Hiç düşündünüz mü ya da düşünüyor musunuz, biz ve diğer İslam Ülkeleri, neden “üreten bir toplum” olmuyor, olamıyoruz?
İslam ülkeleri olarak, neden, hemen her konuda, gelişmiş, uygar ülkelere muhtacız?
Neden asırlardır, onların eline avucuna bakıyoruz?
Neden onurumuzu ve de gururumuzu, gelişmiş ülkelerin ayaklarının altına paspas yapıyoruz?
Bulmayı, keşfetmeyi, üretmeyi Batı Dünyası beceriyor da; biz İslam Ülkeleri neden beceremiyoruz?
Neden boş işlerle, hurafelerle uğraşıyoruz?
Neden başımızı kaldırıp; bilime, üretime yönelmiyor / yönelemiyoruz?
Oysa her şey gözlerimizin önünde yaşanıyor.
Toplu iletişim araçları kanalıyla; her gün, h,er an, her dakika; yaşamın tüm gerçeklerini görüyor ve izliyoruz.
Yani? Yani eğriyi de biliyoruz, doğruyu da.
Ne yapmamız gerektiğini de biliyoruz, ne yapmamamız gerektiğini de…
Üretmenin ne demek olduğunu da biliyoruz; salt tüketmenin de…
Günahlarımızı da biliyoruz, sevaplarımızı da. Ve de eksikliklerimizi…
Bütün bu gerçeklere karşın, neden üretime yönelemiyoruz?
Neden üretime ve bilime ağırlık veren kalkınmış tek bir İslam Devleti yok?
Niye yok?
Niye düşünmüyoruz üretim gerçeğini?
Neyi düşünemiyor, neyi göremiyor, nerede yanlış yapıyoruz?
Neden silkinip, doğru yolu bulamıyoruz?
İşte bütün sorunumuz burada; bu sorulara doğru yanıtlar bulamamakta.
Bu sorulara doğru yanıtlar bulmayı bir becerebilsek; biz de üretmeye, biz de kalkınmaya başlayacak; asalaklıktan kurtulacağız.
Bakın Batı Dünyasına, onlar da insan, onların da dini var, imanı var ama onlar üretiyorlar, dahası uygarlar, uzayda koloniler kuruyorlar.
İslam Dünyası neden, niçin, niye üretemiyor, niye asalak, niye Batı’nın eline, avucuna bakıyor?
Bakın Afganistan’a. Kaçan da aynı dinden, kovalayan da…
Öldüren de aynı dinden, ölen de…
Sözüm ona ne yapılırsa din adına yapılıyor;
Böyle bir şey olabilir mi?
Hele şöyle bir düşünün isterseniz.