Kimimiz hızlı kimimiz yavaş ama hepimiz hareket halindeyiz. Bu esnada bir yerlere ve özellikle birilerine uğruyoruz sonra oradan geçip gidiyoruz.
Diyorum ki bu geride bıraktıklarımıza son olarak şöyle bir dönüp baksak, acaba onlar üzerinde nasıl bir intiba bıraktık da gidiyoruz?
Aslında ben ‘geride bıraktıklarımız` derken, yarın için gönderdiklerimizi kast ediyorum.
İster kısa ister uzun, ister az ister çok, birlikte olduklarımız bizim hakkımızda nasıl bir hüküm vermişler, nasıl bir karara ve kanaate sahip olmuşlar?
Sizce merak edilecek bir konu değil midir bu?
Ne biliyorsunuz belki bunlar kıyamet gününün belgeleri ve dökümanları olarak kabul görecek, önünüze çıkacaktır.
İnsan yarın için ne gönderdiğini geriye bakarak görebilir. Özellikle geride bıraktıkların yüzüne bakarak, gözlerine bakarak anlayabilir.
Geçip giden koskoca bir ömürı değerlendirmenin en kestirme yollarından birisi bu değil midir?
Geride bıraktıklarımızın şahitliğine bakarak Allah Teâla hakkımızdaki hükmünü verecektir.
Yani insanlarla olan münasebetlerimiz...
Tabi ki bunların başında aramızda hak ve hukukun en işlek olduğu kişiler gelmektedir.
Artık bunların kimler olduğunu herkes kendisi bulup çıkarır.
Buraya kadar bireyler açısından ele aldım. Bir de kurumlar, camialar ve yöneticiler açısından ele aldığımızda mesele daha da ciddiyet kazanır.
Bugün insanlığın en çok muhtaç olduğu şey bu değil midir?
O halde lütfen herkes geriye dönsün ve bırakıp gittiklerine bir daha baksın, bu gözle baksın. Geride bıraktıklarınızın ne kadarı dua ediyor, ne kadarı beddua ediyor?
Bundan sonra yaşayacağınız geceler olsa da bu gece son?
Hani bazen kaçıp gitmek isteriz?
Kimsenin bilmediği, kimsenin bizi tanımadığı bir yere?
Hatta kendimizi bile tanımayacağımızı umut ettiğimiz bir yere?
Oysa?
Her yeni yer, yeni bir hayat? Her yeni hayat, yeni bir insan?
Her yeni insan, yeni bir yitiriş?
Her yeni sandığımız, aslında eskinin yeni yüzünden başka bir şey değil?
Farz edin ki, bu gece son?
Kelimelere, şarkılara, aşklara?
Hafızamızın kalleş katili hatıralara?
Fırından aldığımız ekmeğin daha eve ulaşmadan soğuması gibi?
Dünyanın yaratılıştan bugüne giderek soğuması gibi?
Bir gün bizim de bedenlerimiz soğuyacak?
Sonra?
Sonra, hiç?