Samsun Haber – Bugün (18.09.2017) itibari ile 2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılının ilk ders zili çaldı. Milyonlarca öğrenci ve velileri için uzun bir maraton başladı. Okulların açılması ile birlikte velilerin en çok dert yandıkları konuların başında çocuklarının ders çalışma ve okula gitme konusundaki motivasyon eksiklikleri ve isteksizleri.
Türk Psikolojik Danışman ve Rehberlik Derneği Samsun Şubesi Başkanı Oğuz Özat, öğrencilere motivasyon kazandırma ve yaklaşımları konusunda uyarılarda bulundu. Özat, “Öncelikle çocukların okula neden gitmesi gerektiğini benimsemeleri gerekir. Bu da ‘Sen okula git doktor ol’ şeklinde yapılmamalı. Özellikle ilkokul düzeyindeki çocukların okulu meslek edinmeden ziyade güzel yaşantı, iletişim ve sosyal çevre anlamına gelen bir yer olarak görmeleri sağlanmalı” dedi.
“Bir anda Motivasyon Sağlanmaz”
Motivasyon kavramını tanımlayan Özat, “Çocuklarda zorla motivasyon oluşturamayız. Bir kere burada kavram kargaşası var. Motivasyon nedir? Sen hayatına bir hedef belirlersin. Bu hedef bir amaçtır, bir anlamdır. Bu anlama dönük bir güdülenme sürecine de motivasyon deniyor. Durduk yere ‘hadi sana motivasyon, hadi sen motivasyonlu ol’ böyle bir kavram yok. Motivasyon bir istektir. Bunu da sağlamak tabii aileye düşüyor, bize düşüyor” diye konuştu.
“Motivasyon içsel bir süreçtir”
Okulların açılmasıyla birlikte yaklaşık 19 milyon öğrencinin okula gideceğini ve bunun 70 milyon insanı birinci veya ikinci dereceden ilgilendirdiğini söyleyen Özat, ilk olarak çocuklara neden okula gitmeleri gerektiğinin amacının kazandırılması gerektiğini vurguladı. Özat, “Yeni müfredatla birlikte psikolojik danışman arkadaşlarımız ilkokul 1. Sınıflara, ortaokul 5. Sınıflara uyum çalışmaları yapıyorlar. Bu çok önemli. Öğrenci, öncelikle okula bir uyum sağlayacak. Çocuk okulda mutlu olacak. Sonra okulu getirisi olan o anlamı hedefi kafasında oluşturacak. O hedefe uygun motivasyonu kendiliğinde oluşacak. Motivasyon içsel bir süreçtir. Dışsal motivasyon en fazla ödülle olur. Bu da yine içselliği sağlamak için olur. Bir çocuğa ‘hadi toplanın size bir şeyler anlatacağım’ dediğinizde zor toplarsınız. Ama ‘Hadi toplanın, size çikolata vereceğim’ dediğinizde o çikolata bir amaçtır, koşa koşa gelirler. Burada ailelere, bize sağlıklı eğitim ortamı sağlıklı bir fiziki ortam sağlayarak çocuklara baskı kurmadan, kendilerini içsel olarak bir motivasyon oluşturmasını sağlayarak eğitimi daha üst bir kaliteye çıkarabiliriz” şeklinde konuştu.
“Evde Sürekli Sınavları Konuşmayın”
Evde sürekli derslerin ve sınavların konuşulmasının öğrencilerde kaçma davranışını tetiklediğini anlatan Özat, “ Bir evde sürekli sınav konuşuluyorsa; o evdeki çocukta kaçma davranışı oluşur. Bunun bahanesi sevgilisi olur, hastalık olur… Başka bir şeyler bulur öğrenci. Aslında özünde amaca yaklaştıkça başaramamanın korkusu vardır. Evde hep sınav konuşulur ve beklenti büyüktür. Her şey yerinde konuşulmalı. Bir çocuk eve geldiğinde anne-baba en az bir yarım saat onu dinlemeli. Gününü nasıl geçirdiğini sormalı ama sürekli okul konuşulursa bu çocuğu bunaltır” dedi.
Haber: Yasir BABA