Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 340 Sıra Sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine konuştu.
Kendi imzalarıyla 5187 Sayılı Basın Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tekliflerini 03.02.2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduklarına işaret eden Yaşar, “Kanun tekliflerini, tamamen Samsun’da internet haber yayını yapan sitelerden gelen görüş ve talepler doğrultusunda hazırladıklarını vurguladı.
KANUN TEKLİFİMİZ GÜNDEME ALINMADI
İYİ Parti Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, kanun tekliflerinin aradan geçen 2 yıl 8 aylık süre içinde iktidar tarafından dikkate almadığına ve görüşülmediğine işaret ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunmuş olduğumuz kanun teklimizde; Sansür yoktur, baskı yoktur. Basın ve ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlanma yoktur. Belki de bu yüzden bizim kanun teklifimiz, iktidar tarafından bugüne kadar dikkate alınmamıştır.
İktidar tarafından yapılan düzenleme kapsamında, "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu ve suçu işleyenler için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getirilmektedir. Düzenleme bu haliyle, ülkemizde ne “basın” bırakır, ne de “yayın” bırakır. Yalnızca “yandaş basın” bırakır.
TÜRKİYE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE SON SIRALARDA
Zaten dışarıdan bakıldığında basın özgürlüğü konuda durumumuz hiç de parlak değildir. Türkiye basın özgürlüğü konusunda 180 ülke arasında 149’uncu sırada yer almaktadır. Bu düzenleme sonrası Türkiye muhtemelen sudan ve Myanmar’dan sonra basın özgürlüğü konusunda son sıraya yerleşecektir.
EN AĞIR SANSÜR YASASI
Düzenleme bu haliyle Cumhuriyet Tarihinin en ağır sansür yasasıdır. Bu düzenleme, seçim öncesi muhalif basını susturma yönelik bir düzenlemedir. Bu düzenlemeyle birlikte, temel haklar, ifade ve basın özgürlüğü ortadan kalkacak ve vatandaşların haber alma özgürlüğü büyük yara alacaktır.
SOSYAL MEDYA DA ETKİLENECEK
Düzenleme, sadece basın ve yayın konusunda değil, aynı zamanda sosyal medya konusunda da ciddi yasaklar ve yaptırımlar getirmektedir. Teklifin bu haliyle yasalaşması halinde, iktidarın hoşlarına gitmeyen her haber, her açıklama ve her sosyal medya paylaşımı “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu” kapsamına alınacak ve suç sayılacaktır.
Yoruma açık olan bu düzenleme, somut olmayan gerekçelerle gazetecilerin cezalandırılmasının yolunu açacaktır. Gazeteciler, bilim insanları,
Akademisyenler, dernekler, vakıflar, sendikalar, bilgilerini birikimlerini, her hangi bir konudaki düşüncelerini ve araştırmalarını bundan böyle özgürce, paylaşamayacak. Paylaşanların cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis olacaktır. Doğru bilgiye ve habere ulaşmak neredeyse imkânsız hale gelecektir.
BASIN TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ OLMALI
Başta basın yayın kuruluşlarımız olmak üzere, toplumun hemen hemen her kesimi bu düzenlemeye tepki göstermektedir. Bu nedenle, basın ve ifade özgürlüğüne sansür getiren maddeleri geri çekilmelidir. İfade ve basın özgürlüğü birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de Anayasal olarak güvence altına alınmıştır.
Basın tarafsız ve bağımsız olmalıdır. Basın kuruluşları, bu teklifle büyük bir yara alacaktır. Pek çoğu kapanacak veya kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır. Bu teklifle, yerel basının “ekonomik” sorunlarına bir de “sansür” sorunu eklenmiştir. Basın ve ifade özgürlüğü garanti altına alınmalı, saygı duyulmalı ve korunmalıdır.
Sansür yasasını reddediyoruz.
Özellikle bugün Anadolu basını oldukça güç durumdadır, yerel basın desteklenmelidir. Yerel basın toplumun, demokrasisinin sinir uçlarıdır. Muhakkak desteklenmelidir. Aksi halde, hepsi teker teker kapanacaktır. Dolayısıyla, bizim, bu yasaya vereceğimiz oy bellidir, şimdiden, reddettiğimizi ifade ediyorum”