Samsun Atakum’da yapılan 14. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali sona erdi. Etkinliğin düzenleyicilerinden Tez-Koop-İş Şb. Başkanı Tarık Sayın,“Burjuva kültürüne, bencilliğe, çıkarcılığa karşı; Dayanışmaya, paylaşmaya dayalı bir yaşamı öne çıkaran sanatları çoğaltmalıyız” dedi.
Festival kapsamında açıklamada bulunan Tez-Koop-İş Şb. Başkanı Tarık Sayın şu ifadelere yer verdi:
"Emeğine, alın terine, geleceğine sahip çıkan, mücadele eden sevgili işçi kardeşlerim hoş geldiniz.
Bugün başlayan “İşçi Filmleri Festivali” üç gün sürecek. Bu süre içinde yaşadıklarımız, duygularımız ekrandan yeniden göreceğiz, hissedeceğiz. İşçi sınıfı olarak bize dayatılan yoz, uyutmaya yönelik; yüz kişiden iki kişinin yaşamını bize her yerde böyle, herkes böyle yaşıyor algısı yaratan filmler yerine bizden bir yansıma olan filmlerin çoğalmasının gerektiğini vurgulayarak sizleri yeniden selamlıyorum.
Eskiden yaşamla gerçekliği olmayan ağanın oğluyla marabanın kızının ya da ağanın kızıyla marabanın oğlunun aşkını izletiyorlardı. Şimdi de fabrikatörün oğluyla işçinin kızının ya da fabrikatörün kızıyla işçinin aşkını izletmek istiyorlar. Bizler biliyoruz ki, işçi sınıfı bu yoz ve burjuva kültürüne, aldatma girişimine kanmayacak ve kendi sanatını yaratacaktır.
İşçi ve emekçilerin yaşamlarından kesitleri anlatan öykülerimiz, romanlarımız var. Refik Halit Karay, Sebahattin Ali, Sait Faik, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Rıfat Ilgaz, Fakir Baykurt, Ayşen Kilimci, Bekir Yıldız, Adnan Özyalçıner ve daha nice yazarlarımız yaşayarak yazmışlar. İşçi ve emekçilerin içinden çıkarak bize bizleri anlatıyorlar. Yani fabrikalarda, tarlalarda üretirken, kalemlerimizle de ürettik. Bizler burjuvanın yoz ve gerçeklerin üzerini kapatan sanatı değil, yaşamın gerçekliğini, yaşanabilir bir dünyanın yaratılabileceğini bilerek üretiyoruz, sanat yapıyoruz.
İşte bugün başlattığımız İşçi Filmleri Festivali” de böyle bir hizmettir. Resimden heykele, fotoğrafçılıktan yazmaya, tiyatrodan filmlere, şiirden öyküye her alanda bizim değerlerimizi öne çıkarmak zorundayız.
Akşam evine götürmek için ekmeğini alamayan, çocuğuna harçlık veremeyen işsizin, işyerinde akşama kadar ayakta çalışan, tuvalete bile sayıyla giden, aldığı ücretle ay sonunu getiremeyen bir işçinin içinde bulunduğu durumu, yaşadığı duygu kırılmasını ancak biz biliriz ve bunu kitaba, tuvale, ekrana biz yansıtabiliriz.
İşçi sınıfı kendi sanatını oluşturdu. Artık bunu geliştirmek, yaygınlaştırmak bizim omuzlarımızda bir görev olarak duruyor. Yazmayız, çizemeyiz demeyeceğiz, Kendimizi sanatsal çalışmalarla da anlatacağız.
Sendikamızın kadın, genç dergileri var. Şiirlerimizle, öykülerimizle, resimleri ve fotoğraflarımızla, mektuplarımızla, anılarımızla dergimizi de güçlendirelim. İşçi sınıfının sanatla kendisini daha dirençli olmasına katkı sunalım.
Burjuva kültürü olan bencilliğe, hep bana anlayışına, çıkarcılığa karşı; Dayanışmaya, paylaşmaya dayalı bir yaşamı öne çıkaran sanatları çoğaltmalıyız.
Değerli dostlar, sevgili işçi kardeşlerim, üç gün sürecek olan ve sanatsal etkinliklerimizin bir parçası olan “İşçi Filmleri Festivali” etkinliğinin düzenleyicileri olan;Tez-Koop İş Sendikası, Tes-İş Sendikası, Samsun Tabip Odası, Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Samsun İl Koordinasyon Kurulu, Halkevleri, Samsun Çevre Platformu, Samsun Sinema Topluluğu, Karadeniz’e Kıyısı Olan Tiyatrolar Birliği, Kazım Koyuncu Gençlik Kültür Merkezi ‘ne ve destekleyicisi Atakum Belediyesi’ne teşekkür ediyorum."