ve sorunludur.
Öncelikle yalnızlık ifade edilemeyecek kadar korkunç bir deneyimdir.
Belki de onu korkunç yapan faktörlerden biri de ifade edilemeyişidir.
Zaten ifade edilebilseydi ve paylaşılması kolay olsaydı yalnızlık olmazdı.
Yalnızlık öznel bir deneyimdir.
Her birey yalnızlığını kendine göre yaşar.
Bu bağlamda yalnızlığın tanımı da kişiden kişiye değişir.
Yalnızlık kavramının anlamı ve çağrışımları son derece zengin ve derin olup; kişiye, yere, zamana ve kültürel özelliklere bağlı olarak farklılıklar gösterir.
Bir yandan hüzün, mahrumiyet, terk edilmişlik, dışlanmışlık, yabancılaşma ya da desteksizlik gibi olumsuz duyguları çağrıştırırken diğer yandan da, tek başına olabilmek, kendine yetebilmek, kendi kendine ayakta durabilmek, üretebilmek, inzivaya çekilerek verimli ve yaratıcı olabilmek gibi olumlu anlamları da ihtiva eder.
Yalnızlık, kimsesizlik, yabancılık, ıssızlık renginde bir yalnızlıktır. Olgunlaşma düzeyi ne olursa olsun herkes, zaman zaman kendini yalnız hisseder. Yalnızlık hissi uyandıran her belirti, bireyde yalnızlık duygusu uyandıracak diye bir gerekçe ve koşul yoktur.
Yalnızlık duygusu kişinin fizyolojik, psikolojik ve sosyo-kültürel yapısıyla ilgili olup, süresi ve şiddeti ise psikosomatik strese bağlıdır.
İnsan, doğası gereği sosyal bir varlıktır.
Yalnızlık duygusu içinde takılıp kalanların büyük bir bölümü, günün birinde ölümü ister hale gelir.
Bugün aile fertleri arasında iletişim giderek zayıflamaktadır.
Karı-koca, anne-baba ve çocuklar arasında farklı hayat anlayışları söz konusudur. Herkes kendi dünyasında bir takım sanal kişilerle birliktelikler ve dostluklar yaşamaktadır. Her gün onların hal ve hatırını sormaktadırlar.Onlarla önem verdikleri anıları ve materyalleri paylaşmaktadırlar. Ancak aile içinde selamlaşmanın haricinde kimin ne yaptığı belli olmayan, evi sadece bir otel gibi kullanmanın ötesinde bir birliktelik yaşamamaktadırlar. Yani herkes kendi yalnızlıkları üzerinden kurduğu dünyada hayatını idame ettirmektedirler.
Yalnızlık korkusu, insanın en temel korkularından biri kabul ediliyor. Yalnızlık şu veya bu şekilde hayatımızın bir parçasıdır.
Düşünceler gibi yalnızlık da kişiye özeldir.
Çünkü yalnızlığın çok farklı nedenleri ve çok sayıda etkileri olduğundan bu süreci açıklamak için her bireyi kapsayabilecek genel bir yaklaşım geliştirmek çok zor olsa gerek.