Samsun Haber - Cumhuriyet Halk Partisi Samsun İl Başkanı Av.Tufan Akcagöz, YSK'nın bu kararına ilişkin şunları söyledi: "Sandık kurulu hatası ile seçmenin oyu geçersiz olmuş değil. Ortada bir kanun var. Halk oylaması, bu kanun dairesinde işlemek zorunda. Şimdi öyle mi oldu? Hayır. Kural belli, kaide belli. Mühürsüz oylar geçerli olarak kabul edilemez. Hangi mantıkla bunu söylüyorlar? Yüksek Seçim Kurulu'nun bu kararından sonra, kimse sandığa güvenmez, kimse demokrasiye inanmaz. Mesele, sandık kurulu başkanlarının hatası meselesi değildir. Sandık kurulu başkanları hata yaparsa, bunun başka yaptırımları vardır. Yüksek Seçim Kurulu, siyasi bir karar vermiştir. Bu siyasi karar, ülkenin geleceğini etkileyen önemli bir karardır ve bu karar demokrasiye aykırı bir karardır. Hukuk devletini yaşatmak zorundayız. Ancak böyle giderse, hukukun zerresinden bahsetmek mümkün değildir. 16 Nisan halk oylamasına ciddi anlamda şaibe karışmıştır. Bu şaibe, bağımsız yargı müdahalesi ile ortadan kalkabilir. Ancak görüyoruz ki, bu artık bir hayal. "
Akcagöz, açıklamasına şöyle devam etti:" Ciddi bir rejim değişikliğidir. Bununla birlikte ülkenin yönetim biçimi değişmiştir. Bir dayatma ile gelen rejim değişikliği, halka dayatılmıştır. Şaibe had safhada. Böyle bir durumda nasıl birlik bütünlük içinde olacağız? Şimdi ise beklenilen, hukuka aykırı olarak seyrettiğini iddia ettiğimiz 16 Nisan referandumunun, adil bir mekanizma tarafından incelenmesidir. Ancak görünen o ki, bu beklentimiz şu ana kadar gerçekleşmediği gibi, bundan sonra gerçekleşmesi de imkansız görünmektedir. Bu referandumun, onların içine sinmediği de bellidir. Herşeye rağmen ortada yüzde elli bir vardır. Ancak bilinen başka gerçek de, yüzde kırk dokuzun da azımsanamayacak bir toplum kesimini temsil ettiği gerçeğidir. Şimdi, olağanüstü hal rejimi işletilmek suretiyle, devletin en güçlü kurumlarının içinde örgütlenme ve kadrolaşma çabası içindeler. 1200 Hakim tayin etmişler, bunların 800'ü AKP'de yöneticilik yapmış. Böyle iddia ediliyor. Siyasi kimlik sahibi biri nasıl adalet dağıtacak? Bu, kadrolaşmadan öte, kendi rejimini yerleştirme gayretidir. Demokrasiden uzak, özgürlükleri törpülenmiş, adalet mekanizmasına güvenin tükenme noktasına gerilediği bu tablodan, demokrasiye bağlı hiç kimsenin memnun olması mümkün değildir. Önümüzde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var. Yine bir ilk yaşanıyor. Bizi, Avrupa kapılarında hak aramaya mecbur bırakanlar utansın. Beklentimiz, adaletin yerine gelmesidir. Adalet istemekten başka düşüncemiz yok. Sandık kurulunun hatası ile oylar geçersiz olmayacaksa, bunu hiç bir yoruma mahal vermeyecek şekilde kanuna yazacaksınız. Bunun başka yolu yok. Ancak, kime ne anlatıyoruz ki. Kanun belli, kural belli ama göz göre göre kuralsızlık işletilen bir halk oylaması karşımızda duruyor. Tarih bunu böyle yazacaktır."