Müzeler Günü etkinlikleri kapsamında Samsun Müze Müdürlüğü tarafından Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ile Sanat Tarihi Bölümü’nün katkılarıyla seminer düzenlendi. Gazi İl Halk Kütüphanesi’nde düzenlenen seminer öncesi konuşan Samsun Müze Müdürü Kenan Sürül, “18 Mayıs Müzeler Günü kapsamında ilimizde gerçekleştirilen etkinlikler çerçevesinde Gazi İl Halk Kütüphanesi’nde Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ile Sanat Tarihi Bölümü’yle ortak çalışmamız olan sempozyumu gerçekleştirdik. Bu çalışmada ilgili hocalar kendi alanlarında yaptıkları çalışmalar hakkında bilgilendirmede bulundular. Müzeler Haftası kapsamında etkinliklerimiz 1 hafta boyunca devam edecek” dedi.
'FİGÜRLÜ SERAMİK' BULUNDU
Yapılan kazılarda çıkartılan eserler hakkında bilgi veren Emine Yılmaz, “Figürlü seramik; seramik parçaları içerisinde en kayda değer örneklerden birisi doğu surun ortaya çıkarılması çalışmaları esnasında ele geçen sgroffito tekniğinde yapılmış insan tasvirli parçadır. Kökü Uygur minyatürlerine kadar giden sigrofitto tekniğindeki insan figürlü sırlı seramik kap parçası Anadolu Selçuklu çini-seramik atölyeleri ürünleri ile benzerlik gösteren özelliğiyle figürlü tasvir geleneği adına belirleyicidir. Burundan alt kısmı mevcut olmayan tasvirde yüz hatları itibarıyla Uygur üslubu özellikleri görülmektedir. Hafif sağa dönük yuvarlak hatlı yüz, burun hattıyla birleşen yay gibi hafif kavisli kaş, badem göz, gözaltında ben ve başını çevreleyen soylu olduğunun göstergesi dilimli başlık ile oldukça dikkat çekici bir örnektir. Çok benzer bir örneği Ahlat kazılarında ele geçmiştir. Figür yüz hatları itibari ile Uygur insanı tipindedir ve Büyük Selçuklu ile devamcısı olan devletlerin sınırlarında görülen insan tasvirleriyle uyumludur. Anadolu Selçuklu devrinde insan tasvirlerinin ağırlıklı olarak köşk ve saraylarda kullanılan çinilerde kullanıldığı bilinmektedir. Son yıllarda Anadolu'nun farklı yerlerinde yapılan kazılar veya tesadüfi buluntularda Anadolu Selçuklu seramik ve çini üretim merkezlerinin bilinenin aksine daha fazla ve yaygın olduğu, özgün ürünler verdiği görülmüştür. Adıyaman- Samsat ve Eski Kâhta, Alacahöyük Kalehisar, Mersin Yumuktepe, Elazığ Korucutepe, Antakya, Beyşehir Kubadabad Sarayı ve Ahlat kazılarında Ordu Köyü Kalesi ile çağdaş ve ağırlıklı olarak 12.-13. Yüzyıla tarihlendirilebilecek seramikler bulunmuştur” dedi.
13-14. YÜZYILIN ESERLERİ
Kale kalıntılarında bulunan eserlerin detaylarına ilişkin bilgi veren Yılmaz, “Ordu Köy Kalesi’nde yapılan kurtarma kazılarında çok sayıda sırlı ve sırsız seramik ile az sayıda çini parçası ele geçmiştir. Çini parçasına rastlanması alanda önemli bir yapı olduğunun işaretçisidir. Muhtemelen kale içerisinde Tacüddinoğulları Beylerinin konutu ve idare merkezleri de bulunmaktadır. Ele geçen ok ucu, mızrak ucu, taş gülle, sapan taşları, aşık oyun kemikleri, taş aletler, çini, şamdan gibi günlük kullanım eşyalarına ait seramik parçaları hiç de küçümsenmeyecek veriler elde edilmesini sağlamıştır. Seramik ürünlerdeki zenginlik ve sırlı seramik yoğunluğu bu konuda çalışma yapanlara yeni bir alan doğurmuştur. Yapılacak çalışmalar, ikonografik değerlendirmeler ve tasnif neticesinde, seramik ile çininin üretiminde bölgenin yeri ya da üretim yerleriyle ilişkileri konusunda kapsamlı bir fikir elde edilecektir. Seramiklerde kırmızı ve beyaz hamur kullanıldığı ve kilde kalitenin varlığı hissedilmektedir. Kazı esnasında ele geçen farklı tekniklerdeki çok sayıda sırlı ve sırsız seramik ile az sayıdaki çini parçası bölgeyi 13.-14.yy. seramik sanatı ürünü temsilcisi yapacak konumdadır. Çünkü bu yoğunlukta seramik ürün veren başka bir yerleşke henüz tespit edilmemiştir” diye konuştu.
