"Türkiye'deki Tüm Çocuklara Etki Ettiğimizi Görmek Sorumluluk Hissimizi Arttırdı"
Samsunhaber: Türkiye’de bir nesil Pepee ile büyüdü. Bir neslin çocukluğun kahramanının yapımcısı olmak nasıl bir duygu?
Ayşe Şule Bilgiç: Bu hem çok büyük gurur hem de çok büyük bir sorumluluk. Bir nesle etki etmekten bahsediyoruz. Aslında sorumluluğu çok ağır. Anne olarak bir veya iki çocuk büyütmekten sorumluyken; burada bir ülkenin çocuklarına dokunabilecek annelik yapmış oluyorsun.
Kitle iletişim araçlarının en büyük fonksiyonu büyük kitlelere ulaşabilmek. Ben de iletişim mezunu olarak eğitimini aldığım enstrümanı çocuklarla iletişim kurmak istedim. Her şey böyle başladı. ‘Kendi çocuklarım için yaptıklarımdan neden Türkiye’deki tüm çocuklar faydalanmasın’ düşüncesiyle çizgi filmi kitle iletişim aracı olarak kullanıyoruz. Ve hayata dair çok tatlı mesajlar veriyoruz.
Tabi koca bir nesle etki ettiğinizi gördüğünüzde biraz ürkütücü olmaya başlıyor. Çünkü yapacağınız en ufak yanlışlarında karşılığı çok büyük ve –belki de- onarılmaz olma ihtimali ortaya çıkıyor. Bu da bizi ekip olarak ağır bir yükün altında gibi hissettirdi. Bunun için de her zaman uzmanlarla çalıştık. Ama işin diğer boyutuna baktığınızda müthiş bir gurur hissediyorum. Çünkü yolda yürürken mesela birçok annenin hayır dualarıyla karşılaşıyorum. Ve diğer birçok annenin dualarını da enerji olarak hissediyorum. Manevi olarak çok gurur verici bir şey.
"Pepee Hep Çocuk Olarak Kalacak"
Samsunhaber: Pepee’yi ekranlarda çizgi dizi olarak izledikten sonra kendisiyle beyaz perdede de karşılaştık. Peki bundan sonra Pepe yoluna nasıl devam edecek. Veya başka kahramanlarla tanışacak mıyız?
Ayşe Şule Bilgiç: Pepee’nin gücü ve marka değeri o kadar ön plana çıktı ki; bizim Düş Yeri ekibi olarak yaptığımız diğer karakterler henüz Pepee kadar penetre olmadığı için herkes Düş Yeri’ni Pepee’den ibaret görüyor. Şu ana kadar bizim beş ayrı karakter ve projemiz var vizyona girmiş olan. Ve bunların da kendi içinde çok büyük fanatikleri var. Ama Pepee arayı o kadar açtı ki; diğer karakterlerimiz gölgede kaldı.
Bizim eğitim misyonumuz ve mesaj verme kaygımız tüm projelerimizin olmazsa olmazı durumunda. Hiçbir projede ‘bunda sadece eğlenceyi öngörelim’ demiyoruz. Ecnebinin henüz tam olarak Türkçe ’ye çevrilemeyen bir tabiri var; “edutainment” . Eğlendirirken eğiten anlamına gelen. Bizim de misyonumuz tam olarak bu diyebiliriz. Tüm projelerimiz farklı yaş grupları öngörülerek buna göre kurgulanıyor.
‘Pepee hayatına nasıl devam edecek’ sorusuna gelirsek; ‘Evlendiğini görecek miyiz, üniversiteye başlayacak mı?’ şeklinde sorular çok geliyor ama … (Gülüşmeler) … yok tabii… Pepee’yi okul öncesi yaş grubunda tutmayı düşünüyoruz. Pepee’nin yetişkinlere de penetre olan bir duygusu var. Belki buradan mütevelli içimizdeki çocuğa dokunacak, yetişkini de kapsayan projeler yapabiliriz ama bu Pepee’nin yaşının büyütmek anlamında değil. Belki gerçek çekimle Pepee’nin kurgulandığı bir proje olabilir ama Pepee’nin karakter yaşını büyütmeyi şu an için büyütmüyoruz.
"Üç Yaşına Kadar Çocuğunuza Televizyon Seyrettirmeyin"
Samsunhaber: Anneler için çocuk eğitim süreçleriyle ilgili bir tavsiyeniz/mesajınız var mı?
Ayşe Şule Bilgiç: Üç yaşında önce televizyon seyrettirmesinler. Buna Pepee dahil. Pepee belki izlettirilebilecek en güvenli içeriklerden biri ama… Biz uzmanlarla konuştuğumuz zaman ön çocukluk evresinde çocukların dijital mecralara maruz kalmasının uzun vadede çocuğunun karakterine çok büyük zararlarının olduğunu bilimsel olarak tespit edildiğini öğrendik. Bu nedenle 2,5-3 yaşından önce herhangi bir dijital içeriğe maruz kalmaması gerektiğini düşünüyoruz. Sonrası için ise; alıştıra alıştıra, çocukla beraber yorum yaparak, izlediği şeyi anlamasını sağlayarak, çocuğun aklını çalıştıracak soru-cevaplarla izlemelerini öneriyoruz.
Samsunhaber: Son olarak Samsun ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Ayşe Şule Bilgiç: Samsun benim üniversiteye hazırlık şehrim. Liseden mezun olduktan İstanbul’da üniversiteye yeterince güçlü hazırlanamayacağımı düşündüğüm için bir sene Samsun’da yaşadım. Ve üniversite sınavına girip, üniversiteyi kazandığım şehir Samsun. Bu yönüyle Samsun benim hayatımda dönüm noktasında bir taş olarak duruyor buradaki anılarım. O zamanlardan bütün o sokaklarını, atmosferini, genel duygusunu biliyorum ve çok seviyorum. Çok güzel kendine has bir duygusu var. Karadeniz’de has dokusuyla güzel ve huzurlu bir şehir. Benim anılarımda hep iyi yeri olan bir şehir.
Söyleşimizin ardından Samsunlularla buluşan Bilgiç, Pepee’nin çıkış sürecini ve girişimcilik tecrübelerini paylaştı. Program esnasında Bilgiç’in çocukları Elif Iraz ile Çağrı Manas’ın sahneye çıkarak Pepee şarkıları söylemeleri salona hoş dakikalar yaşattı. Başarılı Yapımcı, konuşmasının ardından dinleyicilerin sorularını cevapladı ve kendisini verilen plaketi kabul etti.
Yasir Baba