Bu konu gerçekten çok mühim. Aileye yapılan saldırılar en önemli meselemiz olmalıdır. Özellikle son zamanlarda aile kurumuna saldırılar donör tanımaz bir hal aldı. Aile çökerse toplum da çöker.
Son zamanlara kadar en sağlam kurumumuz olan aile, çok yoğun bir bombardıman altına alındı maalesef. Ailenin tahrip edilmesi kanserden daha tehlikeli bir durumdur. Aileleri yıkmak ve dinamitlemek için, ülkemizde uluslararası anlaşmalar imzalandı (2011 yılında İstanbul Sözleşmesi ), kanunlar çıkarıldı. Uluslararası sözleşmeler, yasalar ve projeleridir. Sadece birer problem değil bir felakettir, bir afettir.
Çok üzülerek belirtmeliyim ki Aileler yıkılıyor, AİLE müesseseleri yok ediliyor, aile mefhumunun, aile mefkûresinin kalmadığı bir döneme doğru hızla koşuyoruz. Toplumumuzda boşanmalar hızla artıyor, evlilikler hızla düşüyor ve neredeyse 30-40 yaşlarından önce evlenen kimse yok. Pek çok kişi evlenmeye cesaret edemiyor, neye uğrayacağını kestiremiyor. Evlenenler de, ya hiç çocuk yapmıyor, ya da bir ikiyi geçmiyor. Televizyonlardaki dizilerin pek çoğunun bu amaca hizmet ettiklerini, Bu konuda büyük oranda muvaffak olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Aile, Eğitim ve diğer değerlerimiz büyük tehdit altında. Basın; aile içi huzursuzluk ve aileyi yıkma anlamında büyük işler icra ediyor. Bu kadar çarpıklık içerisinde AİLE yapımız çökertiliyor, çaktırmadan dinamitleniyor. En problemli çocuklar, çok büyük bir oranda parçalanmış aile çocuklarıdır. Uyuşturucunun her türlüsünden tutun, hırsızlığa kadar, kap kaç, yol kesme, tecavüzden cinayetlere kadar neredeyse bütün suçlar bu şiddet gören ve parçalanmış ailelerin çocukları tarafından yapılmaktadır. Doğru düzgün hiçbir eğitim görmeyen ve sürekli şiddet gören, hiçbir ilgi ve sevgi görmeyen çocuk, fitili çekilmiş bomba hükmündedir. Her suçu işleyebilir, bütün suçları işlemeye müsaittir.
Bu konunun diğer bir cepheside, kadını koruyalım! diye çıkarılan bazı kanunlar ve sözleşmeler ailenin hiçbir bireyine yaramamıştır. En başta kadına şiddeti arttırmış, boşanmalar artmış, cinayetler artmış, evlilikler azalmış, bireyler evlilikten korkar hale gelmişlerdir. Kadının tek taraflı beyanı üzerine kocaya evden uzaklaştırmalar verilmekte ve bu durum kocanın evinden, çocuğundan, düzeninden, huzur ve mutluluğundan uzaklaşması sonucunu doğurmuştur.Bu psikolojiyi taşıyan bir insan neler yapmaz ki ?! Bilerek ve düşünülerek hazırlanmış bu metinlerin, aileleri ve dolayısıyla toplumu ne hale getirdiğini ve getirmeye devam edeceğini varın siz düşünün.. Çocuklar futbol topu gibi bir oraya bir buraya savrulmaktadır. Kadının beyanı esas olunca ve erkeğin ifadesine bile hacet duyulmayınca olacağı budur. Bütün kadınlar doğru ve dürüst, bütün erkekler ise yalancı ve değersiz telakki edilirse AİLE BİTER.
Bize düşen uyanık olmak, bilgili olmak, oyunları ve saldırıları görmek ve oyunlarını başlarına geçirmek, dostunu düşmanını tanımak, güçlü olmak ve aileye, aile kurumuna sahip çıkmaktır. Onun için size adeta yalvarıyorum değerli kardeşlerim! Herkese: “ailene sahip çık “ diyelim. Son pişmanlık asla fayda vermez.
Duyarsızlığa paydos diyelim, Dinimize, ailemize, edep, haya gibi bütün değerlerimize sahip çakmak zorundayız.