Eskiden TV’nin, telefonun, internetin yaygın olmadığı dönemlerde bir erkek hanımından güzelini az görürdü, hanımına sadakat noktasında kusur etmezdi.
Yine bir bayan aynı şekilde. Ahir zamanı yaşadığımız bu dehşetli asırda cinselliğin ekranlardan sokağa taşması sadakatı, vefayı, bağlılığı, kanaatı zayıflatmıştır.
Evinde büyük ekran televizyonlar, internet, akıllı telefonlar olan her çift nefsini terbiye etmekte zorlanmakta, göz iffetini koruyamamaktadır.
Aslında evlilik bir anlamda ilişki, iletişim yönetimidir.
Psikolojik sağlamlık önce ailede elde edilir.
Kendisiyle ve çevresiyle sağlıklı, dengeli ilişki kuramayan çiftlerin evlilikleri zarar görüyor. Kız evlenme niyetinde olduğu adayına soruyor “Annen baban öldü mü sağ mı?” “Sağ ikisi de çok şükür” diyor arkadaşı. O zaman seninle evlenmem imkansız diyor, benim evleneceğim kişinin annesi babası sağ olmaması gerekiyor.
Sağlıklı iletişim, empati çözüm getiriyor. Aslında biz oturup konuşamıyoruz, birbirimize isteklerimizi dayatıyoruz, isteklerimiz olmazsa evde sorun çıkarıyoruz. Bir erkek sadece bir kızla evlenmiyor, aynı zamanda onun akraba, eş, dost çevresiyle de evlenmiş oluyor. Bir bayan bir erkekle evlenmiyor, onun akraba çevresi ile de evleniyor.
Çiftler birbirlerinin sevdiği ve saygı duyduğu kişilere karşı sağlıklı ilişki ve iletişimde bulunurlarsa evlilik süresindeki uyum ve mutlulukları o denli uzun oluyor.
Dünyanın küçük bir köy haline dönüşmesiyle keskin uyuşmazlıklar olmasa da yetişme tarzının, gelenek, görenek, dine bakış açısının farklı olması evlilik kurumuna zarar verebiliyor.
Aynı kültür ve yöreden evlenen çiftlerin evliliğinin süresi daha uzun olmakta, çocukları kültür karmaşası yaşamamaktadır.
Çiftler evlenir evlenmez henüz altı ay geçmeden otomobil alıyor, bankaya borçlanıyorlar, Gelirinden fazla yüklü borcun altına girmek stresi arttırıyor, huzuru rafa kaldırıyor, geçimsizliği attırıyor.
Gelirinden fazla sırf elit görünmek, zengin komşularından geri kalmamak için harcama yapan ailelerin evlilikleri zarar görebiliyor. Geçmişte çok büyük imkansızlıklar yaşayan çiftlerin bir anda geçmişi, şükrü unutup, şu an elindeki imkanları yerli yerinde kullanmak yerine beş ay önce aldıkları otomobili, mobilya takımlarını değiştirmeleri neyle izah edilebilir?
Filmler ve sinemalardaki oyuncuların lüks ve konforlu yaşamı ailelerdeki memnuniyetsizliği arttırmaktadır. Benim neyim eksik diyerek, lüks ve konfor için büyük bedeller ödeyen çiftler azımsanmayacak derecede çoğalıyor. Yaradan ın verdiği her türlü kazanıma şükretmek huzur getiriyor.
Biz insanlar, eksik, kusurlu bir varlığız.
Ölene kadar hata yapma potansiyeline sahibiz. Hatasız sadece Yaradan, biz insanlar ise iniş çıkışlarla hayatı öğrenen varlıklarız.