Genç Kadın İsyan Etti: 'Bir anneye katil damgası vuruyorlar'

Artvin Hopa Kadın Sığınma Evinde 16 Nisan tarihinde meydana gelen olayda, 2 yaşındaki kızı Derya D. ile birlikte Hopa Kadın Sığınma Evinde kalan Ö.D., kursta olduğu sırada kalbi duran kızının hastaneye kaldırıldığı haberini almıştı. Hopa Devlet Hastanesinde yapılan kalp masajıyla hayata döndürülen Derya bebek, önce ambulans helikopterle Trabzon'a, oradan da Samsun'da bir özel bir hastaneye sevk edilmiş, yoğun bakıma alınan bebeğin beyninin, uzun süre oksijensiz kaldığı için hasar gördüğü belirlenmişti. 40 gün bu hastanede tedavi altında kalan Derya bebek daha sonra Trabzon'a, bir dönem koruyucu ailesi olan Derya Topal'ın evine getirilmişti. 

Olayın meydana geldiği 16 Nisan günü Ö.D’nin Derya bebeği kendine emanet ederek kursa gittiğini belirten İpek Bektaş, Derya bebeğin kalbi durmasından kendisinin sorumlu tutulduğu, haksız yere suçlandığını belirtti. Olay anı kendi bebeğini emzirmek ve uyutmak için odasına gittiğinde oğlu ile Derya bebeği salonda bıraktığını söyleyen genç kadın, daha sonra oğlunun parmağıyla salonu işaret etmesi üzerine salona gidip Derya bebeği hareketsiz bir şekilde bulduğunu belirtti. Güvenlik kamerası görüntülerinin olduğunu söyleyen Bektaş, sürekli tehditler aldığını, bebeğin annesi ve Derya Topal hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi.

İpek Bektaş, olayla ilgili olarak şunları anlattı:

"Yerleştikten sonra Ö.D ile tanışıp, arkadaş olduk ve daha sonra birbirimize çocuklarımızı emanet etmeye başladık. 16 Nisan’da Ö.D yanıma gelip kursa gideceğini ve kızına bakmamı istedi, ben de  tabii ki dedim. Defalarca baktığım bir bebekti, yemekhaneden çocuklarımı alıp kendi katıma çıktım, Derya bebeği aldım  ve hep beraber salondaydık. Daha sonra bebeğim ağlayıp huysuzlanınca yatak odasına emzirmeye ve uyutmaya götürdüm ve bu arada 25 dakika boyunca salonda çocukları tek başlarına bıraktım. 25 dakika sonra oğlum yanıma gelip salonu parmağıyla işaret etmeye başladı ve Derya nerede dediğimde oğlum konuşamıyor, sadece eliyle salonu işaret ediyordu. Salona gittiğimde Derya bebek koltuğun üstünde hareketsiz ve mosmor bir vaziyette yatıyordu, çığlığımı duyan temizlik personeli ve güvenlik görevlileri yanıma gelip bebeği alıp aşağıya indiler. Ambulans gecikince kurumun arabasıyla hastaneye gittiler ve hastaneye gittiklerinde Derya bebeğin kalbi durmuştu ve durumu kötüydü. Trabzon’a, oradan da Samsun’daki özel bir hastaneye sevk ettiler"

Ben bu olayda mağdurum, hiçbir şey yapmadım diyen Bektaş, " Aile beni anlamıyor, sürekli suçlayacak insan arıyor. Doktor raporlarında darp izi yok, olaydan 15 dakika sonra polis geldi ve inceleme yaptı. Derya’ya dair hiçbir şey bulamadı ve ben de karakolda ifademi verdim. Aile sürekli beni suçlamakta, ben hiçbir şey yapmadım. Yalancı şahitler bulmuşlar, onlar da ‘odada gördük. Biz gördük evet darp etmiş, yastıkla boğmuş’ diyorlar. Orada benden ve çocuklarımdan başka kimse yoktu, zaten kamera kayıtları mahkemede ve savcıda var. Bir anneye katil damgası vurup, sürekli aleyhimde kötü kötü şeyler konuşuyorlar. Sürekli bana Derya bebeğe farklı teşhisler koyduklarını ve en son raporda da boğulma olduğunu söylüyorlar.  El izi, darp izi yok böyle birşey olabilir mi? Aile sürekli beni tehdit ediyor, sosyal medya olsun, gerek telefonlar olsun sürekli tehdit altındaydım ve bu nedenle de kurum amirleri başka bir ile naklimi çıkardı. Orada da yine tehdit edildim.Derya Topal’a itibar etmeyin, yalan söylüyor. Hakkımı arayacağım, kaçmıyorum, gerek savcılık gerek mahkeme benim adresimi biliyor" diye konuştu.