'TAMGALI SERAMİK' DE BULUNDU
Tamgalı seramik hakkında da bilgilendirmede bulunan Arkeolog ve Sanat Tarihçisi Emine Yılmaz, şunları söyledi:
“Kazıda ele geçen iki seramik parçası belge değeri taşıması nedeniyle önemlidir. Bunlardan ilki batı sur duvarındaki 1. kule alanında çıkan pişmiş toprak kaseye ait dip parçasının iç kısmının merkezine yerleştirilmiş olan ve doğanın döngüsünü, yaratana geri dönüşü ifade eden ve günümüzde hala çark-1 felek motifi ile birlikte mimari, el sanatları ve mezar taşlarında kullanılan Oz Tamgası ve 24 Oğuz Boyu’ndan Alkaevli Boyu’na ait Tamga Tacüddinoğulları ile ilgili bilinmeyenlere ışık tutacaktır. Oz Tamgası dünyanın farklı yerlerinde pek çok medeniyet tarafından kullanılmış bir sembol olmakla birlikte sürekliliğin Türklerin yaşadığı bölgelerde kendini hissettirdiği görülmektedir. 24 Oğuz Boyu’ndan Bozok Kolu'nun Günhanoğulları’ndan biri olan Alkaevli (Alkarevli) Boyu ile ilgili bilinenler oldukça kısıtlı olmakla birlikte, son yıllarda yapılan çalışmalar bu boyun menşei ve hareket alanları ile ilgili bilgi sunmaktadır. Bu çalışmalarda Alkaevli Boyu’nun menşei Türkmenistan olarak gösterilmektedir. Orta Asya'da yaşayan Oğuz-Türkmen boyları, Moğol istilasının ardından göç etmeye başlamış olup, önemli bir grup da Halep'e yerleşmiş, 13. yüzyıldan sonra ise yeni bir göç hareketiyle Anadolu'ya girilerek Sivas'ta iskan olmuş ve kendilerini Elbeğli/İlbeğli olarak tanıtmışlardır.”
ORDU KÖYÜ
Ordu Köyü Sarıyer mevkisinde bulunan kale, Yeşilırmak Nehri'ne bakan ve çevreye hakim bir tepe özelliği göstermekte. Üzerindeki ağaçlar ve bitki örtüsü nedeniyle kalıntılar pek gözükmemekte. Bugünkü haliyle yer yer düzleşmiş ekili bir arazi konumunda. Kaleye ait en önemli kalıntı, nehir tarafına doğru doğru uzanan ve ‘L’ şeklinde olan büyük bir duvar. Bu duvarın başlangıcında ağaçlar ve bitki örtüsüyle kaplı kısımda giriş kapısına ait olduğu düşünülen karşılıklı iki duvar kalıntısı yer almakta. Yine bu sur duvarının devamında arka duvarları bitişik ve cepheleri nehre açık sıralı odalar şeklinde duvar kalıntılarının olduğu ve bunların önceki yıllarda yıkıldığı öğrenildi. Kalenin ortasında bir sarnıç bulunduğu ve bunun içinin toprakla doldurularak yerinin belirsiz hale getirildiği öğrenildi.
Seminerde ayrıca OMÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Kasım Oyarçın’da kendi çalışmaları hakkında bilgi verdi.