Tekirdağ Star Medica Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sema Halhallı, genellikle havaların soğumasıyla grip ve soğuk algınlığı hastalıklarıyla sık karşılaşıldığını belirterek, “Gribal enfeksiyonlar sırasında öncelikle bol sıvı tüketmemiz gerekiyor. Sıvı derken sudan bahsediyorum. Eğer sıvı kısıtlaması gerektiren bir hastalık yoksa doktor tarafından az su içmemiz önerilmemişse günlük 2 veya 2 buçuk litre su tüketmemiz gerekmektedir. Genel olarak halk arasında şöyle bir anlayışta vardır, ‘ben çok çay içiyorum, kahve içiyorum çok fazla sıvı tüketiyorum’ anlayışı vardır, ancak çay kahve gibi içeceklerin içinde aynı zamanda idrar söktürücü etkisi bulunan bir takım maddeler bulunmaktadır ve sıvı kaybını arttırabilirler. Bu yüzden içtiğimiz çay, kahve de içtiğimiz suyun yerine geçmemektedir. O yüzden günlük en az 2 litre 2 buçuk litre su içmemiz gerekir” diye konuştu.
"Hemen antibiyotik tedavisine başlamak yanlıştır”
Dr. Sema Halhallı, gribin çok bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirterek, “Bu hastalıkla karşılaştığımız zaman, genellikle el temizliğine dikkat etmemiz gerekir. Yakalanmamak için kalabalık ortamlara çok fazla girmemeli, hasta kişilerle çok fazla yakın temasta bulunmamalıyız. Genellikle en çok yaptığımız yanlış, hasta olduğumuzda antibiyotik tedavisine başlamamızdır. Ama bizim bu virüs dediğimiz mikroorganizmalar genellikle antibiyotiklere dirençli, antibiyotiklerden etkilenmeyen canlılardır. Bakteri dediğimiz canlılar ise antibiyotiklerle tedavi edilen hastalıklara neden olan canlılardır. Halkın arasında yanlış yapılan şey ise hemen antibiyotik tedavisine başlamaktır. Çünkü vücudumuzdaki bir takım mikroplar, antibiyotiklere alışır ve gerçekten bakteriden dolayı hasta olduğumuzda bu sefer antibiyotikler işe yaramaz” ifadelerini kullandı.
“Doğru beslenme direnci arttırır”
Grip ve soğuk algınlığına karşı beslenmenin de çok önemli olduğunu hatırlatan Tekirdağ Star Medica Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sema Halhallı, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ateşli hastalıklar geçirirken vücuttan sıvı kaybı olmaktadır. Hastalık geçirdiğimiz dönemlerde vücudun sıvı ihtiyacı daha da artmaktadır. Bu yüzden sıvı tüketimini arttırmak gerekiyor. C vitamini içeren besinlerden özellikle tüketmemiz gerekiyor. Bunlar mevsim meyvelerinden portakal, kivi, muz gibi meyveler, geniş, yeşil yapraklı sebzelerden bol miktarda tüketmek gerekiyor. Beslenmeye dikkat ettiğimiz sürece vücut direncimizi arttırdığımız sürece bu tarz gribal enfeksiyonlarla karşılaşma sıklığımız azalmakta. Hasta olduğumuz zamanda iyileşmemiz daha kolay olmaktadır.”
"Hemen antibiyotik tedavisine başlamak yanlıştır”
Dr. Sema Halhallı, gribin çok bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirterek, “Bu hastalıkla karşılaştığımız zaman, genellikle el temizliğine dikkat etmemiz gerekir. Yakalanmamak için kalabalık ortamlara çok fazla girmemeli, hasta kişilerle çok fazla yakın temasta bulunmamalıyız. Genellikle en çok yaptığımız yanlış, hasta olduğumuzda antibiyotik tedavisine başlamamızdır. Ama bizim bu virüs dediğimiz mikroorganizmalar genellikle antibiyotiklere dirençli, antibiyotiklerden etkilenmeyen canlılardır. Bakteri dediğimiz canlılar ise antibiyotiklerle tedavi edilen hastalıklara neden olan canlılardır. Halkın arasında yanlış yapılan şey ise hemen antibiyotik tedavisine başlamaktır. Çünkü vücudumuzdaki bir takım mikroplar, antibiyotiklere alışır ve gerçekten bakteriden dolayı hasta olduğumuzda bu sefer antibiyotikler işe yaramaz” ifadelerini kullandı.
“Doğru beslenme direnci arttırır”
Grip ve soğuk algınlığına karşı beslenmenin de çok önemli olduğunu hatırlatan Tekirdağ Star Medica Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sema Halhallı, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ateşli hastalıklar geçirirken vücuttan sıvı kaybı olmaktadır. Hastalık geçirdiğimiz dönemlerde vücudun sıvı ihtiyacı daha da artmaktadır. Bu yüzden sıvı tüketimini arttırmak gerekiyor. C vitamini içeren besinlerden özellikle tüketmemiz gerekiyor. Bunlar mevsim meyvelerinden portakal, kivi, muz gibi meyveler, geniş, yeşil yapraklı sebzelerden bol miktarda tüketmek gerekiyor. Beslenmeye dikkat ettiğimiz sürece vücut direncimizi arttırdığımız sürece bu tarz gribal enfeksiyonlarla karşılaşma sıklığımız azalmakta. Hasta olduğumuz zamanda iyileşmemiz daha kolay olmaktadır.”