Samsun haber - HAYTAP Samsun Temsilcisi Doç. Dr. Şule Sanal, HAYTAP olarak amaçlarının hayvan haklarını gözetmek olduğunu belirterek, “Bizim bütün amacımız, hayvan haklarını, insan haklarına eşit olarak algılanması değil, onların kendi içindeki yaşam haklarının ve doğasına uygun, etolojik ve ekolojik dengeleri içerisinde yaşamalarını istiyoruz ve Hayvanları Koruma Kanunu’nun adı başından değişmeli, Hayvan Hakları Kanunu olmalı. Yani yine hayvanları koruma, yine insanın inisiyatifine veriliyor. Halbuki biz onların ekolojik denge içinde yaşamalarını istiyoruz. HAYTAP olarak da projenin amacı diğer hayvansever diğer STK’lar olarak da bizim amacımız sokak hayvanları öldürülmesin, zaten bu hayvanların sokakta ömürleri çok olamıyor” dedi.
“Öldürmeyelim, kısırlaştıralım”
Hayvanların günümüzde yaşayacak alanlarının da olmamasına değinen Sanal, “Yaşayacak yerleri yok, ne kuşun, ne kirpinin. Ama son 10 yılda büyük aşama kat edildi. Bizim hep dediğimiz şuydu; hayvanları, köpekleri öldürmeyelim, kısırlaştıralım. Ama bu şimdi hayvanları öldürmekten daha insancıl geliyordu çünkü 19. yy.da bu belediyeleşme, Avrupalılaşma hareketiyle birlikte sokak hayvanlarının öldürülmesi başladı. Bununla ilgili çok korkunç, tarihte yapılan şeyler var. Ama bizim Türk geleneğinde hayvanlara inanılmaz bir sevgi, saygı var, o yüzden bizim toplumda asla hayvansız bir sokak göremiyorsunuz” diye konuştu.
“Proje amacına ulaştı”
Hayvanların öldürülmemesini, kısırlaştırılmasını söyleyen ve bunun HAYTAP’ın da amacı olduğunu belirten Sanal, “Bizim amacımız bu iş başladığında hayvanları öldürmeyelim, kısırlaştıralım, hiç değilse çoğalmasını önleyelimdi. Şimdi Atakum’a dikkat edin, şu anda yapılan proje amacına ulaştı. Sokaklarda hastalık saçacak ya da insana saldıracak düzeyde bir hayvan popülasyonu yok. Hatta mamamatikler var. Mamamatiklerin içi dolu ama yiyecek hayvan yok. Geçtiğimiz 10 yıl içinde belediyelerle de çok çalışma yaptık bu konuda, Samsun Büyükşehir Belediyesi büyük adımlar attı; Kedi Kasabası, Hayvan Bakım Evi, Hayvan Mezarlığı, çok güzel çalışmalar yaptı ama şimdi bakıyoruz, hayvan yok. Hedef buydu. Hayvanlar artık sürüler şeklinde dolaşıp saldırma durumuna geliyorlardı çünkü hayvanlar açtı. Hayvanların yaşam alanı kalmadı. Hep bir sebep-sonuç ilişkisi yaşıyoruz, sürekli bir kısır döngü içindeyiz aslında” dedi.
“Hayvana eziyet eden küçük yaşta talim görüyor”
Yaşanılan süreçte en önemli sorunun sosyolojik bir defekt yaşanması olduğunu söyleyen Sanal, “Bu her yerde yazıyor ama ben başından beri söylüyorum, hayvana eziyet eden küçük yaşta talim görüyor çünkü gücü ona yetiyor. Sonra ne yapıyor? Biraz büyüdükçe çocuğuna, kadına, daha sonra da işi ilerletiyor ve bunu artık yaşam felsefesi haline getiriyor. Şimdi düşünüyorum, bu bir sosyal patlama gibi geliyor. Neden bu hayvanlara işkence ediliyor? Cezanın gelmesi mükemmel bir şey, hep istediğimiz bir şey. Mesela avın da belli sınırları olması lazım. Zaten denetleniyor, devletimizin kurumları var bu konuyla ilgili, Park ve Bahçeler Müdürlüğü av zamanlarını ayarlıyor ama bence bu avcılığın öldürme kısmı spor olmaktan çıkartılmalı. Maket kuşları kullanmalılar ama yaşayan bir canlıyı kendi doğasında yaşarken öldürmek bir suç olmalı” şeklinde konuştu.
