Bir kimlik kargaşasıdır gidiyor ülkemizde. Herkes isminin önüne ya da sonuna bir şeyler eklenmesinin derdinde. Bir grupla anılmak, iyi geliyor kimimize. Güvende hissediyoruzdur kendimizi, belki de...
"Muhafazakârlaşmak" iddasında olanların ciddi bir kısmı, neyi muhafazaka ettiklerinin farkında değil. Tabi, neleri muhafaza edemediklerinin de.
Bir dönem Yeşilçam filmlerinde, dindarları olumsuz karakter olarak gösterirlerdi. Yüzünde meymenet olmayan somurtkan imamlar ve kiracısına zulmeden ev sahibi hacı amcalar baş göstermekteydi.Bu filmlerde amaç belliydi. Milleti dinden uzaklaştırma gayreti içerisindelerdi.
Aklı başında hiç bir insan bu filmlere kanarak dinden uzaklaşmadı.
Peki ya şimdi?
Başörtüsü mücadelesi ne için verilmişti?
İmam hatiplerin önünü açmak da amaç neydi?
Eğitim kurumlarında ve iş yerlerinde açılan mescitlere yeterince rağbet edildi mi?
Yoksa her şey imkansızken mi güzeldi?
Acaba bazı şeyler uzaktayken mi kıymetliydi?
Müslüman kelimesinin anlamı neydi?
Müslüman, bulunduğu yere huzur ve selamet getiren demekti. Müslüman, komşusunun kendisinden emin olduğu kişiydi. Müslüman dostu olan, kendisini güvende hissetmekteydi.
Müslüman, "bunlardan zarar gelmez, bunlar ile iş yapılır, bunlara kız verilir, bunlardan kız alınır" denilendi.
Geçen zamanda çok şeyler kaybettik dostlar, ama en acı olanı güvenimizi zedeledik.
Allah'ın rızasını bilmem kaçıncı plana ittik, ahireti erteleyip, dünyaya kilitlendik.
Yokluğun sınavından pekiyi aldık belki ama, varlığın sınavını ne yazık ki geçemedik.
Kendimiz şımardık yetmedi, bir de üstüne şımarık nesiller yetiştirdik.
Zarar vermedik değer bırakmadık, âlimlere laf etmeyi büyüklük saydık, gün geçtikçe itikadımızı sarstık, Kur'an ayetlerini ve Peygamber sözlerini bir kenara bıraktık, her televizyona çıkana "hoca" diye sarıldık.
Bir de üstüne kendimize "muhafazakâr" diye isim taktık.
Belki de müslümanlığı beceremediğimiz için, muhafazakârlık kelimesinin arkasına sığındık.
Bir çok güzel geleneği, alışkanlığı, inceliği hunharca harcadık.
Bayramları artık tatil olarak görmeye başladık.
Nezaketi, tatlı dili zayıflık saydık, kabalık yapanları övgüyle andık.
Haramı yaygınlaştıranları alkışladık, helalden taviz vermeyenlere şaşırdık kaldık.
Sahi ya, acaba geride "muhafaza" edecek daha ne bıraktık?
Orhan DOĞANGÜNEŞ