Ömrümüzden bir takvim yaprağı daha düştü,
Çevirdik bir yaprak daha. Geçti gitti koca bir yıl..
Adım adım yaklaşıyoruz sona Sonsuzluğa…
Bazen günlerin, ayların hatta yılların nasıl gelip geçtiğinden habersiz.
Dünyada elde ettiklerimizin kıymetini bilmeyip¸ ulaşamadığımız nice şeylerin derdine düştüğümüz. Ömrümüz su gibi, akıp gidiyor.
Yaşadıklarımızı yaşamayacağımız kadar. Ya da yaşadıklarımızı, hatırlayamayacağımız kadar.
Su gibi akıyor gidiyor zaman işte.
Kalbimizin her bir atışı, hayatımızdan bir günün geçtiğini anlatır gibi
Şöyle bir arkaya dönüp bakıyoruz, nasıl geçtiğini bilemediğimiz ömrümüzün.
Bir çocukluğumuza takılıyoruz,
Annemizi görüyor, babamızla tanışıyor gibi.
Büyüyoruz su gibi akıp giden ömrümüzde
Öğrenciliğimizi tamamlayıp hayata atılıyoruz, çoluk çocuğa karışıyoruz.
Dünün çocuğu, bunun annesi ve babası oluyoruz.
Bir ömre çok şey sığdırıyoruz ama zamanın nasıl geçtiğini bir türlü anlayamıyoruz.
Yaşayarak öğreniyoruz, tek gerçeğin zaman olduğunu.
Zamanın içindeki hayatın yalan olduğunu, Bizi biz yapanın geçmişteki anıların olduğunu,
Aslında bugünün; dünün külleri olduğunu. Hepsini zaman geçtikçe çok daha iyi anlıyoruz.
Hayat; Beş harf ama koca bir ömür.
Karşılaştığım bir dedeye, -Dede ne anladın koca bir asırlık ömürden dedim?
Dedenin verdiği cevap ilginçti.-“Dün, bugün, bu saat”
Ömür işte, dedim ya su gibi akıp gidiyor.
Yaşadıklarımızı, yaşamayacak kadar,Yaşadıklarımızı, hatırlayamayacak kadar.
Üç kelime hepsini özetliyor. Ezan ile uyanır, selâ ile uğurlanana kadar.
Ömür ezanla selâ arası işte
Yazımı Ömer Hayyam’ın bir dörtlüğüyle tamamlıyorum.
Ömrümüzden bir gün daha geldi geçti;
Derede akan su, ovada esen yel gibi.
İki gün var ki dünyada, bence ha var ha yok:
Daha gelmemiş gün bir, geçmiş gün iki.
2022 yılının, getireceği mutluluğun tüm kötülükleri unutturacağı, başarıların tüm başarısızlıkları yok edeceği, güzelliklerin hayatı dolduracağı bir yıl olması dileğiyle Sağlık, mutluluk ve barış getirsin.
Ömür dediğin nedir, dalda bir kuru yaprak
Bin sene de yaşasan, son durak kara toprak.