banner388
banner390
banner408

Samsunlu Kore Gazisi anılarını anlattı

1950-1953 yılları arasında Kore Savaşına giden 89 yaşındaki Ali Gümüş, o dönemlerde savaşta yaşadığı zorlu günleri ve anılarını anlattı.

Samsunlu Kore Gazisi anılarını anlattı

1950-1953 yılları arasında Kore Savaşına giden 89 yaşındaki Ali Gümüş, o dönemlerde savaşta yaşadığı zorlu günleri ve anılarını anlattı.

16 Şubat 2018 Cuma 15:17

Samsun haber - 1950-1953 yılları arasında Kore Savaşına giden 89 yaşındaki Ali Gümüş, savaşta yaşadıklarını anlattı. Gümüş, “Askerden sonra Demiryollarında çalıştım ve emekli oldum. İzmir’de motor birlikleri okulundaydım. Bizi askeri polis kursu için bir kursa ve imtihana tabi tuttular. Bize sizi Türkiye’de ilk defa asker, polis teşkilatı kuracağız ve sizi de öğretmen olarak alacağız dediler. Kursun bittiği gün imtihan yaptılar. Kazananlar kaldı kazanamayanlar ise gittiler. Bize dediler ki sizi Kore’ye götüren bir Türk Silahlı Kuvvetlerine askeri polis takımı olarak seçtik deyince eyvah dedim. Aklım fikrim kaçmadaydı. Bizi nöbetçi nezaretine koydular ve dışarı bırakmadılar. Bir iki gün sonra trene bindirdiler ve Etimesgut’a götürdüler. Elbiselerimizi giydik, omuzumuzda ay yıldızlar vardı. Etimesgut’tan trene binip İskenderun’a geldik. Ankara Garı çok kalabalıktı. Şimdi benim yaşlarımda bir adamcağızın eline 5 tane sigarasını almış. Üzerinde yırtık bir elbise ile ayağında yırtık bir ayakkabı vardı. Bize dönüp evlatlarım benim güzümde buna yetti benimkini de alın deyince şöyle bir baktım ve sonra şu vatan için ölmeyeni Allah kahretsin dedim ve gönüllü olarak Kore’ye gittim. İskenderun’da bir hafta kadar kaldıktan sonra bize Amerikan gemileri geldi. General Han Gemisine bindik ve 22 günde Kore’ye gittik” diye konuştu.

“Bizde mi böyle olacağız diye korktuk”

Kore’ye ilk gittiklerinde yerde ölmüş insanları görünce korktuklarını ama sonrasında bir cesaret geldiğini söyleyen Gümüş, “Geminin arkasına boş konserve kutuları koyduk ve silah talimi yaptık. Arkadaşlarımızla samimiyetimiz olmaya başladı. Ve 22 gün sonra Pusan Limanına indik. Pusan’da bizi karşıladılar. Oradan trene bindirdiler Taegu’ya geldik. Orada da 20 gün kadar kaldıktan sonra cepheye hareket ettik ve Kunuri Cephesine geldik. Savaşa gitmeye başladık. İlk başta bir heyecan, korku içerisindeydik. Yolda cepheye yaklaştıkça düşmüş, tank çiğnemiş insanları gördük. Bizde mi böyle olacağız diye korktuk. Üzerimizden ilk kurşun geçene kadar korktuk daha sonra o korku kalmadı. Ölmüş insanları ve şehrin halini görünce orada şuurunuzu kaybediyorsunuz. O an bir heyecan geliyor ve birisini vursam diyorsunuz. Korku falan kalmıyor. Allah savaşı düşman başına vermesin. Geride kalan halkın o perişanlığı hala gözümün önüne gelir. Bugün yolda giden bir çocuk annesinin yanında ağlasa acaba o çocuk acaba ne istiyor diye alıp vermek isterim” dedi.

“Yanımda şehit oldu”

En yakın arkadaşının öldüğünü görünce yerde araba ezmesin diye kucaklayıp tankın üzerine koyduğunu söyleyen Gümüş, “Biz yolda bulduğumuz çocukları Ankara Okuluna götürür teslim ederdik. Eskişehir’de Demiryolu meslek okulunda okurken 5 sene yan yana yattığım arkadaşım benim yanımda şehit oldu. Ben o zaman 49 kiloydum o arkadaşım da 70 kilo falandı. Yerde kalmasın ve araba çiğnemesin diye ellerimle kaldırıp tankın üzerine koydum. Allah o zaman bana yardım etti. 2002’de Dünya Kupasına gittiğim zaman Pusan’da şehitlik de mezarını buldum. Kunuri Cephesinde olanların mezarı yok isimleri var. Demek ki tankla beraber çıkmış ve mezarlığa gömülmüş. Koreli askerlerle pek bir araya gelmezdik. Onlar geri çekilirlerdi. Neden çekiliyorsunuz diye sorduğumuz zaman kimi vuracağız karşımdaki benim kardeşim diyorlardı” şeklinde konuştu.

“Ayla’yı da tanıyorum”

“Ayla filmini izledim. Hatta Ayla’yı da tanıyorum. Ufacık bir çocuktu. Filmi izlerken o anda o günleri yaşadım. Süleyman Ayla’ya saklı baktı. Çünkü bakmamıza izin yoktu. 2002’de Pusan’da şehitliğe gittiğim zaman o gün ana okuluna giden çocuklarda dahil olmak üzere bütün çocuk ve üniversite gençleri şehitliğe geldi. Benim dikkatimi çeken tek bir şeydi. Sadece kendi şehitlikleri ile Türk şehitliğine gittiler. Onları görünce duygulandım ve ağladım” diye konuştu.

65 yıllık hikaye

Yönetmenliğini Can Ulkay, senaristliğini de Yiğit Güralp’in yaptığı Ayla Filmi, “1950'lerde Kore Savaşı’na katılan Türk askerlerinden biri olan Astsubay Süleyman Dilbirliği ile savaşta öldürülmüş ailesinin yanında bulduğu ve Ayla adını verdiği Koreli küçük kızın sevgi ve umutla beslenen gerçek hikayesinden beyazperdeye taşındı. Kore Savaşı sırasında, dünyanın öbür ucunda, anne ve babası ölmüş minik bir çocuğun hem Türkleri hem Güney Korelileri aynı duygularda, nasıl büyük bir içtenlikle buluşturduğunun hikayesini perdeye taşıyan Ayla, savaşın acı koşullarında, ismi gibi ay yüzlü Ayla ile ay yıldızlı bir askerin tarihe mal olmuş 65 yıllık hikayesini anlatıyor.”

Haber:Müberra TAŞÇI 

Kameraman:Furkan KOÇ

Son Güncelleme: 17.02.2018 09:01
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.