Bafra Ağır Ceza Mahkemesi, Bafra'da bir çocuğun cinsel istismara uğradığı iddiasıyla açılan dava sonrası TCK'nın 103. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Başvuruda, “İtiraz konusu kuralın, farklı yaş gruplarında tüm mağdurlara yönelik eylemler arasında ceza müeyyidesi bakımından herhangi bir ayrım yapmadığı. Suça sürüklenen çocuklar yönünden 12 ile 15 yaş arasında olup da kendisine yönelik eylemin anlam ve mahiyetini algılama yeteneği olan mağdurun rızasına hukuki sonuç tanınmadığı, bu mağdurların rızasıyla yaşadığı cinsel eylemler hakkında cezanın çok yüksek olduğu, suçun en nitelikli hali için en düşük yaşın 15 şeklinde belirlenmesinin suç ve cezada korunmak istenen hukuki yarar ile müeyyide arasındaki orantıyı bozduğu” öne sürüldü.
AYM'nin iptal ettiği Türk Ceza Kanunu'nun 103. maddesi şöyle:
1- Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, Anlaşılır.
2- Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
AYM, başvuruyu inceleme sonucunda 103. maddesinin birinci fıkrasındaki “15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına” ilişkin hükmü, 6'ya karşı 7 üyenin oyu ile iptal etti.
AYM, böylelikle çocuğa cinsel istismarda bulunan kişiye 8 yıldan 15 yıla, yapılan istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde ise cezanın 3 yıldan 8 yıla kadar olmasını öngören yasa maddesini iptal etmiş oldu. Karar gerekçesinde, AYM'nin daha önce de çocuğa tecavüz eden kişiye en az 16 yıl hapis cezası verilmesine ilişkin hükmü iptal ettiği anımsatılarak, “Söz konusu suçlarda mahkemelere olaya özgü takdir marjı tanımaması ve onarıcı hukuk kurumları öngörmemesi, fiilin farklı yaş kategorilerindeki mağdurlara karşı işlendiği veya failin küçük olduğu ya da fiilden sonra mağdurun yaşının ikmali ile fiili birlikteliğin resmi evliliğe dönüşmesi gibi her bir somut olayın özellikleri dikkate alınarak ceza tayin edilmesi. İtiraz konusu kural da aynı şekilde bazı durumlarda somut olayın özellikleriyle bağdaşmayacak ve suçla yaptırım arasında bulunması gereken adil dengeyi ortadan kaldıracak ölçüde ağır cezaların verilmesi sonucunu ortaya çıkarabilecek bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle kural ölçüsüz bir yaptırım öngördüğünden hukuk devleti ilkesine aykırıdır” ifadelerine yer verildi.
14 Temmuz 2016 Perşembe 11:54