Türkiye'de ve dünyada her yıl yıldırım çarpması nedeniyle başta çobanlar, çiftçiler ve askerler olmak üzere bir çok kişi hayatını kaybediyor.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya'da son günlerde yıldırım çarpması nedeniyle yaşanan ölümlerin arttığını ifade ederek önemli uyarılarda bulundu.
Prof. Dr. Şağdan Başkaya yaptığı açıklamada, "Araştırma maksatlı veya öğrenci uygulamaları kapsamında sürekli arazide olmamız münasebetiyle, karşılaşabileceğimiz en büyük tehlikelerle ilgili olarak bizlere en çok Ayı, Kurt gibi yırtıcı hayvanlarla ilgili sorular sorulmaktadır. Bu sorulara cevaben, biz zaten yırtıcı hayvanları arıyoruz. Arazide en tedirgin olduğumuz tehlikeler; yıldırım, çığ, sel, kaya yuvarlanması, taş düşmesi ve heyelan gibi doğa olaylarıdır” dedi.
KORUNMANIN YOLLARI
Yıldırımdan korunmak için yapılması gerekenleri belirten Prof. Dr. Şağdan Başkaya, "Ülkemizdeki yıllık ortalama yıldırımlı, fırtınalı gün sayısı yöreden yöreye 5-32 gün arasında değişmektedir. Yapıları yıldırımdan korumak için yapılması gerekenleri yapabiliriz veya binalarda yıldırımlı fırtınalarda çeşitli tedbirler alarak korunmaya çalışabiliriz. Ancak, açık alanda yıldırımdan korunmak oldukça zordur. Fırtınalı, yıldırım kokan bir havada öncelikle bisiklet, motosiklet veya üzeri açık araçlar sürmemeli, yürümemeli, koşmamalı, yüzmemeli, su sporu yapmamalı, atlı sporlar yapmamalı, bot, kano veya kayıkta olmamaya çalışmalıyız. Üzeri kapalı bir otomobilde veya ev gibi korunaklı yapılarda olmaya çalışmalıyız. Araç içinde isek ellerimizi veya vücudumuzun herhangi bir kısmını aracın metal kısımlarına değdirmeden oturmalıyız, aracın radyo veya GPS sistemini ve cep telefonumuzu kapatmalıyız” diye konuştu.
BURALARDAN UZAK DURUN
Yıldırımların en yüksek alandaki cisme çarptığını vurgulayan Prof. Dr. Şağdan Başkaya, "Açık alan ve tepelerde bulunmamalıyız. Yıldırım alandaki en yüksek cisme çarpacağı için çıplak alanlarda veya arazinin tepe noktalarında bulunmamalıyız. Ağaç altı, direk altı ve metal çitlerden uzak durmalıyız. Çıplak bir alanda bulunan ağaç altında veya yakınında durmamalıyız. Eğer birçok ağaçla kaplı büyük bir ormandaysak en azından ağaç gövdelerinden uzakta olmalıyız. Şemsiye, etraftaki en yüksek cisme ise riski daha da artıracaktır. Özellikle bu havalarda metal şemsiyeler kullanmamalıyız. Her türlü metal çitler veya boru hatları gibi metal nesnelerden uzak durmalıyız” şeklinde ifade etti.
KAMPÇILAR DİKKAT
Doğaseverlere de önemli uyarılarda bulunan Başkaya, ”Çadır kurarken çıplak bir alandaki ağaç altında veya yakınında, en uzun boylu ağacın altında, metal çitlerin yakınında veya arazinin tepe noktalarında çadır kurmamalıyız. Yıldırımlı bir hava tam üzerimizden geçerken veya ciddi bir fırtınalı havaya açıkta yakalanmışsak öncelikle üzerimizdeki radyo, telefon ve telsiz gibi cihazlarımızı derhal kapatmalıyız ve hızlı bir şekilde bu metal eşyalardan kurtulmalıyız. Silah, mermi, bıçak, cep telefonu, radyo, telsiz, dürbün, metal tokalı kemer gibi eşyaları hızla çıkartarak en az 30 metre kadar uzakta bir yere bırakmalıyız. Artık zamanımız kalmamış ise daha güvenli diyerek bir yerlere koşmamalı, hatta yürümemeliyiz. Ayrıca, ağaçlardan, buz tutmuş su yüzeylerinden ve etraftaki tepeciklerden uzakta, hedef küçültecek şekilde ayaklarımızı birleştirerek, yerle teması azaltacak şekilde, yere oturmadan çömelmeliyiz. Bu durumlarda kısmen veya boylu boyunca yere yatılmamalıdır” şeklinde konuştu.
30 METRE ARAYLA YÜRÜYÜN
Askerlerin ve dağların 30 metre arayla yürümesi gerektiğini açıklayan Başkaya, "Kayık veya botta bulunanlar, balıkçılar, su sporu yapan kişilerin kayık veya botlarını terk ederek su yüzeyinden uzaklaşma ve karaya çıkma şansları yok ise oldukları yerde demir atarak durmalı ve hedef küçülterek fırtınanın geçmesini beklemelidirler. Her şeyden önemlisi, son yıldırımın üzerinden en az yarım saat geçmeden her şey normale dönmüş gibi faaliyetlerimize geri dönmemeliyiz ve en az yarım saat beklemeliyiz” dedi.