Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberleri | Samsunspor
2022-08-17 18:11:452022-08-17 18:11:45Mümin Argun
Müslümanca Yaşamak
Mümin Argun
17 Ağustos 2022, 18:11
Müslüman… Kelime anlamı olarak İslam’ı benimseyen kimse demek.
Bu açıdan bakıldığında ‘İslam’ı benimseyen ve kendini Müslüman olarak belirten her insan Müslümandır’ demek yanlış olmaz.
Lakin dil ile Müslüman olduğunu belirten bir insan için sorumlulukların o noktada bittiğini düşünmek basit bir kaçış olacaktır şüphesiz.
Nitekim günümüzde Müslümanlar, Müslümanca yaşama şuurundan uzaklaşmışlar.
Bir Müslüman’ın günlük hal ve hareketleri irdelendiğinde bu sonuca ulaşmak kaçınılmazdır.
İnandığı gibi yaşamayan bir insanın, yaşadığı gibi inanacağı kuşku götürmez bir gerçek olsa gerek.
Müslümanca duruş yok oluyor; var oluş sebebinden uzaklaştıkça Müslümanlar. Müslümanlar, hiçsizleşerek, tepkisizleşiyorlar yanı başlarında ki olaylara dahi. Kültürel yozlaşmalar, dini vecibeleri de önüne katarak bir sel gibi yıkıp döküyor insanlığımızı.
Bu noktada bitersek, irkilemeyiz, dirilemeyiz yeniden.
Bugün helâl ve haramın birbiriyle iyice harmanlandığı bu dünyada bizlere biçilen rol ne olursa olsun tek gayemiz; tevhit çizgisinde birleşerek “Lâilâhe illallah Muhammedü’n Resulullah” düsturuna sarılarak Müslümanca bir yaşam sürmek ve Müslümanca ölmektir.
Yegâne gayemiz bizleri yaşatan, bizlere sonsuz nimetler veren ve bizleri kendisine iman etme şerefiyle ödüllendiren Rabbimize layık bir kul ve onun gönderdiği son peygambere, rehbere ve insanlığın son kurtarıcısı olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e layık bir ümmet olarak yaşamaktır.
Bunun sebebini biraz da kendimizde aramalı değil miyiz?
İslâm tarihini dikkat nazariyle irdelemediğimizden geçmişten ders almıyoruz.
Adı Müslüman olan, kendisi mümin olamamış olan içimizdeki bazı müşriklerin veya münafıkların yaşantılarını ve dünyaya bakışlarını kendimize referans kabul edip onlar gibi bir ömür sürmek sevdasında olduğumuzdan bugün zillet elbisesi giymekten kurtulamıyoruz.
Hayata “at gözlüğüyle bakma” hastalığına müptela olduğumuzdan, imanlarımıza bulaşan şirk, bidat ve hurafelerden, gıybet hastalığından ve bizleri ayrıştıran hizipçilikten kurtulmak adına tek kurtuluş reçetesi olan “Kur’an Eczanesi”ne başvurmadığımızdan toplumu felakete sürükleyen bu musibetlerden kurtulamıyoruz.
Bizler bugün kendimizi, inançlarımızı sorgulamalıyız.
Müslüman olmamız neyi gerektiriyorsa onun gereğini yapmalı, dünya Müslümanlarıyla tevhit noktasında birleşmeliyiz.
İslâm kardeşliğini yeniden tesis etmenin yollarını aramalıyız.
Bu yapıldığında zalimin mazluma tahakküm etmesi sona erecektir.