Ülkenin genel sorunu bir olamamak biz olamamak sanırım.
İçimizdeki ego hırs bencillik duyguları bizi yiyip kemiriyor çünkü kimse biz dilini kullanmıyor hep ben dili ağzımızda.
Sürekli önde olma, düşüncelerini dayatma, zorla kabullendirme, psikolojik baskı, huzursuzluk verme çabaları.
Ne acı. Toplantılarda iyilik hareketlerinde gördüğüm ne yazık ki acı manzara bu.
Eskiden Allah bilsin derdik şimdi herkes bilsin duysun derdindeyiz... Narsistlik had safhada. Hepimiz kendi reklamımızın peşindeyiz.
Birlikten kuvvet doğar derken kuvvet aldığımız o birliği hep görmezden hep ezmekten yanayız.
Birlikte başardığımız işleri aslında beraber yaptık deme cesaretini göstermek yerine tek başımıza yapmışız izlenimi vermek çok korkutucu.
Ama yaptığımız bir hatada özür dilemek kabullenmek yerine suçu başkalarına atmak yükümüzü hafifletmek cabası.
Kimse hatasını kusurunu kabul etmiyor bir araya geldiğimiz zaman yüzümüze gülüp arkadan konuşmak bunları duymak midemizi bulandırıyor.
Bir araya gelince büyük sorunları tartışıp çözüm arayacağımız yerde küçük anlamsız boş sorunlarda boğuluyoruz ve hiç yol kat edemiyoruz o neden onu giydi o neden oraya oturdu gözünün üstünde kaşı var deyip birbirimizi yargılıyoruz neden canla başla sarılmıyoruz birbirimize.
Neden başkasının yaptığı işi takdir etmiyor tenkit ediyoruz.. neden destek olmuyor da köstek oluyoruz.
Neden başkasının bir adım ilerlemesi bizi yiyip bitiriyor.
Neden dedikoduyla büyüdüğümüzü sanıp aslında küçülüyoruz.
Neden düşeni kaldırmak yerine en büyük tekmeyi biz atıyoruz.
Neden insanların açığını kapatmak yerine kapanmayan açıklar yaraları biz açıyoruz.
Sırtından kalbinden vurduğumuz insanı daha ileri giderek hangi hakla hangi sebeple namusundan vurmaya çalışıyoruz.
Neden güler yüz tatlı dil göstereceğimiz yerde fesatlık kıskançlığımız ortaya çıkıyor. Hepimiz topraktan ve eşit yaratıldığı halde neden karşımızdakini itip küçümseyip ayırıyoruz ayrıştırıyoruz.
Hepimiz ölümlü olduğumuz halde neden Dünyaya çivi çakmaya gelmiş gibi davranıyoruz. Neden birilerinin hayatına dokunmak yerine insanların hayatına burnumuzu sokup saygı duymuyoruz.
Neden mi mutlu olamıyoruz?
Çünkü elimizdekilerin kıymetini bilmiyoruz... Kanaatkâr değiliz.
Gözümüz hep yükseklerde...
Hep çok daha fazlasını istiyoruz. Biraz, başkalarını bırakıp, kendimize dönsek, sahip olduklarımızı biraz düşünebilsek çok şey değişecek.
Bardağın boş tarafına bakmak güzeldir aslında. Ama oturup niye dolu değil diye düşünüp bir karara varamamaktan mutlu olamıyoruz
Gerçek mutluluğa erişmenin birçok yolu vardır bunlardan bir kaçı şunlardır;
İnsan, kendiyle barışık bir hayat sürmedikçe mutlu olamaz.
Herkesin bir dış yüzü, bir de iç yüzü vardır.
Bu iç ve dış yüzünüz bir olmadıkça, kendinizi istediğiniz gibi ifade edemedikçe, sağlıklı iletişim ve paylaşımlar yapamadıkça mutluğunuz hayal olur.