Operasyon başladı.
Allah'ın izniyle Türk'ün merhametli ve şefkatli eli, mazlumun başının üzerinde olacak, hak ve hakikat yerini bulacak, zulmün hüküm sürdüğü topraklarda artık adalet konuşacaktır.
Yıllardır ülkemizde "misafir"olarak kalan Suriyeliler, artık güvenli bölgeye taşınacak, sınırlarımız terör örgütlerinden arındırılacak, bölgede kalıcı barış sağlanacak ve bu coğrafyaya artık huzur hakim olacaktır.
Hedef bu.Niyet bu.Peki ya, buna kim karşı çıkar?
Elbette ki çıkarları zarar görecek korkusuyla,Türkiye'nin bölgede güç ve söz sahibi olmasından rahatsız olanlar.
Ha bir de, kıskananlar!
Arap Birliği açıklamasının ardından tam "Araplar zaten bizi sırtımızdan vurmuştu, din birliği değil soy birliği önemli" yaygarasına başlayacaktık ki, KKTC işi bozdu.Din bağından sonra, soy bağı da zarar gördü(!)
Soru şu, biz din bağını ömrümüz boyunca ne ölçüde önemsedik? "Ümmet" kavramını gündemimize en son ne zaman taşıdık? Arap Birliği'nin operasyonu kınamasının ardından "mal bulmuş mağribi" gibi "gördünüz mü ümmeti" diye ortalıkta dolanmaya başladık, tamam da, Arap Devletleri'nin başlarında bulunanların kimlerin kuklası olduğunun, bu ülkelerdeki Müslümanların hangi zulümlerin altında kaldığının farkında mıyız?
Türk milleti, kendi sınırlarına sığacak bir millet değildir. Bu yüzden ulusalcı anlayış, bu millete dar gelir.Bize "işgalci" diyenlere biz muhteşem bir şekilde"Fetih Sûresi" okuyarak cevap veriyoruz.Daha ne olsun? Peki bu cevabı karşı tarafa yeterince anlaşılır bir şekilde aktarabiliyor muyuz?
Daha acı bir soru, fetih ve işgal arasındaki farkı kendi insanlarımıza, gençlerimize anlatabiliyor muyuz?
Sözün özü, işimiz kolay değil, yolumuz uzun,derdimiz büyük fakat inanıyoruz ki Allah bizimledir.
Bize düşen, kimin ne dediğine bakmadan hedefimize odaklanmaktır.
Ha bir de, üç beş satılmışın sözüne bakarak Ne Kudüs sevdamızdan, ne de Kıbrıs davamızdan vazgeçmeyeceğimizi dünyaya haykırmaktır.
Öyle ya, Kudüs kutsalımız, Kıbrıs ise vatanımızdır.
Oyunlara ve sosyal medyadaki yalanlara kanıp kutsalımızdan ve vatanımızdan yüz çevirecek halimiz yok!
Zira biz oyuna gelen değil, oyunu bozan,çağa ayak uyduran değil, çağ açıp/kapayan, "gaza gelen" değil, "gazaya giden" bir milletin evlatlarıyız.
Gazamız mübarek olsun!
Orhan DOĞANGÜNEŞ
(NOT: Gündem dolayısıyla "Garip" yazı dizisine ilerleyen zamanlarda devam edilecektir.)
Hepsi güzel de hangisini uygulayabildik. Kıbrıs'ı kaderine terk ettik , Kudüs'ün işgalcileri ile omuz omuza ticaret yapıyoruz . Arap dünyasının Osmanlı'dan beri gelen hainlik arayışları, İngiliz'e ve ABD'ye olan yakınlıkları hiçbir zaman Türkiye'ye karşı olmamış. Filistin'e bakalım Türkiyeden başka sahip çıkan davasını destekleyen yokken İsrail'le birlikte hareket edebiliyor. Fazla söze gerek yok herşey ortada Türk'ün Türk'ten başka dostu yok.