“Yeni nesilde bir eksik var
Hapis cezasının gelmesini olumlu bir hareket olarak karşılayan Sanal, “Aslında bu kanun çok olumlu ama yeterli mi? Henüz değil. Baktım da bu konuyla ilgili çıkan yasayla ilgili başka bir endişem var. İnsanlar öldürülüyor, kaç yıl yatılıyor? 1 ay bile verilse o kişinin hapse girmesi bile bir şeydir ama bunun yanında bence bu tip insanları, canice işlenmiş bir cinayet de olsa, bu insanların mutlaka tedavi görmeleri lazım. Sağlıklı insanların bu canice işleri yapabileceğini düşünmüyorum. STK’lar amaçlarına ulaşmış durumda. Bence cezalar, kişiye nasıl verilirse verilsin, o kişinin duygularına inmediğiniz sürece o kişi hapisten çıktığınca yine yapacaktır. Siz bir insanı boş boş bir hapse koyduğunuz zaman o, ona ceza değil, hazırlık oluyor. Bir hayvana işkence etmek ayrı bir suç, bence bunun altındaki sebebi öğrenmek çok daha önemli. Tıpkı pedofililerde olduğu gibi, tıpkı diğer insanları öldürmeye kalkışmak gibi. Eskiden bu kadar çok muydu, onu da bilmiyoruz. Bunları tümüyle psikiyatristler, toplumbilimciler, sosyologlar incelemeli, bu konuda toplumla ilgili bir yerde hata var. Gençlikte, yeni nesilde bir eksik var, bir tatminsizlik var. 4,5 yıl hapis verirler mi? Keşke çıksa, indirimi de olacaktır ama bir hapis cezasının olması tabii ki de olumlu” dedi.
Biz de mikrofonlarımızı halka uzattık ve bu yasayla ilgili düşüncelerini öğrendik.
Haber: Dilek Alabulut
Peki, sokakta başıboş gezen köpekler çoluk çocuğumuza saldırdığında veya sağlık gibi ciddi bir gerekçeden dolayı (alerji, astım, fobi) sokaktaki kedi ve köpek gibi hayvanlardan ciddi anlamda tedirgin olan insanlar ne yapsınlar?
3 yıldan 5 yıla kadar olsun
evde yyıllardır kedi besleyen insanlara komşular bir şey demiyor köpek besleyen ailenin kapısına dayanıp bu köpeği alın tehdidinde bulunuyor lar hangisi işkence merak ettik doğrusu üç gün 4 gün boyunca evine gelmeyen ailelermi hayvanlara işkence ediyor yoksa sabah akşam yemeğini ihtiyaçlarını gideren mi
Başka yerde yaşasın tedirgin olan efendim.. ne demek rahatsız olmak bir kopek durduk yere kimseye saldırmaz. Çocuklar zarar veriyor ki kopek saldırıyor. Ne münasebet madem okadar düşünüyorsunuz çocuklarınızı sokaklarda oynatmayın. Hiç bir hayvanın yaşam hakkını SIRF INSANSIN DIYE ELINDEN ALAMAZSIN. astim hastalığı olan insanlar da sprey kullansınlar (hayvanlar için olan sprey koruma amaçlı olan) ozaman sokakta rahatca gezebilirler. Umarım açıklayıcı cvp olmuştur...!