Samsun haber - Taşıyıcı annelik, bir anne ve babanın doğacak çocuklarının başkasının taşıması olarak bilinen bir durum. Son zamanlarda ülkemizde de yaygınlaşan “Taşıyıcı annelik” ilanları, bu ilanların yasal olup olmadığı tartışmasını da beraberinde getiriyor.
Avukat Arslan Bolat da bu konu hakkında açıklamalarda bulundu. Taşıyıcı annelik konusunun irdelenmesi gerektiğinden bahseden Bolat, “Bizim kanunumuzda doğum kim tarafından gerçekleşirse doğan çocuk, o kişinin nüfusuna yazılır. Taşıyıcı annelik konusunda bir yasal düzenleme şu anda yok. Bu bir eksiklik mi? Gayet tabii bir eksiklik ve bu hukuk etiği çerçevesinde tartışılması gereken bir konu. Acaba buna izin verilmesi ne kadar doğru, izin verilmemesi ne kadar doğru? Bunun etik ve sosyolojik olarak bir kararının verilip buna göre bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Bu alanın boş bırakılması gerçekten ciddi anlamda sıkıntılar oluşturuyor. Çocuk doğduğunda DNA’sı asıl anne ve babaya ait oluyor. Bizim anne ve babalık davalarımızdaki en temel kıstasımız adli tıpın vermiş olduğu DNA testlerine dayanır. Bir DNA testi yapıldığında, çocuğu doğuran kişi anne olarak çıkacaktır. Bir anda çocuğun yasal olarak iki anneye sahip olması durumu ortaya çıkıyor” diye konuştu.
Taşıyıcı anne olan kişinin psikolojisinin de incelenmesi gerektiğini belirten Bolat, “Bu ciddi anlamda sıkıntılı çünkü bu konunun hukuksal ve yargısal boyutuna nazaran bir de psikolojik bir boyutu var. 9 ay karnında taşıdığı çocuğu, başka bir kadına verebilecek bir kadın, kadın olabilir anne olamaz. Bunun da irdelenmesi gerekiyor. Ülkemizde böyle bir yasa olmaması engel değil, kişi Kıbrıs’a gidebiliyor veya ABD’ye gidiyor, doğumunu gerçekleştiriyor ve dönüyor. Bunlar yapılıyor ama bizim ülkemizde şu aşamada bir boşluk var ve bu boşluk hiçbir şekilde doldurulamamış. Ortaya çıkan sonuç çok ciddi anlamda komplikasyonlara gebe bir durum. Bu da ileride oldukça fazla sıkıntılara yol açacaktır” dedi.
Bu konuda bir kanun çıkması gerektiğini de söyleyen Bolat, “İnsanlar bu ilanları bu kadar fazla vermeye başladıkça ve maddi olarak sıkıntılarını bu şekilde gidermeye çalıştıkça bunun da önünün ya kapatılması ya da açılması gerekiyor. En azından insanlara bir yol gösterip ne yapacaklarını göstermek gerekiyor. Kanunlar çıkarken o kadar karar değişiklikleri oluyor ki bazen takip edemiyoruz. Yurtdışındaki örneklere de bakacak olursak her iki tarafın da kendi iradesiyle, resmi makamlar önünde sözleşmesel olarak yazılı bir belgeyle hayata geçiriliyor. Belli bir süreden sonra taşıyıcı anne bir hak iddia edemiyor ve çocuk bir mal yerine koyuluyor. Burada vicdan devreye giriyor. Çocuk haklarının da bu durumda devreye girmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Haber: Dilek Alabulut